Sabah

Bir ihtimalin salıncağın­da

- HAŞMET BABAOĞLU

Kontağı kapattım... Benzin kokusu genzimi yaktı, zihnimi karıncalan­dırdı. Pompacı “Dolduralım mı abi?” dedi fakat bir yandan da uykuya aç göz leri gecenin karanlığın­da bir noktayı arı yordu.

Gördüm...

Otoyolu ikiye ayıran şeritlerin tam ortasında duran porselen mavisi bir çift gözü ben de gördüm...

“Arabanın biri vurdu gitti” dedi adam; “Beli kırıldı belli ki ama kafası oynuyor.”

Sonra kolumu tutup kendine doğru çekti: “Gitme hiç, şimdi bir kamyon işini bitirir zaten, gariban daha fazla çekmez.”

Ayla konuşmayı işittiği gibi dışarı fırla dı, mavi gözlere doğru koşmaya başladı.

Ben de arkasından...

★★★

Bir süredir tanışıyord­uk Ayla’yla...

İşi nedeniyle sabah erkenden İzmir’de olması gerekiyord­u.

Ben zaten “serseri”nin tekiydim; bir türlü bitip tükenmeyen gençlik zamanla rım; aklıma estiğinde yollara düştüğüm yıllar...

Sevdiğimiz müzikleri dinleyerek bir birimize iyi yol arkadaşı oluruz diye düşünmüştü­k...

★★★

Uzaktan bakıldığın­da parlayan gözler yakından ne kadar soluktu lar...

Birkaç dakika sonra gri renkli buz par çacıkların­a dönüşecekl­eri kesindi.

Ayla, daha sonra her aklına geldiğin de yüreğini parçalayan bir hareketle kedi nin kafasını avucunun içine aldı; ağır ağır okşadı.

Hep öyle olur; en uygunsuz anda içinden olmayacak şeyler geçer; ben de “Ona âşık olabilirim” diye mırıldan dım sanırım.

Tam böyle değil belki ama benzer şeyler...

Çünkü Ayla’nın ellerini ilk o an fark ettim; sımsıkı kavranmak, sevmek, sevil mek isteyen ellerini...

Ellerine sarılabili­rdim.

Başka bir şey yaptım, kediciği Ayla’nın ellerinin arasından aldım. Tüyler, kan, salya...

O hayat vuruşunu hissetmek istemiştim. Hissettim de...

Bir kez... Bir kez daha, sonra son kez...

★★★

İzmir’e kadar sustuk sanırım.

Kısa, ürkek bir dokunuşla, yoksa öpü cük müydü, vedalaştık.

Sonra ne oldu, merak ediyorsu nuzdur...

Ayla’yla iyi arkadaşız; ara ara buluşup yemeğe çıkıyoruz.

Her seferinde sona doğru bir hüzün çöküyor içimize...

Hissediyor­uz ki, bizim için o gece, o benzin istasyonun­da zaman dondu kaldı...

Hissediyor­uz ki, dostlukla sevgililik; başlamakla bitirmek arasında bir yerde asılı kaldık.

Bir ihtimalin salıncağın­da...

(NOT: Çekmeceler­i karıştırma döne mimdeyim malum.. Eski ve yayınlanmı­ş bir hikâyemi buldum, kısalttım, yeniden düzelttim; hikâyeden hakikate doğru... Sonra siz de okuyun istedim.)

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye