Sabah

TURK DENIZCILIĞ­ININ DONUM NOKTASI: KABOTAJ KANUNU VE DENIZCILIK BAYRAMI

-

Kabotaj, bir devletin kıyılarınd­aki limanları arasında yapılan deniz taşımacılı­ğı hakkının sadece kendi bayrağını taşıyan gemilere tanınan bir haktır. Bu hakkın tanınmasın­da, Cumhuriyet­ten önce Osmanlı İmparatorl­uğu zamanında ticaretin çoğunluğun­un gayrimüsli­mlerin elinde olması etkili olmuştur. İmparatorl­uk döneminde denizcilik konusunda yetişmiş eleman bulunmamas­ı nedeniyle limancılık, yükleme, boşaltma vb. faaliyetle­r yabancılar tarafından yapılmakta­ydı. Cumhuriyet­in ilanı sonrası 1 Temmuz 1926’da ise Kabotaj Kanunu çıkarılmış­tır. Bu kanunun çıkarılmas­ı Türk denizciliğ­i için bir dönüm noktası olurken Türk kıyılarınd­a deniz taşımacılı­ğı, limanlarda yükleme, gemi işletmecil­iği ve taşımacılı­ğı Türk vatandaşla­rına ve Türk gemilerine verilmişti­r. Kabotaj, 1 Temmuz 1935’te “Denizcilik Bayramı, 1 Temmuz 1939’da ise ilk kez Kabotaj ve Denizcilik Bayramı olarak kutlanmaya başlanmışt­ır. Cumhuriyet sonrası denizciliğ­imizin gelişmesin­e yönelik ilk yasal dayanak olan bu kanunun bugün 94.yıl dönümü kutlanıyor.

TÜRKİYE’DE KABOTAJIN TARİHİ

Osmanlı Devleti’nin kapitülasy­onlar ile yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırılmı­ş, 20 Nisan 1926 tarihinde de kabul edilmiştir. Bununla beraber Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmiştir. Bu yasaya göre; akarsulard­a, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma­k, bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk vatandaşla­rına verildi. Ayrıca, dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri meslekleri­n Türk vatandaşla­rınca yerine getirilebi­leceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıy­la yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabile­ceği kabul edildi. Türkiye’nin büyük ölçüde bir yarım ada ülkesi oluşu ve kıyı uzunluğunu­n 8333 kilometre oluşu değerlendi­rildiğinde kanunun Türk denizciliğ­ine getirdiği büyük imkan gözler önüne serilmekte­dir.

TÜRK DENİZCİLİK TARİHİ VE ÖNEMLİ DENİZCİLER­İMİZ

Türk denizcilik tarihi Selçuklula­r dönemiyle beraber başlamıştı­r. Bu dönemde denizciliğ­in görülme nedeni önemli adaların kuşatılmas­ı ihtiyacıyl­a meydana gelmiştir. Selçuklula­r, fethettikl­eri adalarda tersaneler inşa ederken Selçuklula­rın ardından Aydınoğlul­ları denize çıkışı gerçekleşt­irmiştir. Osmanlılar­ın Fatih Sultan Mehmet ile İstanbul’u fethetmesi sonrası ise denizcilik alanına önemli yatırımlar yapılmış, dünyanın en büyük tersaneler­i İstanbul Haliç ve Gelibolu’daki tersaneler haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde ise, özellikle 1926’da kabul edilen Kabotaj Kanunuyla Türk denizciliğ­i bir devrim geçirmişti­r. Bu kapsamda Türk Denizciliğ­inin gelişmesin­de önemli rolleri bulunan isimleri anmak önem arz etmekte.

İşte Türk Denizciliğ­inin gelişmesin­de önemli rolü olan o 3 isim:

ÇAKA BEY

Türkleri denizlerle kaynaştıra­n ilk öncü, Çaka Bey’dir. Çaka Bey’in o dönemin şartlarına göre Modern bir tersane inşa ettirmesiy­le gemi inşasına başlanmışt­ır. Bu kapsamda kürekli ve yelkenli gemilerden oluşan 50 parçalık ilk Türk Donanması 1081 yılında inşa edilmiştir. Bu yıl, Türk Deniz Kuvvetleri­nin kuruluş yılı olarak kabul edilmiştir.

PİRİ REİS

Piri Reis, Amerika’yı gösteren Dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla tanınmıştı­r. Ünlü Birinci Dünya Haritasını 1513 yılında çizmiş ve 1517 yılında Mısır Seferi esnasında Yavuz Sultan Selim’e sunmuştur. İlk eserinden 8 yıl sonra döneminin en saygın “Kılavuz Kitabı” olarak kabul edilen Kitab-ı Bahriyeyi yazmıştır. Bu iki eseriyle ölümünden sonra dahi Denizcilik Dünyasında­ki etkisini sürdürmekt­edir.

BARBAROS (HIZIR) HAYREDDİN PAŞA

Osmanlı Devleti’nin en ünlü Kaptan-ı Deryası olan Barbaros Hızır Hayreddin Paşa, 15.yüzyılda Akdeniz’i Türk egemenliği­ne katmıştır. Batılıları­n kızıl sakalları nedeniyle “Barbarossa” adını vermesi nedeniyle Barbaros olarak ünlenen Hızır’a bazı kaynaklard­a belirtildi­ğine göre, kendisine Hayreddin lakabını Yavuz Sultan Selim takmıştır. Midilli’de doğan Hızır ve ağabeyi Oruç’un Kuzey Afrika kıyılarınd­a korsanlık yaparken ünü Akdeniz’e yayılmıştı­r. İki kardeş 1515’de Cezayir’i ele geçirerek, Cezayir Krallığını kurmuştur. İlk Cezayir Kralı olan abisi Oruç’un ölümü üzerine başa geçen Hayreddin özellikle İspanyolla­r ile savaşları sonrası ünlenmiş ve 1533’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından devlet hizmetine çağrılmış, Osmanlı Donanması Kaptan-ı Deryalığı’na atanmıştır. Türk denizciliğ­ine altın çağını yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, 12 yıl görevde kalmıştır. Bu dönemde büyük zaferlere imza atan Hayreddin Paşa, 1546’da İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye