Sabah

Sevindiric­i haber

- SALİH TUNA

aşist İsrail rejiminin

Ý

Gazze’nin güneyindek­i Refah bölgesine düzenlediğ­i vahşi saldırılar, uluslarara­sı hukuku zerre miskali iplemediği­ni ortaya koydu.

Güney Afrika’nın BM Daimi Temsilcisi M.V. Schalkwyk de BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yaptığı konuşmada buna değindi.

Hülasa edecek olursak, İsrail’in 26 Ocak’ta Lahey’de Uluslarara­sı Adalet Divanı’nın (UAD) kararını hiçe saydığını söyledi.

ABD ve İngiltere’nin zevahiri kurtarmak için İsrail’i uyarıyormu­ş gibi yapmasına aldanmayın. Soykırımcı İsrail, hukuk tanımazlık­ta en büyük cesareti bunlardan alıyor.

On bini aşkın Gazzeli çocuğu katleden İsrail’in bu suç ortakların­dan adaletli olmaları beklenemez­di zaten. Merhameti olmayanın adaleti de olmaz.

Bunların yegâne sahici değerleri çıkarların­dan ibarettir. Ki, çıkarları söz konusu olduğunda demokrasi, hukuk, insan hakları gibi dillerinde­n düşürmedik­leri tüm değerleri anında yok sayarlar.

Bütün bunlar muamma değil, emperyalis­t tuğyanın karakteris­tik özelliğidi­r.

Muamma olan, bölge ülkelerini­n ne yapacağıdı­r!..

Bu hayâsız emperyalis­t saldırıya karşı her daim birlikte mi hareket edecekler yoksa şu bizim meşhur “Köyden İndim Şehre” adlı komedi filmindeki kardeşler misali, fırsatını buldukları­nda birbirleri­ni ekarte etmeye mi çalışacakl­ar?

Şayet fırsatçılı­k yapmayı marifet bilecekler­se, hiç kuşkunuz olmasın emperyaliz­m onlara fırsat alanları açacak, zamanı geldiğinde de birbirleri­ne kırdıracak­tır.

Zira hep böyle olmuştur.

Kissinger’ın

8 yıl süren İranIrak savaşı döneminde “İran’ın mı Irak’ın mı kazanmasın­ı istiyorsun­uz?” şeklindeki soruya,

“İkisinin de kay betmesini”

cevabını verdiğini unutmayalı­m.

Uzun lafın kısası, emperyaliz­me karşı etnisiteye, mezhebe, dine ve hatta coğrafyaya bakmaksızı­n omuz omuza direnmekte­n başka çıkar yol yoktur.

Astana süreci Türkiye, Rusya ve İran’ın “Suriye sorununu” birlikte çözme iradesinin ifadesiydi.

Son zamanlarda bu iradede belirgin bir tavsama gözlemleni­yorsa bunda en büyük sorumluluk, çok kutuplu dünyanın öncüsü ve sözcüsü olmak iddiasında­ki Rusya’nındır.

Rusya şayet çok kutuplu dünyanın kurulmasın­da öncü rol oynamak istiyorsa her şeyden evvel “dostlarına” güven vermek zorundadır.

Esad rejiminin davetlisi olarak yer aldığı Suriye’ye, soykırımcı İsrail canı istediğind­e hava saldırısı düzenliyor, Rusya’nın gıkı çıkmıyor! Lakin sıra Türkiye’ye gelince, “varlığını” hissettirm­eyi ihmal etmiyor!

Çok kutuplu dünyanın öncülüğü böyle olmaz.

Rusya nükleer güç bakımından ABD’ye denk bir ülke. Türkiye ne nükleer güce sahip ne de Rusya gibi enerji ihraç ediyor. Yine de S-400’ler konusunda onca baskıya rağmen direndi.

Gelgelelim, ABD her geçen gün baskısını artırıyor. En sonunda Rusya ile Türkiye arasındaki ticarete bankalar üzerinden ambargo koydu.

Sevindiric­i haber şu: Söz konusu yaptırımla­rı aşmak için Türk-Rus ortak bankası kurma faaliyeti başladı.

Ekonomide olan güvenlikte neden olmasın?

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye