Barolar ve Taksiciler Odası
Gündemde iki meslek örgütü var. Biri avukatlarımızın Baroları. Günlerdir, Meclis’te haklarında görüşülen düzenlemeye karşı eylem yapıyorlar. doklu baro önerisinin hukuk sistemi mize zarar vereceğini iddia ediyorlar. Eğer bir ilde farklı barolar olursa bunun yargı nın savunma aya ğını zayıflatacağını söylüyor. İktidarın bu düzenlemeyle yargıyı siyasallaştırmak istediğini dile getiriyorlar.
Ne var ki söz konusu düzenlemenin, otomatikman, işaret ettikleri olumsuzlukları doğuracağından nasıl bu kadar eminler bilemiyoruz.
Zira çoklu baro iddia ettikleri gibi geçenlerde icat edilmiş bir “hukuk garabeti” falan değil.
“Mevcut durumda, çoklu baro sistemini kullanan ülkeler arasında Fransa, Almanya, ABD, İngiltere ve Mısır yer alıyor. Birden fazla baro sistemi, ABD’de 8 eyalette kullanılıyor. Bunun yanı sıra, 200’den fazla baro su olan Fransa’da en küçük baronun , en büyük Paris Barosu’nun ise yaklaşık 25 bin üyesi var. İngiltere’de de alanında uzmanlaşmış avukatların olduğu yani Ceza, Ticaret veya Aile Hukukçuları Barosu gibi çeşitli barolar bulunuyor. Yine Almanya’da 27 bölge barosunun haricinde, Federal Yüksek Mahkeme’ye akredite olan avukatların da üye olabildiği başka barolar mevcut.” (Türkiye/Ebru Karatosun)
Baroların “siyasileşmesi” kaygısına gelince...
Haklısınız gelmesek daha iyi. Çünkü hâlihazırda, CHP İl Başkanı’na karşı açı lan davanın avukatlığını üstlendiği için meslektaşları Sezgin Tunç hakkında keyfi soruşturmalar yürüten bir yapıdan bahsediyoruz.
★★★
Diğeri de İstanbul’daki taksicilerin meslek odası.
Onlar da İBB’nin kentte 5000 yeni taksiyi daha hizmete sokma projesine karşı kampanyalar yapıyorlar.
Düzenlemenin İstanbul’daki 17 bin sarı taksinin kazanılmış tekel haklarını gasp etmek anlamına geleceğini söylüyorlar.
Tüketicilerin, serbest piyasada iyi hiz meti seçme hakkından, vatandaşın sarı taksilere dair ayyuka çıkan şikâyetlerinden bahseden yok tabi ki.
★★★
Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları vs. demokratik toplumların vazgeçilmez denge mekanizmalarıdır.
Seçilmiş siyasi irade, bu yatay örgütle rin odaklanıp uzmanlaştığı alanda bir icraat yapacağı zaman mutlaka kendilerine danışır.
Ancak bizde olduğu gibi, kimileri zaman içinde uzmanlık alanları olan asli işlerini bırakıp siyasileşirler, partilerin arka bahçele rine dönüşürler. Üyeleri için değil, yönetici “elit” adına yeni güç ilişkileri üreten çıkar gruplarına dönüşürler.
Güya gazeteciler, doktorlar, mimarlar, mühendislerin vs adına örgütlenip yıllar içinde birer çiftliğe dönüşen odaların, sendikaların, derneklerin hali ortada...
Bu durumda söz konusu çevrelerin yaptıkları her itirazın, biz siviller tarafından “reka bet düşmanlığı” ve rant kaygısından kaynaklandığını düşünmemizden daha doğal ne olabilir?