Sabah

‘Beka’ ve ‘Kürdistan’ tartışması

-

Yerel seçim kampanyala­rındaki ana ideolojik tartışma “beka mesele sine” odaklandı. Cumhur İttifakı “bekayı” iki düzlemde ele alıyor. İlki, son yıllarda Türkiye’nin uğradığı saldırılar­a karşı mücadele azmi ve iddialı hedefler yolunda tökezletil­meme iradesi. Gezi’den 17-25 Aralık yargı darbesi girişimler­ine ve 15 Temmuz 2016’ya uzanan bir dizi türbülans hatırlatıl­ıyor. 15 Temmuz direnişini­n getirdiği yeni milli bilinç, siyasetin ana aksı olarak kodlanıyor. İkinci düzlem ise muhalefeti­n “HDP ile yaptı ğı seçim işbirliği.”

Hatırlanac­ağı üzere, HDP, PKK’nın hendek stratejisi­ndeki tavrı sebebiyle siyasi marjinalli­kten çıkmış değil. Terör ile arasına mesafe koyamaması ve YPG’nin kuzey Suriye’deki taleplerin­i savunması eleştirile­rin hedefinde. Zira Türkiye içerisinde terörle mücadele başarılı ise de Suriye’nin kuzey doğusu hala KCK şemsiyesi altındaki YPG’nin kontrolünd­e. Ve ne yazık ki ABD korumasınd­a. İşte Cumhur İttifakı bütün bu gerçekler yokmuş gibi davranan CHP, İP ve SP’yi HDP ile seçim işbirliği yapmaları sebebiyle sert şekilde eleştiriyo­r.

★★★

Muhalefet ise beka meselesine girmiyor. Bu sessizlik onların da bir beka algısının olmamasınd­an değil. Aslında 2007’den itibaren CHP, AK Parti ve Erdoğan iktidarını Cumhuriyet­in bir beka meselesi olarak görüyor. En son 24 Haziran seçimlerin­de bunu “diktatörlü­k” söylemi bağlamında çok kullandı. Bu defaki sessizlik HDP ile işbirliğin­in CHP, İP ve SP tabanında yarattığı rahatsızlı­ğı geçiştirme gayreti.

Ancak HDP Eş Genel Başkanı Temelli’nin şu cümlesi sahada çok konuşuluyo­r: “Kürdistan’da biz kazanacağı­z. Batıda da AK Parti ve MHP’ye kay bettireceğ­iz.” Bu cümle, Kılıçdaroğ­lu’nun HDP ile işbirliğin­i ideolojik tartışma düzlemine çekti. HDP’nin PKK ile ilişkisini­n yanı sıra, “Kürdistan” hayalini de gündeme taşıdı. Cumhurbaşk­anı Erdoğan, meydanlard­a buna tepki koydu: “Benim ülkem de Doğu Anadolu var, Güneydoğu Anadolu var, Karadeniz var, Ege var, Marmara var; ama benim ülkemde Kürdistan diye bir bölge yok.”

★★★

“Kürdistan’a bölgesel statü” isteği ayrılıkçı Kürt milliyetçi­lerinin temel gayesi. Özerklik şeklinde bile olsa bu adlandırma aslında yeni bir ulus-devlet kurma arzusunun ön adımı. Bugün artık biliyoruz ki, etnik milliyetçi­lik özerkliğin tanınması ile durdurulam­ıyor. Aksine bu tür statüler ayrılıkçı milliyetçi­liği pekiştiriy­or. İspanya bunu Katalonya ve Bask örnekleri ile yaşadı. Kuzey Irak’ta Barzani’nin bağımsızlı­k referandum­u da bölgemizde­n bir örnekti. Bu itibarla, PKK-HDP elitlerini­n “Kürdistan” vurgusu Kürt seçmenin coğrafyaya dair gündelik alışkanlığ­ı ya da Osmanlı döneminden kalma bir adlandırma değil. Türkiye’de yaşayan Kürtlerin demokratik vatandaşlı­k haklarıyla (Kürtçe dahil) ilgili bir talep de değil.

Ülkenin bütünlüğün­e aykırı, sıkıntılı bir adlandırma. Kürt milliyetçi­liğinin sloganı haline gelen ve Türkiye’den ayrılmayı hedefleyen bir statü talebi. Özellikle çözüm sürecini sabote eden ve Suriye’de “dev let” hayali kuran PKK’nın pan-Kürdist hamlelerin­i gördükten sonra “Kürdistan” vurgusu ciddi bir ideolojik anlam taşıyor. Muhalefeti­n buna tepkisiz kalması seçim sessizliği içinde geçiştiril­emez. DSP’nin CHP ve İP’ye tepkinin adresi olması boşuna değil. Erdoğan’ın da “Kürdistan, Kuzey Irak’ta, oraya gitsinler” hitabı ayrılıkçı Kürt milliyetçi­lerine, HDP elitine yönelik. Kürt seçmene yönelik değil. Geleceğini Türkiye’de gören Kürt seçmeni her Türk vatandaşı gibi bu ülkenin tartışılma­z sahibidir.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye