Özel hayatın mahremiyeti
Özel hayatın mahremiyeti İslam’ın önemsediği temel, evrensel değerlerdendir. Özel hayatın sorumluluk boyutu kişi ile Rabbi arasında hesabının görüleceği bir alandır. Başkalarının onu kurcalaması, sırlarını ifşa etmesi kabul edilmemiş ve tecessüs olarak nitelendirilmiştir. Bu hususta üçüncü şahıslar ancak uyarıcı ve tavsiye edici konumda olabilirler. Bu cümleler elbette özel hayat adı altındaki her türlü yanlışı onaylamak anlamına gelmez. Onaylamamak ayrı, kurcalamak, deşifre edip onursuzlaştırmak ayrıdır. Yanlışı onaylamayız, ama bu yanlışı ortalığa yaymayız. Hz. Ömer dönemindeki bir olay bize bu konuda hayati ipuçları vermektedir.
Prof. Dr.
Medine’de bir gece yarısı, Hz. Abdullah bin
Mesud ile Hz. Ömer beraberce dolaşıyorlardı. Bir evden ses duydular. Hz. Ömer sesin duyduğu eve doğru yürüdü. Evin avlusunda ihtiyar bir adam bir yandan şarap içiyor, öteki taraftan yanında oturan bir kadın da şarkı mırıldanıyordu. Belli ki ortada onaylanmayacak bir durum vardı. Hz. Ömer eve baskın yaptı. Kapıdan değil. Bahçeden içeri girdi. Sarhoş olan ihtiyara da çıkıştı: “Bu yaşta, yanında bu kadınla utanmıyor musun da içiyorsun.”
Sarhoş ise şöyle dedi: “Ey müminlerin devlet başkanı. Ben bir günah işliyorum. Siz ise birkaç hatayı bir anda yaptınız. Tecessüs ettiniz. Gizli halimi ortaya çıkardınız. Evime kapıdan değil bahçeden girdiniz. İzin istemediniz.” Bu sözleri duyan Hz. Ömer karşılık vermedi ve sessizce dışarı çıktı.
Hz. Ömer, daha sonraları bu adamın camiye geç geldiğini ve kendisine görünmemeye çalıştığını gördü. Bir namaz sonrası Hz. Ömer adamı yanına çağırdı. Adam tereddüt içinde Hz. Ömer’in yanına gitti. Belli ki halifeden korkuyordu. Hz. Ömer’in tepkisini tahmin etmek kolay değildi.
Hz. Ömer adamı yakınına oturttu ve kulağına eğilip şöyle fısıldadı: “O geceyi ben de Abdullah da unuttuk. O gece ile ilgili kimseye bir şey söylemedik. Senin özel halini deşifre etmedik.” Bunu duyan adam Hz. Ömer’in kulağına eğilip şöyle dedi: “Vallahi ben de o geceden sonra hiç şarap içmedim. Yanlış işlerimden vazgeçtim. Allah’a tevbe ettim.”
Bunu duyan Halife Ömer (r.a.) sevincinden tekbir getirerek “Allahu Ekber” dedi. Bu karşılıklı fısıldaşmayı ve sonra Hz. Ömer’in tekbirini duyanlar şaşkın bir şekilde sadece bakıp kaldılar.
İslam aslında budur. Tecessüs etmemek. Mahremi ortaya saçmamak. Günahı ve günahkarı ilan etmemek. İslam’ın ilk öncülerinden olan ve aslında mizacen son derece sert olan Hz. Ömer’in bu denli müsamahakar davranması bizlere ders verir mahiyettedir.
Utandırma. Mahcup etme, gizli hali araştırma. Casusluk yapma. Kınama. Günahkar ilan etme. Bırakın günahkar farkına varsın ve tevbe etsin. Onu utandırmaya değil, kazanmaya çalış.