Esas hesaplaşma ahirette olacak
Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler dışında kalanlar hüsrandadır. Asr Suresi böyle bildiriyor. Birbirlerine şerri ve çirkinliği fısıldayanlar hüsrandadır.
Dünyada yaşarken; kin, nefret ve öfke dolu bir hayat sürdüren kişiler ise ahirette amellerine uygun bir musibetle imtihan edilecekler. Gerçek hayat, ahiret hayatıdır.
Eğer bu dünyanın Allah nazarında bir sivrisinek kadar kıymeti olsaydı kâfire 1 gram nimet vermezdi. Hayat bir oyalanma ve oyun gibidir.
DÜNYA DA YAŞLANIYOR
Dünyanın (evrenin) kalan ömrünü şöyle yorumluyor Hz. Resulullah (SAV):
“Bugünün geçen saatlerine göre kalan saatleri ne kadar kısa ise dünyanın geçen ömrüne göre kalan ömrü de işte o kadar kısadır.”
Hz. Resulullah bu sözleri kullanırken güneşe işaret etti; zira güneş batmaya yüz tutmuştu. Akşamüstüydü yani.
Gözümüzde büyüttüğümüz dünyayı şöyle özetledi: “Ben bu dünyada bir seyahat için yola çıkıp da ağacın gölgesinde dinlenen adam gibiyim. Ömrüm bir dinlenme kadar uzun.”
SONSUZ HAYAT VAR MI?
Bu dünyada sonsuz hayat yok. Burada her nefis sonu tadacaktır. Sonsuzluk, yani cennetin de cehennemin de yaratılmış sonsuzluğu ahirettedir. Onun
“Rabb’ini, için Hz.
içinden yalvaraPeygamber
rak ve korkarak, yüksek bir gün yere çizgiolmayan bir sesle sabahakşam ler çizer. zikret ve gafillerden Sonsuza olma. Şüphesiz Rabb’in katın
dakiler (melekler) O’na ibadoğru yaşayacadet etmekten büyüklenmezler. ğını varsayan O’nu tespih ederler ve yalbir insanız O’na secde ederler.”
(Araf/205-206) nın emellerini simgeleyen çizgiler çizer. Sonra o çizgiyle kesişen (hariçten geçen) bir çizgiyle yolu böler. “Bu eceldir” der.
Bütün hesapları böler bu harici çizgi. Yani, takdiri ilahi. O geldi mi, bütün sonsuza uzanan emeller, beklentiler, hesaplar, kurgular, bir anda biter. İnsanoğlu yaşlandıkça hayata daha bir sarılıyor.
Aslında sonsuz yaşama duygusu, sonsuz bir âlemin ispatıdır. Zira olmayan şey kalbe
gelmez. Akla gelmez.
EL Mİ GÖNÜL MÜ VERMELİ
Büyükler dünyaya el verdiler ama gönül vermediler. Sonradan gelenler ise dünyaya hem ellerini kaptırdılar hem de gönül verdiler.
Bir aylık borçlanmayla bir şey alan sahabenin ticaretini duyunca Hz. Peygamber’in sorusu düşündürücüdür: “1e kadar da uzun yaşama (tulu’l emel) hırsı varmış!”
Bu sözü kadraja koyup yol yürürsek; bütün pılımızı pırtımızı toplayıp dünyadan sıvışmamız lazım.
Bence burada bir yasaklamadan çok insanoğlunu bir silkeleme niyeti vardır. Yoksa ne hayat kalır ne de atacak adım.
Zira uzun ömür ve meşru emel, mümin için bir nimettir. Külfeti de olsa nimettir.
İKİ ÂLEM DENGELENMELİ
“Rüknü Yemani”
Kâbe tarafında denilen Hacer-ül Esved’den önceki köşeye geldiğimizde yaptığımız dua şudur: “Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver.” (Bakara/201).
Ahirete inanmak kişiyi dünyada uzlete zorlamıyor. Zira “Dünyadan nasibini unutma” (Kasas/77) ilahi müsaadedir. Temiz ve helal nasipten bahsediyoruz elbette. Dengeyi korumak lazım. “Hayır siz dünyayı seviyor ve ahireti bırakıyorsunuz” (Kıyamet/20-21) sözüne muhatap olmamak lazım.