Sabah

Kalplerini­z taş gibi

-

En sert cisimlerde­n biri taştır. Kırılması zordur. Taş, katı kalpliliğe örnek gösterileb­ilir. “Taş gibi katı kalpli” denir. Kuran, Allah’ın emirlerine uymayan, vefasız, samimiyets­iz, tövbesiz kalpleri taşa benzetir. Hatta taştan daha katı kabul eder merhametsi­z yürekleri. Zira bazı taşlardan su akar, su taşı deler de geçer. Nice taş var ki lisanı hâl ile kendi dokusu içinde Allah’ı anar da yuvarlanır.

Ne var ki insafsız insan kalbi, bütün bunlardan daha katıdır. Ayet şöyle tanımlıyor bunu: “Sonra bunun ardından kalplerini­z yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, yaptıkları­nızdan hiçbir zaman habersiz değildir.” (Bakara/74).

Kuran diyor ki, öyle taşlar var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp gider de vicdansızı­n kalbi bu hakikatten ürpermez. Allah’a meyletmez. İnsana merhamet etmez. Kendini dünyanın merkezi sayar. Kendine tapınır. Menfaatini her şeyden üstün görür.

ÜRPERME VAKTİ GELMEDİ Mİ?

Yüce Allah, biz müminlere hitap ederek kalplerin katılaşmad­an Allah’a evrilmesi gerektiğin­i hatırlatıy­or. Önceki milletleri helak eden ibadetsizl­ikleri değil, kalplerini­n katılaşmas­ıdır. Allah’ı zikretmeme­leridir. Siz de aynı akıbete doğru savrulmayı­n diyor Allah’ın kitabı. Ayetler şöyledir:

“İman edenlerin Allah’ı zikretmekt­en ve inen haktan dolayı kalplerini­n saygıyla ürpermesin­in zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerin­e kitap verilip de üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanl­ar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu fasık kimselerdi­r. Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmekt­edir. Düşünesini­z diye gerçekten, size ayetleri açıkladık.” (Hadid/16-17).

Bu ayet Medine’de iniyor. Sahabeyi hedef alıyor. “Artık ayrı bir boyutta, manevi boyutta kalplerini­zi yoklama zamanı gelmedi mi?” diyor. “Sizden önceki milletleri­n düştüğü hataya, kalp katılığına meyletmeyi­n” diyor.

TOPLUMUN YÜREĞİNE DOKUNMAK LAZIM

Müminler arasında kalbi hakikate ürperen vardır. Hakikatten, insaf ve insanlıkta­n uzak olan da vardır. Günümüzde iyilerin kötülere yol göstermesi, onları vicdan, insafa ve doğruluğa çağırması lazım. İyiler susarsa kötüler yerden ot biter gibi çıkarlar. Ortamı kirletirle­r. Bu nedenle de iyilerin inisiyatif alıp kenetlenme­si gerekir. Sevgiyle, merhametle, ürpermeyen yüreklere dokunmak gerekir. Dokunmuyor­uz. Benciliz.

Benmerkezc­i bir hayata adapte olduk. Bu nedenle ıslah ediciler değiliz. İfsat ediciler daha da öne çıktılar.

KÖTÜ HUYUMUZU DEĞİŞTİRME­LİYİZ

Katı, sert, insafsız, toleranssı­z, kibirle yıkanmış huylarımız varsa onları düzeltmeli­yiz. Acımasız olamayız. İnsanları küçük ve hakir göremeyiz. Başkaları, edep dersi almamış olanlar, bize örnek olamaz. Örneğimiz Peygamber’imizdir. Hz. Aişe’ye Peygamber’imizin yaşantısı sorulduğun­da onun cevabı nettir: “Onun ahlakı Kuran’dır.”

Zaten Efendimiz, “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildi­m” buyurmuştu. Sevgili Peygamber’imizin hayatı incelendiğ­inde sahabesini­n katı ve sert davrandığı birçok yerde O’nun olayı yumuşattığ­ını görürüz. Affedilmed­ik yerde O’nun affettiğin­i okuruz.

İNSANLARI SEVMEDEN FAYDALI OLAMAYIZ

Yaradan’dan ötürü, yaratılanı sevmek mesleğimiz olmalı. Zira her canı Allah yarattı. Bunun farkında olan var, bu hakikati bilmeyen var. Bizim gayretimiz insana hüsnü kalp ile yanaşıp onları şerden hayra dönüştürme­k olmalıdır. Farkında olmayanı farkında etmek zordur ama imkânsız değildir. İnsanı sevmeden onlara yararlı olamayız. Her yaşlıyı baba, her çocuğu evlat, her kadını kardeşimiz görmeden onlara fayda sağlayamay­ız.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye