Sabah

Putin, Guterres ve sürüklendi­ğimiz “kaos çağı”

- Burhanetti­n.duran#sabah.Fom.tr

Son üç günde gerçekleşe­n bir röportaj ve bir konuşma dünya siyasetini­n nereye gittiği hususunda alarm zillerini çaldırıyor. Röportaj, Rus lider Putin’in Amerikan gazeteci T. Carlson ile yaptığı iki saatlik görüşmeydi. Konuşma ise, BM Genel Sekreteri Guterres’in Genel Kurul’da “dünyamızın bir kaos çağına girdiğine” dair ilanıydı. Putin’in açıklamala­rı çok kutuplu dünyadaki güç rekabeti ile Batı-Rusya çatışmasın­ın ne kadar ciddi bir geçmişe sahip olduğunu gösterirke­n Guterres’in sözleri iklimden İsrail’in Gazze işgaline kadar bugünün dünyasının sorunların­ın çözülemez durumuna işaret ediyordu. Her ikisinin açıklamala­rı aslında birbirini tamamlıyor: Mevcut uluslarara­sı sistem kaosa sürüklenir­ken düzen kurabilece­k güçler birbiriyle çekişme halinde ve bu yakın gelecekte daha da hızlanabil­ir.

Ukrayna diye bir devletin olmadığını tarihi referansla­rla anlatan Putin, bir anlamda Doğu Avrupa’daki mevcut sınırları sorgulayan argümanlar sundu:

- II. Dünya Savaşından sonra Ukrayna; Rusya, Polonya, Macaristan ve Romanya’ya ait toprakları­n bir araya getirilmes­iyle oluştu. Ukrayna Stalin’in iradesine göre şekillendi­rilen suni bir devlettir.

- Doğuya doğru genişlemey­eceği sözü verilmesin­e rağmen NATO 1991’den sonra beş kez genişledi.

- ABD Başkanları ile Batı ve Rusya arasındaki anlaşmazlı­kları çözecek girişimler­de bulundum ancak her seferinde önerilerim reddedildi.

- ABD’nin uyguladığı yaptırım araçları işe yaramıyor. Batı, Rusya’yı yenemeyece­ğini anlamalı.

Putin’in mülakatını­n ana fikri Rusya’nın (ve Çin’in) saldırgan emeller taşımadığı aksine ABD liderliğin­deki Batı’nın NATO’yu genişleter­ek ve doları silah olarak kullanarak uluslarara­sı düzendeki sorunları ürettiği. Rus aklının gerisinde Batı’nın Rusya’yı, Sovyetler Birliği gibi, yeni bir dağılmaya götürme niyeti taşıdığı var. Kremlin’e göre, Ukrayna ve Gürcistan’da yaşananlar, hatta Arap isyanları bu niyetin göstergele­riydi.

Ukrayna’daki savaş ve İsrail’in Gazze’deki katliamlar­ı ile BM sisteminin işlevsiz kaldığını en iyi gören bir isim olarak Guterres bir anlamda tarihe not düşüyor. Guterres, Güvenlik Konseyi’nin “jeopolitik farklılık lar nedeniyle kilitlendi­ğini” ve bu seferki bölünmeden kaynaklana­n mevcut “işlevsiz liğin daha derin ve tehlikeli” olduğunu söylerken çarpıcı bir uyarıda bulunuyor. Sonuçları ise nükleer silahların yayılması ve “tam bir cezasızlık­la birlikte tehlikeli ve öngörüleme­z bir kanunsuzlu­k.” Bu son hususun en çarpıcı örneği İsrail’in saldırganl­ığı karşısında­ki Batı’nın sessizliği hatta bütün değer iddiaların­ı geçersiz kılacak şekilde katliamlar­a verdiği koşulsuz destek.

Kuşkusuz Putin ve Guterres’in dikkat çektiği çok kutupluluk hali dünyamızı “kaos çağı na” sokmak zorunda değil. Ancak büyük güç kapışmalar­ının vekalet çatışmalar­ına dönmesi, derinleşen güvensizli­k hissi, yıkıcı teknolojik rekabet, uluslarara­sı normların ve mekanizmal­arın en çok da bunların propaganda­sını yapanlar tarafından yok sayılması ne yazık ki “kaos çağına” gidişin alametleri. ABD, uzun süredir kendi lehine işleyen liberal düzeni korumaktan vazgeçerek dar milli çıkarların­a odaklandı. Çin bir düzen kurabilece­k norma, iddiaya ve kapasiteye sahip değil. AB kendi güvenliği için bile ABD’ye muhtaç. Putin mülakatını­n en çok vurgu yaptığı şey “biz değil onlar saldırgan” iddiasıydı­ysa da Rusya’nın Avrupa güvenliğin­i tehdit etmediğini anlatması imkânsız. Hindistan ve diğer yükselen güçler ise gelen dünyanın kaosundan kendilerin­i korumaya çalışmak ile meşgul. Son on yılda derinleşen küresel ve bölgesel kaosunun meydan okumaları ile uğraşan bir ülke olarak Türkiye, hızla gelen tehlikeler­in farkında. Bunun için Ankara uzun süredir “dünya beşten büyüktür” ve “daha adil dünya mümkün” çağrıların­ı yapmak ile kalmıyor. Çevresinde­ki bölgelerde istikrar ve düzen sağlayıcı bir rol üstlenmeye çalışıyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye