Sabah

Dünya 8’incisi olmak

-

Her seçimde olduğu gibi bu seçimlerin kaderi de ekonominin gidişatına bağlı. Bütün hesaplar ekonomi üzerinden yürütülüyo­r. Tek belirleyic­i olduğunu sanmıyorum ama önemli olduğu çok açık. Bugünlerde “(konomi kötü giderse muhaleIet, iyi giderse iktidar kazanacak” yaklaşımı da bu nedenle ön planda.

Ekonomide, dış kuşatmanın da etkisiyle derin bir sıkışma yaşanıyor. Ama en temel sorun, ithalat ihracat arasındaki farkın kapanmamas­ı. Bu kapanmadığ­ı sürece de Türkiye’nin kriz sarmalında­n çıkması kolay değil. İktidar bunun için bütün zorluklara rağmen, önemli adımlar atarken, muhalefet ve çevresi de negatif bir yaklaşımla “Battık batıyoruz” siyaseti izliyor. Öyle ki, kış ortasında bile “domates-biber-patlıcan” fiyatları patlatılar­ak siyasi gündem oluşturulu­yor.

Doğrusu ekonominin ciddi sorunları olduğu çok açık ama muhalefeti­n dediği kadar da “Öldük, bittik” noktasında değiliz. Bunu görmek için turizm, tekstil ya da otomotivde­n ziyade, dünyada rekabetin kıran kırana yaşandığı, önemi giderek artan ve son dönemde ABD’nin ciddi kısıtlamal­ar getirdiği “Çelik Sanayii”ne bakmak yeterli.

Bu konuda Türkiye Çelik Üreticiler­i Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Tosyalı Holding’in patronu Fuat Tosyalı’nın İnsan Dergisi’nde çıkan yazısında önemli veriler ve uyarılar var. Önce şu tespit yapıyor:

“İthalata bağımlılığ­ı yüksek olan ekonomik yapı, sürdürüleb­ilir değildir. Bu sebeple sanayimizi­n ihtiyacı olan yatırım ve ara malı ihtiyacını­n daha büyük bir kısmını yerli kaynaklard­an temin etmek durumunday­ız.”

Sonra da çelik sektörüyle ilgili şu rakamları veriyor: “Sektörümüz, 2017’de 51.5 ton üretim kapasitesi ve 37.5 milyon ton ham çelik üretimiyle dünyanın 8’inci çelik üreticisi konumundad­ır.”

Yaşanan tüm zorluklara, bazı sektörlerd­e yüzde 50’lere varan daralmaya, hatta belirli ürün gruplarınd­a dampingli fiyatlarla yapılan ithalata rağmen Türkiye’nin çelik ihracatı dikkat çekici. Türkiye bu ihracatıyl­a Fransa, İtalya ve Brezilya gibi ülkeleri geride bıraktı.

Çeliğin, Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payı da 13.4 milyar dolarla üçüncü sırada.

Peki ithalat ne kadar? Aynı dönemde 10.7 milyar dolar karşılığı 14.9 milyon ton da çelik ithalatı yapılmış. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 126.3.

Bu arada son bir yılda ihracatın yüzde 8, ithalatın ise ancak yüzde 5 azaldığını görüyoruz.

İşte bu noktada çok klasik bir soru çıkıyor karşımıza; 1eden yerli üretime gereken ilgi gösterilmi­yor"

Bu konuda Tosyalı dertli ve şöyle diyor: “Öncelikle kamu alımlarına yönelik yatırımlar­da kullanılac­ak girdilerin yurt içinden tedarik edilmesini gerekli görüyoruz.”

Peki tedarik ediliyor mu? Tosyalı, bu konuda Akkuyu nükleer santrali ve Çanakkale Köprüsü gibi iki önemli örnek veriyor. İki yatırımda da yerli değil ithal çelik kullanılma­sı ihtimaline dikkat çekiyor:

“Akkuyu nükleer santralind­e kullanılac­ak inşaat demirlerin­in Rusya’dan ithal edilmesi yönündeki girişimler­i üzüntü ile karşılıyor­uz. Aynı şey Çanakkale Köprüsü için de geçerli. Türkiye’deki projelerde Türk çeliğinin kullanılma­sını mümkün kılacak tedbirleri­n alınması ‘Yerli ve Milli” politikanı­n temelidir.”

Gördüğünüz gibi tek sorun muhalefeti­n “kara bir Türkiye tablosu” çizmesi değil, yerli yatırımcın­ın önünü açmayan bürokrasin­in hâlâ etkili olması çok daha önemli bir sorun... Bu devreden çıktığında önündeki engelleri kalkan, Ar-Ge yatırımına ağırlık veren çelik sektörü, katma değeri yüksek ürün üreterek ülkeye çok daha fazla katkı verebilir.

mahmut.ovur@sabah.com.tr Tel: 0212 354 35 24 SMS: MOV yaz 4122’ye gönder.

MH: 444 88 81 facebook.com/mahmutovur

 ??  ?? Mahmut ÖVÜR
Mahmut ÖVÜR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye