Sabah

Küresel sistemde ‘kaybet-kaybet’ dinamikler­i

- KEREM ALKİN kerem.alkin#sabaK.com.tr

Küresel ölçekte en önemli güvenlik politikala­rı zirvesi olan Münih Güvenlik Konferansı’nın 60.sına bu yıl yine dünyanın saygın siyaset insanları ve kanaat önderleri katıldı. Her yıl söz konusu zirve kapsamında yayınlanan ‘Münih Güvenlik Raporu’nun 2024 versiyonun­a ‘kaybet-kaybet?’ (lose lose") başlığı atılmış. Raporun başlığı,

2. Dünya Savaşı sonrasında, ABD’nin liderliğin­de kurulan ‘Transatlan­tik Ortaklığı’nın ciddi bir moral Eo]uk luğu yaşadığını gösteriyor. Oysa, Atlantik İttifakı ülkelerini­n 2000’li yılların başlarında el attıkları her konu için sloganları ‘kazan-kazan’dı (Zin Zin). Rapor, Atlantik İttifakı ülkelerini­n kapıldığı ‘giderek daha fazla ülkenin bir kaybet-kaybet durumuyla karşı karşıya kaldığı’ yönündeki algının Fiddi Eir risk oluşturduğ­unu vurguluyor.

Transatlan­tik Ortaklığı, artık kimin daha fazla kazandığıy­la değil, yalnızca kimin daha az kaybettiği­yle ilgileniyo­r. Bu tablo, başlı başına Atlantik İttifakı ülkelerini­n kendi kurdukları küresel ekonomi-politik düzenin sonunu getirebili­r. Çünkü, ağır moral bozukluğu, aynı zamanda ‘\ükselen’ .üresel *üne\ ile daha yapıcı, daha kalıcı, ‘kazan-kazan’ ilkesine dayalı bir işbirliği sürecini, bir diyalog mekanizmas­ını da baltalıyor. Buna karşılık, Türkiye tüm kurumlarıy­la, Afrika’dan Asya’ya, Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, tüm 1. ve

2. kuşak komşu ülkeleriyl­e, aynı ortak tarihi, kültürü, değerleri, beklentile­ri paylaştığı ülkeler ile karşılıklı güvene ve ‘ka]an ka]an’ ilkesine dayalı bir ticaret-siyaset-güvenlik ağı oluşturuyo­r.

‘Kaybet-kaybet’ algısı ve bu negatif algının oluşturduğ­u risk, aynı küresel değerleri taşıyan, aynı zihniyeti (like minded) temsil eden ülkelerin küresel ekonomiyi herkesin menfaatine büyütecek, sürdürüleb­ilir kalkınmayı güçlendire­cek şekilde, uluslarara­sı düzenin yeniden yapılandır­ılması, tahkim edilmesi, yeni politika ve stratejile­rin oluşturulm­ası yönündeki niyetlerin­i de kırılganla­ştırıyor. Rapor, daha güvenli ve iklim değişikliğ­i gibi küresel meselelere kalıcı çözüm üretecek bir ortam için mevcut ‘kısır döngü’den çıkılması gerektiğin­i de önermekte. Ancak, artan jeopolitik gerilimler­in derinleşti­rdiği ekonomik belirsizli­klerin ortasında, birçok ülke artık küresel işbirliğin­in mutlak faydaların­a odaklanmıy­or ve gelişmiş ülkelerde dahi toplumlar istikrar, güven, yaşam standardı gibi başlıklard­a kendilerin­i daha fazla kırılgan hissediyor­lar.

Küresel Güney’i temsil eden gelişmekte olan birçok ekonomi ise, mevcut uluslarara­sı düzenin, pastayı herkesin yararına büyütme vaadini hiçbir zaman yerine getirmediğ­ini düşünmekte­ler. Buna karşılık, 2. Dünya Savaşı sonrası kurdukları uluslarara­sı düzenin geleneksel koruyucula­rı konumunda olan * ekonomiler­i ise, küresel ekonomi-politik sistemde kendi paylarının küçüldüğün­ü görmekten hiç memnun değiller. Nitekim, 0ünih *üYenlik (ndeksi anketine katılan tüm

* ülkeleri vatandaşla­rı, Çin’in ve Küresel Güney’i temsil eden ülkelerin önümüzdeki on yıl içinde çok daha güçlü olmasını beklerlerk­en, kendi ülkelerini­n durgunlaşt­ığını veya gerilediği­ni düşünmekte­ler. Transatlan­tik ülkelerini­n zorlu bir seçim yılını yaşayacakl­arı 2024 ve sonrasında, Atlantik İttifakı ülkelerini­n daha fazla savunma harcaması yapmaları bir yana, gıda ve enerji arz güvenliğin­i güçlendire­cek şekilde, müttefik ülkeler arası ticaret ağını (friendshor­ing) da derinleşti­rmeleri gerekmekte. Bu nedenle, ‘Transatlan­tik’ grubunu, ‘ka\Eeden ler kulüEü’ olmak istemiyorl­ar ise, tüm dost ve stratejik ortakları ile ilişkileri­ni tazelemele­ri ve geçmişteki hatalarını gözden geçirmeler­i gereken zorlu bir dönem bekliyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye