DÜNYAYA GÖNÜL ELI UZATIYOR
Emine Erdoğan, dünyanın farklı coğrafyalarındaki kadınların seslerine kulak vererek, zulüm ve yoksullukla mücadele eden hakların yanında oldu. İnsan hakları ihlallerine karşı çıktı. Uluslararası toplumu harekete geçiren ilk first lady olarak tarihe geçti
Emine Erdoğan, dünyanın pek de alışık olmadığı bir first lady… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurtiçi ve yurtdışı ziyaretlerinde sadece protokolde fotoğraf veren lider eşlerinden olmadı hiçbir zaman… Gittiği her coğrafyanın sorununa eğildi, çözüm geliştirdi, sonra da takibi bırakmadı. Zulüm ve yoksullukla mücadele eden halkların yanında oldu, insan hakları ihlallerine şiddetle karşı çıktı. Hatırlayın, dünya Arakan’daki soykırımı Emine Erdoğan sayesinde duydu. 2009’da Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları ve insani yardım ambargosu uygulanması üzerine Arap dünyası ve Batılı ülke liderlerinin eşlerini İstanbul’da bir araya getirdi. Tüm dünyaya ‘savaşı durdurun’ çağrısında bulunan tek first lady olarak tarihe geçti. 2012’de milyonlarca annenin duygularına tercüman olan bir konuyu dünya gündemine taşıdı: Myanmar… Can güvenliği riskine rağmen yaşanan insanlık dramını görmek için bölgeye gitti. Myanmar’a yardım kampanyasının başlamasına vesile oldu. Pakistan’a yardım eli uzattı.
ÇİFTE STANDARDI REDDEDİYORUZ
Erdoğan’ın çabasına uluslararası toplum da duyarsız kalamadı. 15 Şubat 2011’de Brüksel'de barış, özgürlük ve demokrasi alanındaki çalışmalarından ötürü kendisine 'Prix de la Fondation' ödülü verildi.
Oradaki konuşması hafızalara kazındı: “Kabil’deki, Bağdat’taki, Tiflis’teki, Darfur’daki kadının barış mücadelesi aynı zamanda bir onur mücadelesidir. Kahire ve Tunus'taki kadının demokrasi mücadelesi aynı zamanda bir adalet mücadelesidir. Gazze'deki kadının mücadelesi, özgürlük mücadelesi olduğu kadar bir evlat mücadelesi, bir ekmek, bir var olma mücadelesidir. Bizler bir kadın ve bir anne olarak, gözlerini hayata ilk defa açan, ilk defa ışığı gören, gözleri gelecek için umutla parlayan bebekleri gördük. Yeryüzünün neresinde olursa olsun huzur ve barış iklimi tehdit altında olan, özgürlüğüne kastedilen, demokrasi kendisi için lüks görülen her insanın derdi bizim derdimiz, mücadelesi, bizim mücadelemizdir. Bu mücadelede, çifte standardı, ayrımcılığı, özel şartları reddediyoruz.”