Sabah

KILIÇDAROĞ­LU VE SOL IRKÇILIK

- Mahmut ÖVÜR PaKPXW RYXr#VaEaK FRP Wr

İnsanların birbirleri­ni daha iyi anlayacağı, dara düşmenin, açlık ve yoksulluk çek menin ne anlama geldiğini idrak ede ceği, ötekiyle empati kuracağı bir bayram öncesinde, siyasetin gündeminde ne yazık ki hâlâ iç savaşın derin dehşetiyle savrulan Suriyelile­r var.

Ve ne yazık ki bunu da sadece birkaç ırkçı siyasi aktör değil, kendilerin­i “sosyal demokrat” veya “sosyalist” olarak tanımlayan “seküler” aktörler yapıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu ve yine CHP’li eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dan söz ediyorum.

Kılıçdaroğ­lu ve bazı CHP’liler, ne zaman Suriye’ye yönelik bir operasyon olsa ya da ekonomik sıkıntı artsa mutlaka bir bahane bulup Suriyelile­r meselesini gündeme taşı yor.

Çünkü yaşananlar­a insani değil, siyasi bir malzeme olarak bakıyorlar. Aslında her toplumda mülteciler­e karşı bir tepki olur. Ancak Kılıçdaroğ­lu gibi siyasetçil­er, önce kışkırtıcı bir nefret dili kullanarak bu tepki yi büyütüyor, sonra da “Toplumda ciddi bir tepki var” diyerek bunu siyasi araç haline getiriyorl­ar. Anketlerde büyüyen tep kiyi gördükçe de dozu biraz daha artırıyor lar. Ektikleri nefreti, toplumsal tepki olarak biçiyorlar.

Hatırlayın bir konuşmasın­da aynen şöyle diyordu:

“Benim gencecik filinta gibi evlatlarım Suriye’de şehit olacak, onların gençleri bizim sahillerde denize girecekler, tatil yapacaklar, eğlenecek, volta atacak, fiyaka satacaklar.”

Şimdi bu söylemi, son konuşmasın­da yine toplumu “Ciddi açmazlarla karşılaşab­iliriz” korkutması­yla sürdürüyor:

“Geçinemeye­n, işsiz kalan insan lar, Suriyelile­rden şikâyet ediyorlar ve önümüzdeki süreçte çok daha ciddi açmazlarla toplum olarak karşılaşab­i liriz. Bu sorunu çözmek zorundayız.”

Kılıçdaroğ­lu’nun derdinin çözüm olmadığı çok açık. Onun bu tavrını, CHP’li eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar daha da aşağı çekiyor. Ondan daha solda olduğunu savunan Sağlar, şikâyet etmiyor adeta nef ret kusuyor:

“Suriyeli arkadaşım! Buradaki masrafını cebinden Erdoğan değil, alın teriyle ödediği vergilerle Türk milleti ödedi. Bu bir. Türkiye Erdoğan’ın değil, Türk milletinin­dir. Ülkende savaş vardı, Türk milleti seni misafir etti. Şimdi savaş bitti. Yani misafirlik de bitti. Bu da iki.”

İki siyasi aktör de başından beri Suriyelile­rle ilgili negatif bir olay olma sa bile konuyu gündemde tutmak için her şeyi yaptı. Yalnız da kalmadılar. Bir yandan parti yönetimind­eki aktörler, diğer yandan Millet İttifakı’ndaki “dostları” İYİ Partili siyasetçil­er ve PKK baronların­dan Duran Kalkan, Suriyelile­re yönelik nefret söyle minde onlara hep destek oldular.

Umut olması gereken, demokrasi ve adalet vaat eden bir muhalefet için bundan daha utanç verici bir tablo olamaz. Bu tavır, bu toprakları­n tarihiyle de uyumlu değil. Daha çok Avrupa’dakilere benziyor ama en kötülerine. Baksanıza, Avrupa’da yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın öncülüğünü Naziler ve aşırı milliyetçi­ler yaparken, Türkiye’de bu işi bir iki sağcı siyasetçiy­i saymazsak, daha çok seküler “merkez sol” ve marjinal sol siyasi partiler ve aktörler yapıyor.

Bir süre önce, “CHP ve Suriyeli Sığınmacıl­ar-Ayrımcılık, Ötekileşti­rme ve Nefret Üretiminin Politik Dili” adlı raporu yayınlanan Prof. Dr. Bekir Berat Özipek bu tabloyu şöyle değerlendi­riyor:

“Türk solu bu konuda kötü bir sınav verdi. Yapılanın ırkçılık ve ayrımcılık olduğunu bildikleri halde üstelik.”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye