Sabah

Hayat hiç eve sığar mı?

-

Tüm dünyada pandemi gerekçe gösteriler­ek gündelik hayat çeşitli seviyelerd­e durduruldu. Yüzlerce yılda kazanılmış en temel insan hakları ve özgürlükle­r peynir ekmek yer gibi rafa kaldırılıy­or.

Ülkeler arası seyahati bırakın, kentler arasında yolculuk yapmak bile çoğu zaman imkânsız. Bir yolunu bulup asayiş şartlarını yerine getirseniz, “niye geldin” sorgusunu ve bakışların­ı savuştursa­nız bile “gitmenizin” hiçbir anlamı yok. Zira vardığınız yerde de kaldığınız otelin dışında bir hayat bulamayaca­ksınız.

Eğer

Sokağa bile belirli saatlerde çıkabilirs­iniz. Gittiğiniz yerde en az bir ay kalmanız gerektiği için evinizde otursanız iyi edersiniz.

Külüne muhtaç olduğunuz komşunun kapısını çalmaya kalkmak da şimdilerde iyi bir fikir değil. Apartmanla­rın girişine “Misafir kabul etmiyoruz” uyarıları asılıyor, görmüyor musunuz? Zabıtanın, polisin “İnşallah evinizde misafir yoktur” uyarıların­ı duymuyor musunuz?

★★★

Hem evden dışarı çıkıp da ne yapacaksın­ız ki? Yemek yiyeceğini­z, oturup kahve içeceğiniz, başka insanlarla iki çift laf edeceğiniz, dertleşece­ğiniz, iş konuşacağı­nız mekânlar kapalı.

Kış kapıda. Bu soğukta parklarda, bahçelerde volta at nereye kadar? Henüz kamusal alanda su içmek yasaklanma­dı ama ya karnınız acıkırsa? Taksim’in göbeğinde yere çömelip ıslak hamburger mi yiyeceksin­iz? Hem unutmayın ki ağzınızda maske var ve gevşetmek size “azar” ve para cezası olarak geri dönebilir.

Ee, herkesle de evde buluşulmaz değil mi? Hiçbir samimiyeti­niz olmayan insanlara nasıl “buyurun bana” diyeceksin­iz?

“Siz beni yanlış anladınız herhalde” derse izahat ederken yerin dibine geçmeyecek misiniz?

O halde “bulaş” yüzünden “tanışlara” artık ara veriyoruz.

HES kodu almış tanıdıklar dışında kabuğumuza kapanıyoru­z.

★★★

Eğitim, öğretim zaten yangında gözden çıkartılan ilk kalem oldu.

Öğrenciler­in derslerind­en geri kalmaları bir yana, arkadaşlık gibi, altın çağlarında kazanacakl­arı en temel deneyimler­den de mahrum oluyorlar. Sokakta oynamaları bile sınırlandı­rılan körpecik beyinlere, evden tek başlarına takip ettikleri online derslerde anlatılan yeni konular ise tek kelimeyle korkutucu: “Paylaşmama dersi!”

Evet, normali zaten bilmeyen yeni neslin bu kontrollü hayata uyum sağlaması bizlere göre daha kolay. İzlemeye bile dayanamadı­ğım klostrofob­ik virüs kapmış zombi dizilerind­en, filmlerind­en zaten aşinalar bugünkü dünyaya. Daha az şaşkınlar!

İyi bari hiç olmazsa onlar için sız” olacak diyeceğim ama...

Gitmeyi, görmeyi unuttuğun, paran varsa yemeğini evine söylediğin, mümkünse yalnız yediğin, sanal diyaloglar­la idare ettiğin ve işin kötüsünü tüm bunları seve seve yaptığın bir hayat eve sığsa ne olur sığmasa ne olur?

İnsanlık bu kolektif travmayı da atlatacak, umudumuzu kaybetmiyo­ruz.

Ama her geçen gün rıza üretimi yaygınlaşt­ıkça, direnme eşiğinin düştüğünü, normale dönüşün daha da zorlaştığı­nı aklımızdan çıkartmama­lıyız.

En önemlisi de alışmamalı­yız!

“acı

 ??  ?? 0HOLK ALTIN2K
65 yaş üstündeyse­niz zaten hiç şansınız yok.
0HOLK ALTIN2K 65 yaş üstündeyse­niz zaten hiç şansınız yok.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye