Bahçeli ve FETÖ’nün siyasi ayağı
6on günlerde merak edilen şu sorunun cevabı yine tartışılıyor: “FETÖ’nün siyasi ayağı kim?” Bu soruya serin kanlı cevap aramak için önce FETÖ denilen kirli yapıya bakmak gerekiyor.
FETÖ, geçmişte “cemaat” veya “dinci” F-Tipi olarak nitelen se de hiçbiri olmadı ğı geç de olsa orta ya çıktı. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün bir istih barat ve darbeci örgüt olduğu netleşti. Birileri yıllarca ve toptancı bir yaklaşımla “dincişeriatçı” örgüt olarak nitelese de bunun ger çek olmadığı anlaşıldı.
Bu yüzden FETÖ yapılanması bir siyasi hareketten çok darbecile re benziyor. Başından beri siyasi parti kurmak, seçimlere girmek yerine mevcut partileri etkile meyi ve içeriden kuşatmayı önceledi. Aslında bunu da çok önemsemedi. Çünkü askeri, yar gıyı, polisi, bürokrasiyi ve medyayı ele geçir diğinde, onlara göre siyasi partilerin yapaca ğı bir şey yoktu. FETÖ bu hesabı yaptığı için ne “tek bir parti”ye yoğunlaştı ne de bir siyasi parti kurdu. Her partiyi kapsama alanı na almak için çalıştı. Daha çok da, Milli Görüş çizgisinde olmayan partileri. 90’lı yıllardaki bir konuşmasında şöyle diyordu:
“CHP gibi Batı eksenli bir partiyle ilişki kurmak bizim için çok daha önemli”
Peki, bu çerçeveden bakınca FETÖ’nün siyasi ayağının olmadığı mı ortaya çıkı yor? Tam olarak çıkmıyor tabi. Burada siya si ayaktan ne kastedildiği önemli. Kuşkusuz bir ayak var ama o ayak her partide ola bilir. Bu konuya yaklaşımda özellikle CHP ciddi bir kafa karışıklığı yaratıyor. Bunu da en somut biçimde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi kurduğu ilişkileri gizlemek için ortaya atıp arkasını getireme diği şu iddiasıyla yaptı:
“AK Partili 120 ile 180 By-Lock’çu milletvekili var”
CHP bununla iki şey hedefledi; FETÖ’yü motive etmek AK Parti’yi de zan altında bırak mak. Oysa şu gerçeği CHP’liler çok daha iyi biliyor; eğer Başkan Erdoğan’ın karar lı mücadelesi olmasaydı FETÖ sadece AK Parti’yi değil CHP’yi de teslim alırdı. Devletten de kimse temizleyemezdi
Şimdi yeni bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız. CHP, AK Parti’yi zan altın da bırakma çabasını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın” sözüne sarılarak sür dürüyor. Oysa Bahçeli’nin kastettiği bambaş ka bir şey. Onu da önceki akşam basın men suplarıyla buluşmasında anlattı.
Bahçeli,15 Temmuz’u gerçekleşti ren darbecilerin oluşturduğu “Yurtta Sulh Konseyi’ne dikkat çekerek şöyle diyordu:
“Şu an müebbet cezası almış Silivri ve Sincan Cezaevi’nde bulunanlar, eğer başarılı olsaydı ne olurdu? Şunu soruyoruz: Hükümeti kimle kuracaklardı? Cumhurbaşkanları kim olacaktı, başbakanları kim olacaktı? Bunlar hangi partide varsa, ortaya çıkartın diyoruz. FETÖ’nün uzantısı, siyasi ayağı bunlar olsa gerektir diyoruz.”
Evet, bu soruların cevabı henüz verilmiş değil. Darbeciler de bu konuda “sır” ver medi. Oysa bu darbeciler sıkıyönetim komu tanları dahil askerlerin nerede, ne görev ala cağını belirlemişti. Büyük ihtimalle kimi cumhurbaşkanı, kimi başbakan yapacakla rını da planlamışlardı. Ama ortaya çıkarıla madı. İşte Bahçeli, siyasi ayak olarak bunun ortaya çıkartılmasını istiyor. Çünkü geçmiş te, 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbe ve muhtıralarından sonra darbecilerin kur duğu hükümetlerde çok sayıda sivil görev almıştı. Örneğin 12 Mart darbesinden sonra CHP’li Nihat Erim başbakan, AP’li Cahit Karakaş ise Bayındırlık Bakanı yapılmıştı. Her darbede aynı şeyler oldu.
Peki, 15 Temmuz darbe ve işgal girişimin den sonra kimler görev alacaktı? Bu sorunun cevabı verilmeden, ne FETÖ biter ne de dar beci zihniyet.