Sabah

Aileye zaman ayırmak

- HAsAn BAsrI YALÇIN

Uzmanı değilim ama bir miktar ista tistik eğitimim ve okuma becerim vardır. Önümüzdeki hafta ülkemiz de Korona’nın en kritik haftası olacak gibi. Henüz daha yükseliş eğiliminde­yiz. İki hafta boyunca sayıları ne kadar alt seviyede tutar sak o kadar iyi olacak. Çin ve Güney Kore gibi virüsün yükseliş hızının düştüğü örnek lerde bunu görüyoruz. İlk bir ay kaçınıl maz olarak katlanarak büyüyor. Ama bir ay sonra alınan tedbirlere göre yükseliş hızı azalıp çoğalabili­yor.

İlk günden bu yana yapılan bu çağ rılara sanırım insan larımız daha fazla uymaya başladı. Ama etraftaki pay laşımlara veya tv yayınların­a bakınca evde kalma işinin hep psikolojik boyutlarıy­la ele alındığına şahitlik ediyorum. Uzmanlar insanlara evde kalma sürecini psikolojik ola rak nasıl atlatabile­ceklerini anlatıyor. Doğru da yapıyor.

Ama benim anlamadığı­m kısmı şu.

Evde kalmak neden ruhumuz üzerine bu kadar ağır bir baskı yapsın? Ev kaçtığımız bir mekân mıdır? Bizi mutsuz mu eder? Psikolojim­izi gerçekten bozar mı?

Tabii ki insanoğlun­un sosyalleşm­e ihti yacı vardır. Ama biz modern insanların zaten aşırı sosyalleşt­iğini de düşünüyoru­m. Birçoğumuz uzun mesai saatlerind­e çalışı yoruz. Çoluk çocuk sabahın kör vakti okula gidiyor. Akşam yorgun argın eve dönüyor. Ailece geçirebild­iğimiz sürelerin son yıllarda gittikçe azıldığınd­an şikâyet ediyoruz. Ancak günün belli saatlerini beraber geçirebild­iği miz için aile bağlarının zayıfladığ­ını düşünü yoruz. O vakitlerde dahi birçoğumuz başını sosyal iletişim araçlarınd­an kaldırıp ailey le kaliteli zaman geçirmeyi denemiyoru­z. Çocuklarım­ızla ve eşlerimizl­e sohbet etmek gibi alışkanlık­larımız kalmadı desek yeridir. Yıllardır dikkat ederim. Tatillerde bile aile içi sosyalleşm­emiz oldukça kısıtlı. Yapılan tatilin cinsine göre yeme-içme, gezme-dolaşma, instagram fotosu çekme gibi etkinlikle­ri hızla tüketmek adına birbirimiz­in yüzüne bile bakmaz olduk.

Şimdi bir zorunluluk sayesinde hepimiz göz göze diz dize geldik. Aileye vakit ayır manın ve evi huzur adresi haline getirme nin, aile bireyleriy­le daha önce hiç yapılma mış sohbetleri yapmanın tam zamanı. Ev bizim ruhumuzu sıkan değil ruhumuzu bul duğumuz yerdir. Oturalım. Modern yaşa mın stresinden düşünemedi­ğimiz ne varsa uzun uzun düşünelim. Okuyalım. Yazalım. Sohbet edelim. Çocuklarım­ıza büyükler bir konuyu uzun uzun konuşurken dinlemenin zevkini yaşatalım. Birkaç işi beraber yapa lım. Hayallerin­i soralım. Sorunların­ı dinleyelim. Beraber ders çalışalım. Sosyal yaşamda topluma gösterdiği­miz ilgiyi hazır fırsat varken ailemize vermek ten kaçınmayal­ım. İbadet ve dua edelim. Rahatlayal­ım.

Şahsen evde kalmak benim psikolo jime çok iyi geliyor. İnsan ailesiyle vakit geçirme şansını bulur da mutsuz olur mu? Toplumun gürültüsün­den uzaklaşara­k hem kendimizi hem ailemizi dinlemek için kar şımıza zorunlu olarak çıkan bu fırsatı iyi değerlendi­relim. Ev hapis değil huzura açılan kapıdır.

 ??  ?? İtalya gibi olmak istemiyors­ak yapacak tek şey evde kal çağrıların­a kulak vermek ve evimizde oturmak.
İtalya gibi olmak istemiyors­ak yapacak tek şey evde kal çağrıların­a kulak vermek ve evimizde oturmak.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye