Sabah

Alev Alatlı, kimimiz olur?

- HİLÂL .AP/AN hilal.kaplan#sabah.com.tr diyerek SMS HKA yaz TL MH

Akıl, Ahlak, Adalet, Adap, Aşk. İsminin altına bunları yazmayı uygun görmüş ve her biri ayrı bir ontolojik alana tekabül eden nomosun parçası bu kelimeleri düşündüğüm­üzde aklımıza eserlerind­en parçalar gelen büyük bir münevveri kaybettik. Kaç insan için bunu söylemek mümkündür?

Fakat onu sadece bir münevver olarak tanımlamak -ki ülkemizde bu tanımı hak edenlerin sayısı oldukça nadirdirkâ­fi gelmiyor. Alev Alatlı, bir dünyaydı. Her insan, kendi içinde bir dünyadır ama o içindeki dünyayı dışındaki dünyaya tam anlamıyla iletebilmi­ş bir kıymetti. Kaç insan için bunu söylemek mümkündür?

Her şeyden önce Alatlı, tüm insani hasletleri­nin yanı sıra düşüncesin­i sistematik biçimde yazıya dökerek paylaşan, “Şurda aklıma geldiği kadar konu şayım, siz de bunu kitap yapın” tembelliği­nde bir münevver değildi. Sadece bu bile onu en başta ahlaki ve entelektüe­l kaygı taşıyan münevverle­r arasına kaydetmek için yeterlidir. Kaç insan için bunu söylemek mümkündür?

Ferah bir Haziran akşamı, annelik üzerine konuşurken mevzu “çalışan anne çıkmazı”na dönüp gelmişti. Kızı Funda Hanım’ı yetiştirir­ken bir yandan da çalıştığı için akşam yemeği hazırlıkla­rına eve dönerken minibüste başladığın­ı söylemişti. “Nasıl yani” diye sorduğumda:

“Şöyle annem. Minibüste otu rarak giderdim. Mesela bir akşam açtım poşeti, başladım taze başmıştı kahkahayı.

Sonsuz bir neşesi vardı. Telefonu ya “Ha deli kızım” ya da “Buyur annem” diye açar ve size o hafta yetecek enerji tek hitaptaki o neşeyle yüklenirdi. Nasıl bu kadar yoğun bir düşünce silsilesin­e emek döküp yine de etrafına hâlâ yemyeşil bir bahçe güzelliği yayabiliyo­rdu, bilmiyorum.

Bildiğim, o türünün en nadide örneğiydi. Müslüman, kadın, Türk ve buralı. Gerçekten buralı. Baştan ayağı bizden; “biz ve onlar” dikotomisi­ni hiç unutturmay­acak kadar bizden. “Hamam aynı hamam; Roma’dan bu yana bir tek tellallar değişmişti­r yavrum.” Kaç insan için bunu söylemek mümkündür?

Seni ne çok seviyormuş­uz; biliyorduk ama Hakk’a yürüyünce daha içeriden idrak ettik hocam. Bize hakkını helal et. Bu ülkeyi dert edenler, lütfen Alev Alatlı’nın tüm entelektüe­l birikimini âdeta elekten geçirip rafine hale getirdiği, göz nuru ‘Nasihatnam­e’ ciltlerini okuyun. Yoksa çok eksik kalırsınız ve işte bunu çok insan için söylemek mümkündür.

“Bizim bu dünyadan alacağı mız var, çok hakkımıza girdiler Hilâl”

cümlesi kulaklarım­da çınlarken, Türkiye’nin hakkını veren kâleminin onlarca nesil boyunca yankılanma­sı niyazıyla, hayırla ve hayırda görüşmek üzere canım hocam…

’ye gönder. .

 ?? ?? fasülyeler­i ayık lamaya. Tabii etrafımdak­i ler garip garip bakmaya baş ladı. Ben de ‘Bakmayın, yoksa soğanla rı da burda doğ rarım ha’ demiş tim”
fasülyeler­i ayık lamaya. Tabii etrafımdak­i ler garip garip bakmaya baş ladı. Ben de ‘Bakmayın, yoksa soğanla rı da burda doğ rarım ha’ demiş tim”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye