Altılı Masa’nın lideri kim?
Altılı Masa’nın dünkü Ý toplantısından ne çıkarsa çıksın şu gerçek değişmeyecek: İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istemiyor ve içine de sindiremiyor. Bunun nede ni de masanın kazanıp kazan mayacağı değil, partisinin güç kaybetme ihtimali...
Bu ihtimal Akşener’i öfkelendi riyor. Bu ruh haliyle nasıl motive olup seçime gidecekler, sonra da ülkeyi nasıl yönetecekler doğrusu akıl alır gibi değil.
Ortada ciddi bir güvensizlik sorunu var.
Güvensizlik üzerine kurulu bu ilişkinin nedenleri arasında, siya set üretememeleri, topluma güven verememeleri, negatif muhale fet yapmaları ve vesayet kodlarına sahip çıkmaları gibi çok şey sayı labilir.
Ancak bunların yanında siyasi liderlik sorunu çok daha ağır bası yor. İki siyasi aktör de hem inan dırıcı değil hem de kötü bir siyaset diline sahip.
Mesela Kılıçdaroğlu’nun sık sık agresif bir dille toplumsal kesim lere ve kurumlara saldıran, “(y dünya” diye hayali meydan oku yan, deprem felaketinin tam orta sında “Gelin beni tutuklayın” gibi ucube çıkışlar yapan akla ziyan bir siyaset tarzı izlemesi buna örnek olarak verilebilir.
Umut veren, pozitif bir siyaset değil bu... Aynı şeyi farklı bir biçim de Akşener de yapıyor. O da makul bir siyaset tarzı ortaya koya madı. Genel siyasette bir uçtan başka bir uca savrulup durdu. Ama en göze batan ikircikli siyasetini Altılı Masa içinde gördük.
Eğer apoletlerin sökülmesin den söz edilecekse, bunun bir gereği de “açık konuşmaktır”. Kılıçdaroğlu’nun yüzüne karşı o cesareti göstermeyen, açık açık “Benim adayım şudur” diye meyen birinin kalkıp apoletle rin sökülmesinden söz etmesi hiç inandırıcı değil. Bu tavırdan ne komutan çıkar ne de lider... O yüz den Akşener de liderini arıyor!
İşin daha hazin tarafı, aynı ruh haline Kılıçdaroğlu’nun da sahip olması... Sanki ona değil de hava ya söylenmiş gibi davranıyor. Eee... Tabii, kurmaylarına “geri zekâlı, ahmak” muamelesi çeki lirken “dedikodu” deyip geçişti ren ya da içine sindiren biri daha fazla ne söyleyebilir ki...
Bu yüzden Altılı Masa’dan “lider” çıkmadı, çıkmayacak da. Laik sosyoloji hayal kırıklığı yaşa mak istemiyorsa önce bu “lider lik” meselesini sorgulamalı.
Tel: 0212 354 35 24 SMS: MOV yaz 4122’ye gönder. MH: 444 88 81 facebook.com/mahmutovur
Apoletlerden vazgeçmek
Ortaklarına karşı hiç sahi ci ve samimi bir yaklaşım göster medi. Hep üstü kapalı ve öfkey le konuştu. Kendisi konuşmasa bile bir kurmayını konuşturdu. Mesela, Kılıçdaroğlu’nun adaylı ğını istemediği halde açık olmadı. Bazen “kazanacak aday” bazen “Noter değiliz” diyerek futbol deyimiyle hep top çevirdi. Önceki gün tam da dünkü toplantı önce si yine şifreli konuşarak büyük laflar etti:
“Bazen gerçek komutan olmak için, apoletlerden vaz geçmek gerekir. Küçük hesap ları bırakıp büyük resmi, ger çek tehlikeyi görmek gerekir.”
Ne demek şimdi bu? Anlamak için şifre çözücü olmak gereki yor. Zaten siyaset analizi yapanlar, Akşener sayesinde şifre çözücüye dönüştü.
Tamam, Kılıçdaroğlu’na söy lediği belli de şu cümlede söyle diklerinin gereğini kendisi yapı yor mu?
“Bazen gerçek komutan olmak için, apoletlerden vaz geçmek gerekir.”
Dediği şu: “Ben cumhurbaş kanlığı adaylığından (apole tinden) vazgeçtim, şimdi sıra sende.”
İyi de bunu neden Kılıçdaroğlu’nun yüzüne söylemi yorsun?