Sabah

İki kadın!..

-

“Yuvayı yapan dişi kuştur” demiş eskiler.. İstanbul bizim yuvamız.. Gazetem bizim yuvamız.. mı, acaba?. O zaman niye İstanbul’um hele trafiği ile öfke veriyor bana.. Gazetem niye kızdırı yor beni?.

İkisini de “Yuva” yapa madık da ondan..

Bu yüzden bugün İki Dişi Kuş’tan söz etmek istedim size.. Sabah evden çıktığımda­n, gazetemde odama girene dek süren yolculuğum­da karşıma çıkan iki “Kadın” dan..

Akmerkez’i biraz geçtik ki, Ercan “Sola bakın Hıncal Bey” dedi.. Baktım.. Lüks bir BMW.. Direksiyon­da bir kadın var.. Sol elinde cep telefonu.. Sağ elinde bir kola kutusu..

Yok, ahtapot falan değil. Başka eli yok.. “Arabayı kim sürüyor” diyecek siniz.. Sağ taraf kaportada boydan boya yazılı kimin sürdüğü.. Mavi BMW sapsarı bir şeye (Taksi mi acaba) boydan boya sürtün müş.

Şaşmadım tabii. Nispetiye Caddesi’nin en kalabalık trafiğinde, kolasını içerken, telefon la konuşan bir yere sürter tabii. Ama ucuz atlatılmış bir kaza.. Maazallah, baş kalarına da ölümcül zarar verebilird­i. Dünyada yapı lan araştırmal­ar, kazalarda en çok ölüm sebebini “Telefon” olarak yazıyor çünkü..

Bizim Dişi Kuş, bir de kola içiyor beraberind­e.. Onlarca metre yan yana gittik. Kolayı iki bacağı nın arasına sıkıştırdı, boşa lan elini telefona uzattı, bu defa da mesaj yazmaya başladı..

“Yavaşla” dedim Ercan’a.. “Cehennem olsun gitsin.. Bize de çarpmasın..”

Bu dişi kuşun plakası 34 AND

2 .. Bu kadar umursamaz oluşunun sorumlusu da İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu..

Kadında yakalanma korkusu yok çünkü.. Bir defa trafik polisinin çevirme ihtimali binde bir bile değil.. Yol boyu polis görmedik zaten.. Çevirse de ceza 3 otuz para.. Singapur’daki gibi bin lerce Amerikan Doları para cezası kes, telefonuna el koy, bir de 3 aydan baş layan hapis talebi ile mahkemeye ver bakalım, “pervasız” kalıyor mu, ülke de..

Trafik terörü, PKK terö ründen çok daha fazla insan öldürüyor, her yıl, Sayın Bakanım..

Etkisiz hale getirilen PKK’lıları her gün görüntü leri ile izliyoruz.

Peki Trafik Teröristi’ni yok etmeyi ne zaman düşüneceks­iniz?.

★★★ Gazetenin kapısından girdim. Asansörler­e yürüdüm. Orada bir kadın var. Tek kadın.. Gözümün içine baka rak, hem iniş, hem çıkış düğmesi ne bastı. Dolu bir asansör geldi. İnen yok. Bizimki iniş düğmesine bastı diye durdu. Bizimki tıkış tıkış girdi inen asan söre.. Gittiler. Az sonra ayni asansör bu defa yukarı için geldi. Tahmin etti niz, bizim kurallara değil sadece, insan lara, ayni gazetedeki meslektaşl­arı na da saygısız dişi kuşumuz tek başına içerde..

Uyanık ya.. Sırasını beklemek, hak kına razı olmak yerine, inen çıkan her kesi eşek yerine koyuyor ve iki düğme ye birden basıyor..

..Ve ben bu kadınla ayni gazetede çalıştığım için “Takım” olacağım öyle mi?.

Sabahçılar olacağız öyle mi?.

Zor oluruz!.

Yeni binaya taşınırken, ağır kurallar getirmeliy­iz. Asansörler­de kamera var. Uyanıkları anında tespit mümkün..

Biz insanlıkta­n değil, “ceza”dan anlarız ya.. Gereğini yapalım ki, kötü

adetler de bizimle taşınmasın.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye