İYİ Kİ TÜRKİYE’DE KALMIŞIM
Türkiye’de ilk yılım kötü geçince geri dönmek istedim. Ama kulüp bana güvendi ve büyük başarılar kazandık. Sonra hayatımın aşkını buldum, evlendim, baba oldum. Düşünsenize, gitseydim nasıl bir hayatım olurdu!
Zirvede kalmak, zirveye çıkmaktan çok daha zor. Bizi başarılı yapan şey, kazansak bile yetinmemek. Hep daha fazlasını istemek. Hiçbir zaman oturup, "Vay canına, neler yaptık! Şimdi 3-4 yıl sessiz kalabiliriz’’ demiyoruz
Türk sporcular çok yetenekli, özellikle voleybolda büyük bir potansiyel var.
Kariyerime bu kadar çok değer katmış bir ülkenin milli takımı için çalışmak büyük onur.
Kendimi bildim bileli U2 grubunun hayranıyım. Bono, şarkılarını eşi Alison Stewart’a ithaf ediyordu. Bu ismi çok seviyordum. Kızım Alison’un adı da buradan geliyor.
9akıfBank’ta kazandığı büyük başarıları A Milli Kadın Voleybol Takımı ile de sürdüren ve artık ‘Bizden Biri’ haline gelen Giovanni Guidetti, SABAH SPOR’UN konuğu oldu. Aşkı bulup evlendiği, kızını kucağına aldığı, Türkiye’nin hayatının dönüm noktası olduğunu anlatan 49 yaşındaki koçla yaptığımız sohbetten öne çıkanlar şöyle:
BOYUM KISA OLDUĞU İÇİN ANTRENÖR OLDUM
■ Voleybol koçu olmaya nasıl karar verdiniz? Bize anlatır mısınız?
Voleybolun futbol ve basketboldan daha popüler olduğu bir kasabada yaşıyorduk. Hayalim profesyonel voleybolcu olmaktı fakat boyumun iyi bir oyuncu olmak için yeterli olmayacağını fark
ettim. Babam gibi voleybol antrenörü olmaya karar verdim. 18-19 yaşlarında koçluk yapmaya başladım.
■ 22-23 yaşlarında İtalya’da 2. Lig takımına başantrenör oldunuz. O takımda 32-33 yaşlarında Rus ve ABD’li olimpik sporcular vardı. Nasıl bir tecrübe oldu sizin için?
Kendinizden yaşça daha büyük sporcularla çalışmak zorlayıcı bir deneyim. Fakat kendinizi geliştirmeniz ve kanıtlamanız için de çok büyük bir fırsat. İleri düzeyde taktik, antrenman teknikleri ve sporcularla ilişki kurma becerileri antrenörü kendinden daha tecrübeli sporcuların karşısında saygın kılar.
Oyuncularınız sizden daha iyi olabilir.
Sizin göreviniz onlardan daha fazlasını bilmek.
■ Türkiye’de geçirdiğiniz yılları düşündüğünüzde ne öğrendiniz ve Türk voleyboluna neler kattınız?
Türk sporcular gerçekten çok yetenekli, özellikle voleybolda büyük bir potansiyel var. Bu potansiyeli ortaya çıkarma noktasında katkıda bulunduğuma inanıyorum. İnsanlara bazen neler yapabileceklerini anlatmanız ve başarıya giden yolda rehberlik etmeniz gerekiyor.
■ Almanya’da, Türkiye’de ve İtalya’da çalıştınız. Ülke şartları ve oyuncu özellikleri bağlamında ne dersiniz?
Kariyerim boyunca birçok ülkenin milli takımı için çalıştım. Bana, hayatıma ve kariyerime bu kadar değer katmış bir ülkenin milli takımını çalıştırmak büyük bir onur. Bir kültüre adapte olmak kolay olmasa da sporda uyum yakalamak çok kolay. Çünkü üst seviye sporcularla çalışıyorum.