Sabah

Muhalif ideolojik seferberli­k

- BURHANETTİ­N 'URA1

İki ittifakın ada yının başa yarı şacağı 14 Mayıs seçimleri muazzam bir entelektüe­l ve ideolojik seferber lik hali oluşturdu. Elbette siyasetin “Eiz ve öteki ler” ayrımı üzerin den yürümesi kaçı nılmaz bir kutuplaşma getiriyor. Ancak cumhurbaşk­anlığı sis teminin getirdiği ittifak realitesi ve Millet İttifakı’nın yirmi yıldır iktidarda olan Cumhurbaşk­anı Erdoğan karşıtlığı­nda birleşme si sebebiyle mevcut kutuplaşma daha yoğun ve kapsayıcı bir hal alıyor. Kılıçdaroğ­lu ve Akşener, iktidarı neredeyse “mutlak kötülük” olarak görme nok tasındalar. Malum Kılıçdaroğ­lu, iktidarı bütün felaketler­in sebebi olarak suçlamada kendi reko runu dahi aştı. Akşener de aynı yolu takip ile Şanlıurfa’daki sel felaketi hakkında değerlendi­r me yaparken “artık bu kötü lüğün sonuna geliyoruz” deyi verdi. “7ariK yazma” söylemi anlaşılabi­lirse de bu radikal “kötülük” kavramlaşt­ırma sı muhalefeti­n hissiyatın­ın ve siyasi dilinin ne kadar marji nalleştiği­ni göstermekt­e. Yine, Davutoğlu, “Cumhur İttifakı seçimi kazanırsa Türkiye, Kuzey Kore olur” iddiası ile CHP’nin oluşturduğ­u “tek adam” suçla masını en aşırı seviyeye taşıma da öne çıktı.

Bu sert siyasi söylemleri­n ağır psikolojik havasıyla önü müzdeki seçimlerde Erdoğan’ın kaybetmesi için uzun süre dir her türlü imkânı seferber eden muhalif akademisye­nler ve gazetecile­r son bir gayretle argümanlar­ını daha keskinleş tiriyorlar. Siyaset bilimi literatü rünün “popülizm ve otori terlik” bahislerin­den ülkemize uyarlamadı­kları teori veya kav ram kalmadı. AK Parti iktidarı nı Tek Parti dönemine kıyasla daha kötü bulanı mı sorarsı nız. Yoksa Millet İttifakı ve adayı Kılıçdaroğ­lu’nu “pozitiI siya si güo”, Cumhur İttifakı’nı ve Erdoğan’ı “negatiI siya si güo” ilan edeni mi ararsı nız. “Dünyanın, Avrupa’nın taşrası” oluruz diye korkuta nı mı bulursunuz. Bu savrulma, fikir üretmesi ve analiz yapması gerekenler­i militanca mücade le yapma konumuna getiriyor.

Muhalif bazı isimler seçimle ri “Kayat memat” meselesi ne çeviriyor. İktidarı hep “Eeka söylemi” kullanmak ile eleşti renler “son şansımız ya yok oluruz ya da özgürleşir­iz” söylemleri üretiyorla­r.

14 Mayıs seçimlerin­in yakın tarihimizi­n en önemli seçimi olduğu konusunda hem fiki riz. Hatta siyasetçil­erin seçmeni korku ve ümit arasında tutmak için argümanlar üretmesini bir şekilde anlıyoruz. Muhalefeti­n birçok konuda iktidarı “yöne temiyorsun” diye eleştirmes­i ya da iktidarın bu “muKaleIet dağınık, ülkeyi yönetemez ler” demesi işin doğasında var. Ancak entelektüe­l dünya nın bu kadar öfke dolu bir his siyatla ideolojik seferberli­ğe geçmesi ve kaba saba bir “iyi kötü” ikilemine sıkışması ülke miz açısından ciddi bir fakirleş me içeriyor. Bu seçimlerde iki farklı Türkiye idealinin yarışaca ğı ortada. Ve buna bağlı olarak Cumhur ve Millet İttifaklar­ı’nın ülkenin temel sorunların­da ne yapacağını sorgulamak seçme nin hakkı. Ekonominin duru munun ne olacağı, afet ve risk yönetimini­n nasıl olacağı ya da dış politikanı­n kritik konuların da hangi tutumun takınılaca ğı başta gelen konular. Fikir ile uğraşanlar siyasetçil­ere argüman ve taktikler de önerebilir. Ancak akademi ve medya dünyasın daki bu radikal “iyi kötü” ikile melerinin ülkemizin gerçekleri­ni kaçırma hastalığın­a dönüştü ğü görüşündey­im. Muhalefeti iyi olan şeylerle (program, demok rasi, umut vs), iktidarı kötü lüklerle (tek adam vs) özdeş leştirirse­niz seçmenin neden Erdoğan’a oy verdiğini anlaya mazsınız. İktidarın korkutarak oy aldığını, muhalefeti­n umudu yeteri kadar veremediği­ni sanır sınız. Böylece, yirmi yıllık icraat ları ile dış politikada­n depremin yaralarını sarmaya kadar birçok alanda Erdoğan’ın seçmene en fazla umudu verebilen siyasetçi olduğunu gözden kaçırırsın­ız.

 ?? ?? burhanetti­n.duran@sabah.com.tr
burhanetti­n.duran@sabah.com.tr

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye