Tekirdağ’da riskli binalara röntgen
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde (NKÜ) görevli akademisyenler ile öğrencilerden oluşan uzman ekip, ‘pilot bölge’ olarak belirlenen Çorlu’da depreme karşı riskli yapıları belirliyor
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, olası bir İstanbul depreminde etkilenecek iller arasında yer alan Tekirdağ’da, riskli binalar belirleniyor. NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’in talimatıyla, üniversitenin Yapı İşleri Daire Başkanlığı’nda kurulan bir ekip, 70 bin binanın bulunduğu Çorlu’yu ‘pilot bölge’ seçerek çalışmalarına başladı.
NKÜ Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Dr. öğretim görevlisi Ahmet Bal, deprem riski altındaki Tekirdağ’da önemli bir çalışma başlattıklarını belirterek, “Bu çalışma kapsamında tek bir yapının depreme dayanıklı olması aslında bir şey ifade etmiyor. Çünkü depreme nerede yakalanacağımız çok belirsiz bir konu. Depremin ne zaman olacağı da belirsiz bir konu. Bu yüzden tüm şehrimizin depreme dayanıklı olması lazım. Biz de bu anlamda makro düzeyde bakıp, şehir ölçeğinde konuyu değerlendirmek istedik. Bu konuyla ilgili de öncelikle Tekirdağ’ımızın bina yoğunluğunu inceledik. Bina yoğunluğu deprem riski ile değerlendirildiğinde, detaylandırıldığında öncelikli olarak bu çalışmaya Çorlu’dan başlamaya karar verdik. Çorlu’da yaklaşık olarak 70 bin binamız var. Bu 70 bin binanın yaklaşık 20 bin tanesi, 1998 yılından sonra inşa edilmiş. Dolayısıyla 50 bin tane riskli binanın olduğunu düşünüyoruz. Bu amaçla bir çalışma ekibi kurduk. Çalışma ekibinin ana kemiğini aslında inşaat mühendisliği bölümü son sınıf öğrencileri oluşturuyor. Bunun dışında yine yüksek lisans ve doktora öğrencilerimiz de bir
araştırma grubu olarak çalışmaya başladı ve yaklaşık 6 aylık bir çalışma temposuna girdik” dedi.
YOL HARİTASI ÇIKARILIYOR
Tekirdağ merkezinde bulunan 55 bin binanın 6 bin tanesinin 1998 yılından sonra inşa edildiğini söyleyen Bal, önceliği o nedenle daha fazla bina bulunan Çorlu’ya verdiklerini belirtti. Çalışmalarda 3 farklı yöntem kullandıklarını ifade eden Bal, “Bunlardan bir tanesi fema hızlı tarama, diğeri Kanada sismik tarama yöntemi, diğeri de Japon İndeks yöntemi. Bu 3 yönteme göre, hızlı tarama olarak yapılarımızın öncelikle durumlarını tespit ediyoruz. Daha sonrasında riskli yapılar ya da seviyeleri ortaya çıkıyor. Bu; hem yapıların üretildiği yönetmelik yıllarına hem zemin sınıflarına hem de binanın yapım koşullarına bağlı olarak değişiyor”
diye konuştu.