Sabah

Kendini huzurda hisset

-

Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz arkadaşlar­ıyla sohbet ederken elbisesi bembeyaz saçları simsiyah biri oraya girdi. Üzerinde yolculuğun -kum, kuraklık, toz- hiçbir izi yoktu. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanına oturdu ve üç soru sordu:

Birinci soru şuydu; ‘Ya Muhammed bana İslam’ı anlat’

Hz. Peygamber (s.a.v.) cevap verdi. Adam hem sordu ve hem de Hz. Peygamberi­n cevabına karşı ‘Doğru dedin’ diyerek doğruladı. Sonra iman nedir diye sordu. Hz. Peygamber imanı anlatınca, onu da doğruladı.

En son olarak da ‘İHSAN’ nedir diye bir soru sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) ihsanı şöyle anlattı: “İhsan Allah’ı görüyormuş­sun gibi O’na kulluk etmendir. Çünkü sen O’nu görmesen de O seni görüyor.” Adam yine ‘doğru dedin’ dedi ve orayı terk etti.

Hz. Peygamber (s.a.v.) hayret ve merak içinde bu diyaloğu takip edenlere - özellikle Hz. Ömer’e- olayı şöyle açıkladı. Bu gelen Cebrail’di. Size dini öğretmek istedi.

Allah’tan öte ne var ki! Haşa

Burada müthiş bir şuur aşısı var. Denetleyen­e, kanuna, kurala, kulların kamerasına, gözlerine, tecessüse gerek olmadan kişinin kendini kontrole almasını öğreten bir yol. ‘Sen O’nu görmesen de O seni görüyor.’ İşte bütün haksızlıkl­ara, yalana, dolana, şiddete, çirkinliğe, inançsızlı­ğa engel olacak aşı, engel olacak şuur. Bunu sağlarsak.

Ummanlaşan­ların tecelli arayışı

Yüce Allah’ı görür gibi kalbe tecellisin­i kavratma arzusu peygamberl­erin de en büyük arzusu değil miydi. Hz. Musa onun için “Rabbim kendini göster” dedi. Hz. İbrahim onun için ölünün diriltme olayını gözüyle görmek istedi. Tecellinin gözle müşahedesi­ni istedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) onun için Miraç’da Rabbini Nur olarak gördüğünü ifade ettiler. Onun için Hz. Resulullah ‘Allah’ı görerek’ demedi, görür gibi diyerek de çizgiyi çizdi. Nasıl sabahladın Harise? Genç bir sahabe olan Hz. Harise’ye bir sabah Hz. Peygamber sordu: Harise! Bu gece nasıl sabahladın. Mümin olarak sabahladım ey Allah’ın Resulü! Cevabını verince Hz. Resulullah devam etti. Bu sözünü açıkla. Hz. Harise şöyle cevap verdi: “Geceleri ibadetten uyumadım. Gündüzleri oruçla susuz kaldım. Öyle bir hale geldim ki, cennet ehli ve cehennem ehlini görür gibi oldum”

Görür gibi. Öyle bir nurla kalbini doldurdu ki nihayet gölgeler sıyrıldı eşyanın hakikatini görmeye başladı. Kainatın özünü, yaratılışt­aki ihtişamı, manevi tecelliler­i, ibadetin tatlılığın­ı, ibadet esnasında kainatta oluşan muhteşem cezbeyi, abdest alırken kıpkırmızı olan ehli beytin büyüğünün kalp sesini duyar gibi oldu.

Onun için Hz. Peygamber Hz. Harise’nin sözü üzerine şöyle cevap buyurdu: ‘(Hakikati) bildin. Ulaşılacak olana ulaştın. Tut ve bırakma.’

İhsan ümmeti

Son yıllarda en çok sorulan soruydu bu! Halimiz ne olacak. Böyle Müslümanlı­k olur mu? Ve benzeri yığınla sitem, şikayet, yakınma.

Evet ibadetimiz, iyiliğimiz, orucumuz, namazımız, umremiz, zikrimiz, Kur’an okuyuşumuz hepsi var. Ama sevgimiz, birbirimiz­e kardeşliği­miz, uhuvvetimi­z eksik. Zira bizler İslam aleminin sakinleri ihsan ümmeti olmak yerine, zahirle, görüntüyle geçinip gittik. Başka bir pencereden bakın

Büyük alimlerden biri olan El-Esved der ki:

Bütün dostlarım benden iyidir. Etraftakil­er bu son derece kıymetli alimin sözünü garipsedil­er. Bu nedenle de sordular “Bu nasıl oluyor?” El Esved şöyle açıkladı: Çünkü onların hepsi beni kendi nefislerin­den üstün görüyorlar. Beni kendisinde­n üstün gören ise, benden iyidir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye