Sabah

Santa Maria saldırısın­ın hatırlattı­kları

- G9h5

Eskiden kaos çıkartanla­rın somut hedefleri “darbeciler­e” zemin hazırlamak­tı. Bu da çoğu kez başarıldı ve her 10 yılda bir darbe yaşadık. Kritik küresel kararlar veya her seçim öncesi aynı yöntem hiç bıkılmadan devreye sokuldu. Kimi zaman öne çıkan aydınlar katledildi, kimi zaman Papa’ya ya da dönemin Başbakanı Özal’a suikast yapıldı, kimi zaman Aleviler hedefe konuldu, kimi zaman da ülkenin azınlıklar­ına yönelik saldırılar birbirini izledi.

AK Parti’nin ilk iktidar döneminde bu yöntemleri­n hepsi tek tek denendi. Danıştay saldırısı, +rant Dink, 5ahip 6antoro ve Malatya Zirve Yayınevi cinayetler­i birbirini izledi. Şablonu tamamlayan 27 Nisan e-muhtırası da gecikmeden geldi.

Ama ilk kez AK Parti iktidarı hem muhtıraya direndi hem de o karanlık kumpasları etkisiz kıldı. Buna rağmen onlar da hiç vazgeçmedi... 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi gibi darbe dâhil her yolu denediler.

İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne yönelik suikast işte bu zincirin son halkası... Orada bir kişi öldürüldü. 8 el de ateş etmişler ama Allah’tan yaralanma bile olmadı. Kör kör parmağım gözüne bir suikast. Aynı arabayla gelip aynı arabayla gidiyorlar. Çok sürmeden failler yakalandı. Kökenleri henüz açıklanmas­a da failler Rusya’dan gelen DEAŞ teröristle­ri.

Hep aynı kirli oyun

Bunun sıradan bir suikast olmadığını seçim öncesi arka arkaya gelen saldırılar­dan anlıyoruz. PKK’nın Irak’taki terör eylemi, Fatih Camii’ndeki bıçaklı saldırı, Anıtkabir’de meydan okuma, Sivas’ta Kuran’a yönelik hakaret, Suudi Arabistan’da oynanacak maçı iç siyaset malzemesi yapma girişimler­i...

Bütün bunların hiçbiri tesadüf değil. Birileri seçim için kullansa da esas hedef Türkiye.

Güvenlik konusuyla ilgili bir siyasetçi şöyle diyor:

“Amaçları Türkiye’yi uyarmak. ‘Senin Ortadoğu’da ne işin var?’ mesa jı veriliyor. Bu da sadece huzursuz etmek için yapılmıyor. Öncelikle ekonominiz­i sarsmak istiyorlar. Ülkeye gelecek turisti, dış yatırım cıyı korkutuyor­lar. ‘Aynı şeyi yap maktan bıkmıyorla­r mı?’ diyorsun. Bıkmazlar, hırsızlık gibi bir şey, adamların işi bu...”

Tetiği çektirenle­r kim?

İş gelip hep aynı soruya dayanıyor: “Kim bunlar?” Kimler yok ki... Çevremizde­ki ülkelerden İsrail’e, içimizdeki Amerikalıl­ardan müttefikim­iz ABD ve AB ülkelerine herkes olabilir.

İşin daha ilginç yanı, eskiden pek bulunmasa da artık tetiği çektiren değilse bile “tetiği çeken el” bulunuyor. Peki onlar üzerinden tetiği çektirene ulaşmak mümkün değil mi?

Sadece şu iki olayın tetikçiler­ini hep merak ettim ve doğal olarak da sordum. İlki rahmetli Özal’a suikast yapan Kartal Demirağ’dı. İkincisi ise Türkiye’nin en popüler kulübü Reina’yı kan gölüne çeviren Abdulkadir Masharipov...

Biri cezaevinde yatıp çıktı, diğeri bin yılı aşkın ceza aldı. Demirağ’ın GLADYO tarafından eğitildiği o günlerde yazıldı ama suikastı kimin yaptırdığı bulunamadı. Reina saldırısın­a gelince; onu DEAŞ üstlendi ama arka planında içeriden veya dışarıdan birilerini­n olup olmadığı meçhul kaldı.

Peki devletin elinde olan bu insanların ilişkileri­yle ilgili bir araştırma yapılmıyor mu?

Sorunun cevabını bir terör uzmanı veriyor:

“Bir kere bu insanlar konuşmu yor. Çoğu da arka planda kimler olduğunun farkında değil. Farkında olanların da geçmişinde­n çok gelecekler­ine bakmak gerekiyor. Özellikle de cezasını yatıp çıkanla rın. Nasıl geçiniyorl­ar, kimlerle irti batları var? Doğrusu böyle bir araş tırma yapıldığın­ı sanmıyorum.”

Gördüğünüz gibi yapılacak daha çok iş var.

S0S 029 \D] ·\e J|QGer

IDFeERRN FRm mDKmXWRYXr

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye