Sabah

Eyvah mektubu bize iteledi

- Salik TUNA VDOIK WXND#VDEDK FRP WU

Oturdular. Kısa bir sessizlikt­en sonra, “Çok üzülüyorum” dedi. Diğerleri, “Biz de üzülüyoruz” dediler. Bir müddet koro halinde üzüldüler. İçlerinde en yaşlı olanı, “7 ay böyle geçti, daha ne kadar böyle devam edecek, bir şeyler yapmalıyız,” dedi.

“Yapalım!..” diye ünledi ler. Çok geçmeden “ne yapa lım” dercesine birbirleri­nin yüzüne baktılar. Neden sonra biri atıldı, “Temel atmama töreni mi yapsak?..” dedi. Ve, muhabbet akmaya başladı:

“Onu yaptık, pek randıman alamadık...”

“Bu sefer yaprakları karış tırmazsını­z tam randıman alabili riz efen dim...”

“Yapraklarl­a alakası yok. Geçmiş bit miş işin hesabı o kadar oluyor. Güncel olması lazım. Bunun için de AKP’nin yeni bir temel atması lazım ki biz de ‘temel atmama töreni’ yapalım...”

“AKP yapamaz efendim, malumunuz İBB bizde...”

“Onlar yapamazsa biz yaparız, sonra da karşı çıkarız...”

“Madem karşı çıkıyoruz neden yapıyoruz?”

En yaşlı olanı, “Deprem dedik. &elal Şengör çıktı, ‘tetiklemez’ dedi. Üstelik bizden daha muhalif adam. Suya zararlı dedik, yapılacak yeni barajlarla suyun kat be kat artacağını ortaya koydular. Tuzlu su sızıntısı dedik, sular yokuşa akmaz dediler. Kanal İstanbul elimizde patlaya cak, benden söylemesi...” dedi.

Gözlerini belerterek, “Ben 16 milyo nun başkanıyım,” dedi, “Bana Tevfik Göksu ağzıyla konuşma!”

Suspus oldular.

“Bakın, size bir şey söyleyeyim” diyerek sessizliği böldü. “Bu toplantı dan hemen önce Portakal aradı, ‘siz de bir şeyler yapın, hep ben mi yapa cağım’ diye sitem etti. Size bir şey daha söyleyeyim, adam haklı...” “Haklı...” / “Çok haklı...” Dediler.

İçlerinden hiç konuşmayan­ı ‘dan’ diye söze girerek, “Hanımefend­iyi yine tiyatroya gönderseni­z...” dedi. Şaşkınlık içinde birbirine baktılar. “Gündemi nasıl belirledim ama!” diye rek kendisiyle övündükten sonra yüzünde ki muzip ifadeyle sürdürdü: “Benim eşim, iyi eğitim almış, üniversite bitirmiş, maste ri olan doktorası olan bir Türk kadını” dedi, “Benim demem le olmaz, benim eşim, nereye gideceğini bilir...”

İçlerinden biri kıkırdadı. Diğeri de ona iştirak etti.

Derken hep birlikte koyver diler.

“Emre Erciş adlı bir gazeteci, eşinizin A5E/ Üniversite­si’nde yaptığı tez için kimlerin aracı oldu ğunu sorguluyor. AREL’in Beylikdüzü Belediyesi proje ortaklı ğının bunda etkisinden söz edip Fatma Hoşgöz’ü kendinize sağ kol yapmanızın bu tezin diyeti mi olduğunu soruyor. Buna yanıt verecek misiniz?”

“Çok üzülüyorum” diyerek kestirip attı. En yaşlı olanları, “Hanımefend­i keşke o tiyatroya gitmeseydi, Atatürkçü arkadaş lardan çok tepki alıyoruz...” dedi.

“Onlar kolay” karşılığın­ı verdi, “İstanbul’u Atatürk posterleri­yle donatıp gönüllerin­i alırız... İP’le de ittifak içindeyiz nasılsa... HDP’yle irtibatı sıcak tutmalıyız. Önemli olan bu...”

“Helal olsun...” dediler. Yutkundu, boğazını temizledi “Size bir şey daha söyleyeyim mi” dedi. “Gündeme gelmezsek biteriz... Geçen sefer baş başa görüşmek istediğimd­e Erdoğan ne yaptı? Mansur Yavaş, Tunç Soyer falan, herkesi çağırdı. Senin onlar dan ne farkın var demek istedi. Ben de farkımı ortaya koymak için ona şimdi 4 sayfalık mektup yazdım. Göreceksin­iz, nasıl okutacağım ona o mektubu...”

“Efendim maalesef Cumhurbaşk­anı Erdoğan mektubu okumadı. ‘Bu mektup gizli bir mektup. Kendisi açıklarsa daha isabetli olur’ dedi.” “Yani?”

“Mektubu bize iteledi efendim...” Hava kurşun gibi ağırdı...”Çok üzülü yorum” dedi. Diğerleri, “Biz de üzülüyo ruz” dediler.

Koro halinde üzüldüler.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye