Sabah

Kılıçdaroğ­lu’nun kulağını kim çekti?

- G9hR mahmut.ovur@sabah.com.tr

Bilim adamları Kahramanma­raş depremini, “Dünyada ve son yüzyılda meskûn mahalde yaşanan en büyük deprem” olarak niteledi.

Aslında bilim adamı olmaya da gerek yok. Biraz izan sahibi olmak ve ortaya çıkan felaketin fotoğrafın­a bakmak yeter li... Yaşanan şey, binlerce insanın haya tına mal olan, şehirleri yerle bir eden küçük bir kıyametti.

O kıyamet Türkiye’yi ve dünyayı “yardım için” ayağa kaldırırke­n, içe riden birileri de inanılmaz bir biçimde “yalanlarla” toplumu kışkırtmak için harekete geçti. Bunlara bir avuç mec zup, ajan veya kışkırtıcı deyip geçilebili­r di. Ama öyle değildi. Karşımızda başka bir depremi, sosyal ve siyasal depremi körüklemek isteyenler vardı.

İşin motive edicisi de ne acıdır ki, bir kaç marjinal siyasetçi, gazeteci veya aka demisyen değil, bu ülkenin kurucu par tisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu’ydu. Hem de ikinci gün den itibaren. Oysa ilk gün şöyle diyordu:

“Dayanışma içinde olacağız, bir lik ve beraberlik içinde yaralarımı­zı hep beraber saracağız.”

İkinci gün Kılıçdaroğ­lu’nu dehşet le izledim. Depremin acısını payla şan Kılıçdaroğ­lu gitmiş, yerini felaketten medet uman biri almıştı.

Kısaca “İşte sağduyulu muhalefet bu” dememize bile fırsat vermedi. Biri mi kulağını çekti yoksa kendisi mi keşfetti bilmiyorum ama 8 Şubat’ta ne yapacağı nın ilk sinyalini verdi:

“Yaşananlar­a siyaset üstü bak mayı, iktidarla hizalanmay­ı red dediyorum. Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyl­e hiçbir zeminde buluşmayac­ağım.”

Sonra hiçbir mantığı olmayan şöyle tweet’ler atmaya başladı:

“Kapanan Hatay Havalimanı’nı onarıyoruz. Gelsinler tutuklasın lar.”

“Binlerce TIR yardımla halkımı zın yanındayız. Gelsinler tutukla sınlar.”

Milyonlarc­a insanın derin acılar yaşa dığı, sarsıldığı bir ortamda normal bir siyasetçin­in aklına böyle alakasız bir iti raz gelmez. Bu akıl dışı itirazlar ister iste mez sokağı ve sosyolojiy­i de etkiledi ki deprem yalanlarda­n geçilmez oldu.

Peki, ne oldu da Kılıçdaroğ­lu ilk günün tam tersi bir tavır izlemeye başla dı?

Bir hatırlatma yaparak bu soru nun cevabını arayalım. Gerçekten orta da garip bir durum var. Kılıçdaroğ­lu önüne çıkan her fırsatı hep böyle kötü den yana kullandı. 15 Temmuz gece si tankların arasından geçip gitmesi de böyleydi. O günlerde önce o darbeye de karşı çıktı ama sonra birden “kontrollü darbe” demeye başladı. Tersini yapıp tanklara meydan okusa, müthiş bir siya si hikâye yazardı. Ama yapmadı. Halkın darbeye karşı destansı direnişini kirleten bir yol izlemeyi tercih etti.

Sizce bir siyasetçin­in bunu yapması normal mi?

Şimdi de aynı şeyi dünyanın “büyük felaket” dediği Kahramanma­raş dep reminde yapıyor. Hem de o depremi küçümseyer­ek:

“Şimdi de ‘Asrın Felaketi’ kam panyasını başlatmış. Elinden gelen tek şey hamaset, boş sloganlar, dünya lideri zırvaları. Devleti yönet meyi bilmiyor, bu kadar basit.”

Bilmeyen de uzun yıllar Kılıçdaroğ­lu’nun devleti yönettiğin­i sanır. Oysa SSK’yı bile 90’larda doğru dürüst yönetemedi ki ülkenin sosyal güvenlik sistemi çöktü.

İşin daha vahim tarafı, insanlar göçük altındayke­n Kılıçdaroğ­lu ve şürekası nın “seçim” tartışması başlatması. Bu da onların, o meczup gazeteci gibi büyük bir felakete umut bağladığın­ı gösteriyor. Bundan daha utanç verici bir şey ola maz... Bu topraklara ve bu halka o kadar yabancılar ki felaketin ortasında bile kirli hesap yapmaktan utanç duymuyorla­r...

Bu yüzden karşımızda “buralı” siya setçiler değil, siyaset dışı aktörler var... Yukarıdaki sorunun cevabı da burada saklı...

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye