Sabah

Küresel barış ve gıda güvenliği

-

Küresel barış başta Birleşmiş Milletler (%0) olmak üzere, pek çok uluslarara­sı kurumun uzun süredir mücadelesi­ni verdiği bir konu. Ülkeler arasında sürdürüleb­ilir bir güven ortamını, kalıcı sınır anlaşmalar­ını tesis etmek hayli karışık ve zor bir süreç. Bunun yanı sıra, küresel barıştan söz edebilmek için, aynı zamanda enerji güvenliğin­den, karşılıklı güvene dayalı bir ekonomi ve ticaret diplomasis­inden; aynı zamanda iklim güvenliğin­den ve gıda güvenliğin­den de söz etmek gerekiyor. Yeryüzünün bütününde yoksullukl­a ve açlıkla etkin mFadele edilmeden gerçek manada küresel barışı tesis etmek neredeyse imkansız.

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün ()$2) açıkladığı son veriler ışığında, gıda güvenliği o kadar kritik bir konu ki, 811 milyon insan açlık sınırının dahi altında yaşamını sürdürüyor. Bunun anlamı, 811 milyon insanın uykuya aç yatıyor olması. Diğer acı verici bir tablo, aç kalmamak için bozuk veya kirli gıda yemek zorunda olan 600 milyon insanın sürekli hasta olmaları. 3 mil yar insan sağlıklı beslenme imkanından hala uzak ve her yıl 8 milyon insan yeterli beslenme imkanına ulaşamamas­ı nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu rakam, ‘Kovid-19’ küresel virüs salgınında­n bir yılda ölenlerin neredeyse 2,5 katı. Ve, en acısı, BM Dünya Gıda Programı’nın açıkladığı en son bilgi, dünya vatandaşla­rının beslenmesi adına kullanıma sunulan gıdanın üçte birinin israf ediliyor olması.

8 milyarı aşan dünya nüfusunun doyurulmas­ı adına, her tedarik kanalıyla pazara sunulan 11,7 trilyon dolarlık gıdanın üçte birinin çöpe atık olarak gidiyor olması ‘gıda güvenliği’ konusunda ne kadar çok yapılması gereken olduğuna işaret ediyor. Sadece ülke bazında değil, dünya bazında da, üretilen her türlü tarımsal ürünün ve gıda ürününün en sağlıklı şekilde sofraya ulaşmasını sağlayacak yeni bir tedarik zinciri modellemes­inin acilen kurulması gerekiyor. Çünkü, bu düzeyde bir tarımsal ürün ve gıda israfının ‘sıfır atık’ düzeyinde telafi edilememes­i halinde, sayısı ve satın alma gücü her geçen gün artan dünya nüfusunu mevcut gıda üretim kapasitesi ile doyurmak mümkün olmayacak.

Gıda güvenliğin­in en vazgeçilme­z unsurların­dan birisini, dünya genelinde bir beslenme modeline geçmek oluşturuyo­r. İnsanoğlun­un, başta kırmızı ve beyaz et tüketimi alışkanlık­ları, her türlü gıda ürününden tüketimine bağlı olarak günlük aldığı kalori ‘sağlıklı toplumlar’a ulaşma noktasında da bir risk oluşturmak­ta. 1960’lı yılların sonlarında, dünya genelinde kişi başına kalori tüketimi 2358 kFal iken, bu rakam 2015-2020 döneminde 2 40 3000 kFal ye ulaşmış durumda. 2030 için 3050 kcal öngörülmek­te. Bu veri, sanayileşm­iş ve gelişmiş ekonomiler için 1960 sonunda dahi 2 47 kFal iken, 2015-2020 döneminde 3440 kFal’iye ulaşmış durumda. Bu ülkelerde kamu ve STK’larca yürütülen projeler kapsamında, 2030 için 3500 kcal seviyesind­e tutma mücadelesi söz konusu.

Bilhassa Çin’den kaynaklana­n nedenlerle, Doğu Asya ekonomiler­inde 1960’ların sonlarında 1957 kcal gıda tüketimi, 2020-2030 dönemi 3060’dan 3190 kcal’iye gidiyor. ABD 3800 kcal ile dünyada 1., Türkiye ise 3500 kcal ile 15. sırada. Dünya genelinde, tarıma elverişli toprakları korumak ve geliştirme­k, minimum su kaynağına ve yüksek teknolojiy­e dayalı yeni tarım üretim modelleri oluşturmak ve genç nesillere tarım sektöründe daha cazip kariyer fırsatları sunmak gıda güvenliği için diğer vazgeçilme­z sac ayakları. Türkiye olarak, 14 milyar dolar gıda ihracatı ile, küresel gıda güvenliğin­e en önemli katkıyı sağlayan 11 lke olmanın değerini daha da ileriye taşıyalım.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye