Kovid19’a karşı ‘Akıl, Iman, Sabır’
“İçinden geçtiğimiz sürecin en zorlu yanı nedir?” diye sorulacak olsa, hemen hepimiz “belirsizlik” deriz. Türkiye son 18 yılda, “risk yönetti, kriz yönetti, şimdi küresel salgını ulusal ölçekte yönetiyor ve nihayet belirsizlik yönetimiyle” de sınanıyor.
AK Parti iktidarları nın ülkemize kazandırdığı önemli yetkinliklerden biri, “orta-uzun vadeli düşünebilme, planlama yapabilme ve çalışabilme” kapasitesi oldu. Bugünlerde ise “kısa vadenin idaresi” önem kazanıyor. Ancak, sıkıntılı bu ortamda dahi geleceğe dair umut, beklen ti ve hedeflerin canlı tutulması hayati değer taşıyor.
★★★
Cumhurbaşkanlığı kabinesi, bir yan dan salgının boyutlarını ve kontrol edile bilirlik sınırlarını gözetiyor, diğer yandan ekonomiye ve hayatın dinamizmine ilişkin önlemler alıyor.
Salgının yayılmaması, can kaybının az olması, sağlık kurumlarının hastalara yeti şebilmesi ne kadar kritik ise üretimin, istih damın, yani hayatın çarklarının hiç olmaz sa çevrilebilir düzeyde tutulması da o kadar kritik görünüyor.
Bireyler, aileler, kurumlar, devletler ve küresel organizasyonlar büyük bir imti handan geçiyor. Sarsıcı dönemlerle başa çıkılabilmesi ise “akıl, iman ve sabır” gerektiriyor.
★★★
Türkiye, Kovid19 salgını başladığı andan itibaren işleyen bir devletin, ciddi kurumların, zengin insan kaynağının var lığını net biçimde fark ederken, uzun süre dir ihmal edilen ailenin, ev hayatının kıymetini ve paylaşmanın erdemini de yeniden keşfetti.
Evde kalabilmek, çocukların eğiti mini her koşulda sürdürebilmek, sağlı ğı korumak, toplumsal duyarlılığa ortak olmak, karamsarlık virüsüyle mücade le etmek, bu sert günlerin bizlere kazandır dıkları arasında ilk sıralara yerleşti.
★★★
Nisanı, iki ay sonrasını merak ederken sonraki haftaları, ayları, yılları da düşün meliyiz. “İşte Avrupa’nın hali ortada” diyenlerimiz haklı. Ama aynı Avrupa eğitim, kültür, spor, sanata dair ilişki lerin yanında ekonomimizin de yüzde 50’sini doğrudan ilgilendiriyor. Yani, Avrupa’da olup bitenleri yakın izlemede tutmak, sanayimizin Avrupa ile senkroni zasyonuna da odaklanmak zorundayız. Avrupa’dan önce toparlarsak, bu durum bir yere kadar avantaj. Avrupa işleri yolu na koyarken biz geride kalamayız, kalma malıyız. Çin’in, küresel sisteme hegemo nik olarak çökmesi de ihtimal dahilinde, daha dar alanda hareket etmeye mecbur bırakılması da. Madalyonun her iki yüzü Türkiye’ye fırsatlar ve tehlikeler sunuyor. Demem o ki...
Bir kadro, sağlam iradesiyle güncel problemlerin çözülmesi için uğraşırken, özel misyon verilen bir diğer kadro da top lumun sinir uçlarını, sınırlarını ve yarınları nı gözeterek formüller geliştirmeli. Allah’ın yardımı, milletin feraseti, ülkeyi yönetenle rin basiretiyle bugünleri aşacağız inşallah. Ama yarınları ıskalamaya hakkımız olmadığını bilmek durumundayız!