Sabah

Ekonominin güvenliği ve ‘agresif’ sanayi politikası

- KEREM ALKİN kerem.alkin#sabah.com.tr

Batı dünyasını temsil eden tüm uluslarara­sı teşkilat ve düşünce kuruluşlar­ında, bilhassa son bir yıldır iki önemli konu farklı boyutlarıy­la öne çıkıyor. İlki ‘EKONOMININ GüVENLIğI’, ikinci başlık ise ‘AGRESIF SANAYI POLITIKASı’. Her iki başlığın da özünde bir ülkeyi veya ülkeler grubunu olumlu yönde etkileyen; ama, bir o kadar da olumsuz yönde etkileyen boyutları söz konusu. İKI SIYAH KUğU, küresel virüs salgını ve üstüne gelen Rusya-Ukrayna Savaşı, malum, ‘KENDINE YETEBILEN üLKE OLMA’ ve ‘STRATEMIK OTONOMI’ kavramları­nı gündemin ilk sıralarına oturttu. Günümüzde, tarım-gıda, enerji, dijital teknolojil­er ve savunmagüv­enlik alanlarınd­a kendine yetebilen ülke olmak, beraberind­e ekonominin güvenliğin­e dair önemli kabiliyetl­er kazandırıy­or.

Bununla birlikte, ülkeler artık ‘ekonominin güvenliği’ kavramını kendisine yönelmiş doğrudan yabancı sermaye yatırımlar­ını gözden geçirmek ve iyi analiz etmek, o ülkenin dünyanın başka coğrafyala­rında kendi sermayesi ile yaptığı doğrudan yatırımlar­ını da doğru ülkelere, doğru paydaşlara yönlendirm­ek konusunda titiz bir çalışma yürütmek olarak da artık okuyorlar. Yetmiyor, bir yandan madencilik ve metalurji alanında, yeni nesil makine tasarımınd­a, yazılım ve donanım teknolojil­erinde de ‘AGRESIF SANAYI POLITIKASı’ stratejile­ri oluşturmak olarak da değerlendi­riyorlar. Ancak, bir ülkenin, örneğin ABD’nin ‘agresif sanayi politikası’ hamlesi Avrupa Birliği (AB) için de endişe kaynağı oluşturabi­liyor. Aynı ülkeler, bilhassa son 10-15 yılda başka ülkelere taşıdıklar­ı teknoloji yatırımı ve tesis kurma hamlelerin­in bugün doğru bir adım olup olmadığını da sorguluyor­lar.

Bu nedenle, yeni teknoloji üretme becerisi, yapay zeka gibi alanlar artık daha ciddi boyutlarda sadece ‘DOST VE MüTTEFIK’ üLKELERle birlikte yürütülece­k gelişme alanları olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, küresel tedarik zincirinde ‘dost ve müttefik’ ülkeler ile işbirliğin­i arttırma, ticaret hacmini genişletme yaklaşımı (FRIENDSHOR­ING), artık çift yönlü kullanım potansiyel­i olan teknolojil­er ile ilgili olarak da birlikte çalışma kültürüne ağırlık verilmesi anlamına da geliyor. Bu nedenle, dost ve müttefik ülkeler arasında dijital teknolojil­erden, savunma-güvenlik alanlarına doğru ‘STRATEMIK KOORDINASY­ON’ eğiliminin yoğunluk kazandığın­ı söyleyebil­iriz. Tekrarlama­k açısından, kritik maden ve mineral üretim teknolojil­eri, yarı iletken ve çip üretim teknolojil­eri ve yapay zeka gibi çok katmanlı alanlar en öncelikli olanlar.

Artık bir ülkenin veya ülkeler grubunun ekonomik gücüne yönelik her türlü doğrudan ve dolaylı saldırı ‘EKONOMIK GüVENLIK’ TEHDIDI olarak algılanıyo­r, algılanaca­k. Bu nedenle, ülkeler bir yandan siber terör tehditleri­ni bertaraf edecek her türlü tedbiri geliştirir­ken, bir yandan da ‘kendine yetebilen ülke olma’ önceliğini de hızlandıra­caklar. Bu nedenle de, dost ve müttefik ülkeler arasında bile ‘ekonominin güvenliği’ne yönelik yoğunlaşma­ya bağlı olarak, ciddi bir ‘agresif sanayi politikası’ rekabeti de gözlenecek. Bu adımlar, dünyanın önde gelen ülkelerini kendi yatırımcıl­arını daha yoğun bir şekilde kendi toprakları­nda yeni nesil sanayi yatırımlar­ı yapmaya özendirmek, hatta zorlamak olarak da şekillenec­ek. Tüm bu tablonun anlamı da ‘KüRESELLEş­ME 2.0’ıN TABUTUna son çivileri bizzat ‘küreselleş­me 2.0’ın metin yazarı ve savunucusu olan ülkelerin çakması olacak.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye