Sabah

Küresel tarafta ‘Hırs Enflasyonu’ tartışması

- KEREM ALKİN kerem.alkin#sabah.com.tr müFadele hikayesi

2(&' geçtiğimiz haftayı kritik önemde ekonomi toplantıla­rı ile hayli yoğun geçirdi. Nobel ekono mi ödülü sahibi Prof. Stiglitz’in sunumun dan önemli noktaları geçen hafta aktar mıştım. Geride bıraktığım­ız hafta Cuma günü OECD cephesinde bir başka önem li açıklama da yeni ‘.üresel (konomik *|rünüm’ Raporu’ydu. Raporun, gerek OECD üyesi ülkeler, gerekse de *20 ülkeleri açısından en dikkat çeken yön lerinden birisi ‘enflasyon riski’ne ayrılmış olan bölümdü. OECD ekonomi uzmanla rı, raporda mal enflasyonu­nda göreceli bir normalleşm­enin emarelerin­e değinirler­ken, hizmetler sektöründe giderek etkisini arttı ran fiyat katılığı ve ‘yapışkan enflasyon’ riskine önemli atıflarda bulundular. Bu nedenle, önde gelen ekonomiler­in tümün de ‘çekirdek enflasyon’da hala önemli bir yumuşama gözlemlenm­iyor.

Bunun yanı sıra, ağırlıklı olarak ABD’li ve İngiliz akademisye­nlerin aralarında tar tıştıkları, Avrupalı akademisye­nlerin de dahil olmaya başladığı bir önemli tartışma daha var enflasyona yönelik. Söz konu su tartışmala­ra konu olan kavram ise ‘hırs enflasyonu’(*reedflatio­n). Anlamı, şirketleri­n, firmaların ülke ekonomisin deki, toplumdaki enflasyon algısını, enf lasyonla ilgili olumsuz beklentile­ri kulla narak, karlarına kar katmak amacıyla, sattıkları malın fiyatına fahiş artışlar yap malarından kaynaklana­n enflasyon. Prof. Stiglitz de, bu konuyu geçtiğimiz çarşam ba, ‘ekonomi alanı küresel ölçekte tarihi nin en ağır ‘insani değerler’ testinden, sınavından geçiyor’ şeklinde tanımla mıştı. Dünyanın bütününde, belirli şirket ve firmaların ‘ahlaki erozyon’a daya lı bu tutumları, akademik alanda ve gün cel hayatta tartışmala­rı da alevlendir­miş durumda. Amerika ve Avrupa cephe sinde firmaların davranışla­rındaki ahlaki bozulma da artık yoğun tartışma konusu.

Yıllardır yazdığım makaleleri takip edenler, 201 , 2020 Ye 2021 maka lelerini taramaları halinde, Türkiye Ekonomisi’nde de enflasyonl­a mücadele deki en büyük zorlukları­mızdan birisinin reel sektörün ‘fiyat belirleme alışkan lıklarında­ki ahlaki erozyon’ oldu ğunu kaç defa yazdığımı hatırlayac­aktır. Söz konusu tartışmala­rı, hatırlayın­ız, her Türkiye’ye yönelik mülteci hareketlen­me sinde, her deprem, doğal afet sonrasın da, ani konut ihtiyacı, konut talebi gün deme geldiğinde, böyle bir olağanüstü gelişme yaşanana kadar makul düzeyde olan kiraların ev sahipleri tarafından ‘fır satçılık’ adına 2,3, hatta 4 kat arttırılma sına kaç defa birlikte şahit olarak yaşadık, yaşıyoruz. Türkiye’nin son 3 yılda yaşadı ğı yüksek orandaki gösterge enflasyon sıç ramanın en az yarısı ‘hırs enflasyonu’ (Greedflati­on). ‘Fırsatçılı­k’a dayalı ahla ki erozyon olmasaydı, Türkiye’nin görece ği en yüksek enflasyon yüzde 40 olurdu. 40 puanlık ek enflasyon sıçramasın­ın özü ‘hırs enflasyonu’.

Şimdi, batılı akademisye­nler de kendi ekonomiler­indeki bu tabloyu detaylı bir şekilde tartışıyor­lar. Türkiye’de 27 ima lat sektörünün ithalata doğrudan ve dolay lı bağımlılığ­ı yüzde 37. Hadi, yüzde 40 diyelim. 2018 yılı haziran ayı başın dan bugüne dolar kuru 4 kat artmış. Bu durumda, bu dönemde 27 imalat sana yi sektöründe ortalama olarak dolar kuru artışından kaynaklana­n negatif etki 1,6 kat. Peki, yurtiçi üretici fiyatları endeksin de aynı dönemde endeksteki artış kaç kat? 6, evet 6 kat. Buradan çıkan sonuç şudur; enerji, işgücü, hammadde maliyetler­inde ki, yönetim maliyetler­indeki tüm artışlara rağmen, üretici fiyatları endeksinde­ki artı şın en az 2,5 katlık bölümü ‘hırs enflas yonu’dur. 2018’den bugüne yurtiçi üretici fiyatları sadece 3,5 kat artabilird­i. Türkiye asla böyle bir enflasyon sıçramasın­a maruz kalmazdı., kalmamalıy­dı. Bu nedenle, reel sektörün fiyat belirleme alışkanlık­larındaki ‘ahlaki erozyon’, bu sıkıntılı kültür, anla yış, bu ‘fırsatçılı­k’ dürtüsü devam etti ği müddetçe, Türkiye’nin enflasyonl­a

bitmez, bitmeyecek.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye