Elbet bir gün...
Gazze’de çocuklar artık sadece bomba lardan değil, açlıktan da ölüyorlar...
Her şey iki milyar Müslüman’ın gözleri önünde olu yor.
Kılımız kıpırdamıyor; aklımız başka şey lerle meşgul olmaya başladı bile...
Meğer ne çok şey yalanmış bu dünya da!”
Geçen gün takip ettiğim sosyal medya hesaplarından birinde; kendi hâlinde bir yaşam süren ama insana ve dünyaya duyarlı bir anne böyle yazmıştı...
Kırgın bir iç çekişti bu...
Çığlıktan çok içe dönük bir isyan...
Aslında çoğumuz aynı duygular içindeyiz.
Ve işte tam da bu yüzden...
Gazze üzerinden yürütülen “psikolo jik harekât” üzerinde durmanın zamanı geldi de geçiyor.
Esas global operasyon o noktada sürü yor çünkü...
Modern psikolojik harekât tanımına dair basit kılavuz kitaplarında bile şu cümlelere rastlarsınız:
“Artık sıcak savaşların yoğunluğu azaltı lırken, düşman olarak tanımlanan kitlele rin zihin ve vicdanlarını tesir altı na alıp dönüştürmek temel hedeftir; psikolojik savaş çalışmaları bunun merke zi alanıdır.”
İsrail’in (ve hegemonların)
Gazze saldırısı, aynı zamanda dünyanın bütün iyi insanlarının ve özellikle Müslümanların zihin lerine karşı açılmış çok stratejik hedeflere sahip psikolojik savaş tır.
Bu yüzden her şey gözlerimizin önünde olsun istediler...
Zihinlerimiz ve kalplerimiz yıkılsın, dağıl sın ve sonunda bu “seyir” hâli bizi birbiri mizden şüpheye düşürsün diye...
İsrail açık ve vahşice, ABD ise yalandan üzülür gibi yaparak neyi hedefliyor sanıyor sunuz?
Gazzelileri “kurban” seçtiler...
Hepimiz bir an gelsin içimize dönelim... Ve “Üzülmemizin ne anlamı var; adalet yok, insanlık yok, vicdan yok” diyerek yenilgiyi kabul edelim diye...
İzleye izleye nasır tutsun kalplerimiz; aklımız onların istediği gibi “uslansın” diye...
Hayır!
Buna tek tek de olsa isyan etmeyi sürdürelim...
Hiç vazgeçmeden...
Sürekli bilincimizi bileyerek sürdürelim. Ve yanacaksa yansın, bize sun dukları gündelik hayat hazları ve liberal masal...
Elbet bir gün hep birlikte de kaza nırız.