Sabah

Türkiye’yi ebedi vatan yapan savaş: ÇANAKKALE

Çanakkale Savaşı’nda yazılan destanı, “Çanakkale savunması ‘üç mucizeler’ savaşıdır: Hâli kurtardı. Mazinin ‘hamaset ve azametini’ geri getirdi. Vatanımızı bir ‘ebedi vatan’ yaptı” diyerek en güzel şekilde Sami Paşazade Sezai tarif etmiştir

- Erhan AFYONCU

Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı’nın gidişatını değiştiren önemli bir cepheydi. Çanakkale Savaşı’nın, Türk tarihinin gidişatına da çok önemli tesirleri oldu. 1768 ile 1774 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşından itibaren sürekli büyük devletler karşısında mağlup olduğumuz için kaybettiği­miz güvenimiz geri geldi ve Çanakkale Zaferi’nden gelen ruh ve liderle, yani Mustafa Kemal Atatürk’le ülkemizi işgal eden düşmanları­mıza karşı Milli Mücadele’de galip geldik.

Çanakkale, sömürgecil­er tarafından ezilmiş

İslam dünyası için de bir kurtuluş ışığı oldu. Ancak Çanakkale’de üniversite ve lise eğitimi almış birçok Türk genci gönüllü olarak cepheye gidip, şehit olduğu için Cumhuriyet döneminde yetişmiş insan sıkıntısı çekildi.

BALKAN SAVAŞI’NIN UTANCINI SİLDİK

Birinci Dünya Savaşı’ndan üç yıl önce Balkan Savaşı’nda yeni bağımsız olmuş, küçük Balkan devletleri karşısında büyük bir mağlubiyet almıştık. Subay ve askerlerim­iz Çanakkale Savaşı’nda şehadet şerbetini içerek Balkan mağlubiyet­inin utancını sildiler. Nitekim 1915 Temmuz’unda Çanakkale cephesine giden yazar, şair, ressam ve bestekârla­rdan oluşan heyet-i edebîye ilginç anlara şahit olmuşlardı.

Heyet mensupları, Çanakkale cephesinde Türk askerinin kahramanlı­ğına ve cesaretine şahit olmuşlardı. Konuştukla­rı birçok asker, Balkan Savaşı’nın utancını silmek ve vatanı kurtarmak için kendisini hiç çekinmeden öne atmıştı. Bir hücum sırasında yaralanan kahraman bir Mehmetçiği­miz yarasının sarılmasın­ı “Ko aksın, Balkan Muharebesi’nin karasını ancak bu kan siler” diyerek reddetmiş ve savaşmaya devam edip biraz sonra şehit olmuştu.

Heyettekil­er kendi aralarında sık sık Balkan hezimetind­en sonra bu mücadele ruhunun nasıl meydana geldiğini tartışmışl­ardır.

ÇANAKKALE’YE DAİR

Yazar Samipaşazâ­de Sezai, Çanakkale’de yazılan destanı şöyle anlatmıştı:

Müdür Beyefendi, Millî duyguların ve bilimsel düşünceler­in toplayıcıs­ı olan derginizde benim gibi bir değersiz şahsiyet, Çanakkale savunmasıy­la ilgili nasıl konuşabili­r? Böyle harikulade olaylar kendi kendisini anlatır. O’nu tanımlamak için sarf edilecek kelimeler ve düşünceler daha yükselirke­n düşer, parlarken söner. Bununla birlikte hiçbir şey söylememek de nasıl mümkün olur ki? Bugün her Türk’ün konuşabilm­esi Çanakkale savunması sayesinded­ir. Bugün her Türk’e büyük milletler arasında “Ben” demek yetkisini veren Çanakkale savunmasıd­ır.

Geçen Mısır meselesind­e İngiltere’deydim. İngiltere hükümeti, galiba tek başına ele geçirmek maksadının Fransa’da oluşturaca­ğı heyecanı önlemek içinİskend­eriye’ye sevk edeceği ordusunda bizim askerimizi­n de müttefik olarak bulunmasın­ı Osmanlı Devleti’ne ısrarla teklif ediyor. Hâlbuki eski yönetim birtakım kişisel maksatlarl­a bu teklifi kabul etmiyor, Rusya ile Fransa ise şiddetle muhalefet ediyordu. O zaman ünlü Gambita’nın düşünceler­inin tercümanı olan Republic Fransuvez gazetesi, “İngiltere, Mısır’a Türk askeri sevk etmek istiyor. Cihanın birinci askeri olan Türkler, Tellülkebi­r’i bir Plevne yaparlarsa İngiltere o zaman neye uğradığını anlar” demişti.

Gözümün önünde Fransa, İngiltere’yi Türk askeriyle tehdit ediyordu. Türk’ün hiçbir faziletini kabul etmeyen, her faziletine karşı isyancı ve inkârcı bir tutum takınan Avrupa, onun askerî yüceliğine karşı büyük bir saygıyla eğiliyordu. Hiçbir gün düşünen zihinleri terk etmeyen, feci ve elemli hatırası her sabah uyanan gözlerden bir an bile uzaklaşmam­ası gereken Balkan yenilgisi, altı Osmanlı asrının birbirini çiğneyerek karanlık ve sonsuz bir çöküşe doğru kaçışıydı ki; o zaman Avrupa’nın hakkımızda­ki düşünce ve kanaati tamamen değişmişti.

Bunun için Çanakkale savunması “üç mucizeler” savaşıdır: Hâli kurtardı. Mazinin “hamaset ve azametini” geri getirdi. Vatanımızı bir “ebedî vatan” yaptı. Galibiyet inancıyla kuduran düşmanları­mızın en şiddetli saldırılar­ıyla Yarımada’nın kaynayan bir volkan olduğu, kendileri açısından kesin başarının artık bir-iki gün alacak bir meseleden ibaret kaldığı, mağlup Boğaziçi’nin ilâhî manzarasın­ı intikam ve zafer bakışlarıy­la seyretmek üzere Cook Seyahat Şirketi’nin, İngilizler­e bin bilet sattığı sıralardak­i duygu ve üzüntüyle, herkes gibi benim de yazdığım şeylerin bir-iki kelimesini burada tekrar edeceğim:

ÇANAKKALE SAVAŞI’NDAN BİR SAHNE

“Asker! Sen bu vatanı ne kadar yükselttin, ne kadar büyüttün!

Çiftçi! Sen tabiatla karşı karşıya gelerek tarlanda çalışırken başının üzerinde dağ zirvelerin­in rüzgârı, ayaklarını­n altından Anadolu nehirleri geçerken, etrafında güneş esiyor gibi ışıklar, parıltılar akıp giderken, tarlada buğday başakları inlerken sen ne kadar suskun, ne kadar itaatli, ne kadar faydalı bir çiftçiydin!

Köylü! Vatan seni yardımına çağırıp da orağı bırakarak silahı eline aldığın zaman, kahramanlı­k ve büyüklüğün­ün önünde ne tahtlar, ne taçlar eğilmiştir. Doğuda ve batıda birlikleri­nle, talih ve büyüklüğün, şan ve şerefin büyülü kapılarını yerinden sökmeye alışmış kollarınla, yeryüzünde­ki altı asırlık makamından düşmüş olan bu vatanı kıyametler içinde kaldırdın. Daha yükseklere, göklere çıkar. Bu vatanın yeri hilalin yeridir.”

Sami Paşazâde Sezai

(Yeni Mecmua, Çanakkale Özel Sayısı, haz. Muzaffer Albayrak-Ayhan Özyurt.)

 ?? ?? Çanakkale Savaşı’nda namaz kılan askerler.
Çanakkale Savaşı’ndan bir sahne.
Çanakkale Savaşı’nda namaz kılan askerler. Çanakkale Savaşı’ndan bir sahne.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye