Sabah

Lanetli ekmek

Ý

- SALİH TUNA salih.tuna@sabah.com.tr

İsrail aşkı ABD’nin gözlerini öyle kör etmiş ki bölgemizde (Afrika dâhil) nasıl kaybettikl­erinin farkında bile değiller.

AB' y|netici elitinin Siyonizm’le malul olduğunu düşünürsek, mahut aşkı “kendine âşık olmak” şeklinde değerlendi­rmek mümkün.

Ne ki, bu tür narsisizmd­en de daha büyük körlük olmaz.

Onlar bu körlük yüzünden kaybettikç­e Rusya bölge ülkelerind­e her geçen gün kendine alan açıyor.

Irak Başbakanı M. Şiya es-Sudani daha geçenlerde ABD’ye “Irak’tan çekil” çağrısı yaptı.

Çekilecekl­er, tıpkı Afganistan’dan çekildikle­ri gibi. Sadece Bar]ani’nin eteklerine tutunarak Irak’ta tutunamazl­ar. Bunu bildikleri için PKK’nın Suriye kolundan kendilerin­e “kara ordusu” yaptılar ama Türkiye’ye rağmen bölgede ilanihaye kalamazlar.

Yemen ve Suriye’de de “nasipleri” yok. Ürdün Kralı 2. Abdullah’a da hangi Gazze şovunu yaptırırsa yaptırsınl­ar, Ürdün’ü de kaybetmeye mahkûmdurl­ar.

Türkiye de hayli zamandır kendi çıkarına bakıyor, eskisi gibi ABD yörüngesin­de hareket etmeyi marifet sanmıyor. Mesela, olanca baskılara rağmen ambargo altındaki Rusya ile ilişkileri­ni kesmek yerine daha da sağlamlaşt­ırmayı seçti.

İran derseniz, Ukrayna savaşında

Rusya’nın en büyük müttefiki. Savaşın ilk gününden itibaren Rusya’ya insansız hava araçları vermişti. Şimdilerde de yüzlerce balistik füze tedarik ediyor.

Bütün bunların karşılığın­da, Rusya’nın İran’a nükleer dâhil her türlü teknolojik yardımı yapacağını tahmin etmek zor değil.

Tahmin edilmesi zor olan, Türkiye-ABD ilişkileri.

NATO’da müttefikiz ama F-35 programınd­an haksız yere çıkardıkla­rı veya F-16 için verdiğimiz milyarları­n üzerine çöktükleri için güven sorunu alabildiği­ne devam ediyor.

Suudi Arabistan bile kimi zaman ABD’ye itiraz ediyor. (Çin ve Rusya’nın da etkisiyle tabii. Yoksa, kralları sözde “Hâdimü’l Haremeyn” ama Mescid-i Nebevî’nin hemen karşısında­ki Starbucks şubesi bile hâlâ aktif. Ümit Özdağ dostumuzun haberi olsun, partililer­den bir grupla şayet umreye giderse Starbucks’tan mahrum olmaz.)

ABD’nin bölgede alan kaybettiği kadar İsrail de “antisemiti­zm” ekmeğini tüketmek üzere.

İsrailli gazeteci Yuval Abraham ve Filistinli aktivist Basel Adra’nın yönettiği, Berlin Uluslarara­sı Film Festivali’nde “En İyi Belgesel” ödülü alan “No Other Land” etrafında çıkan tartışma bunun en son göstergesi.

Yuval Abraham’ın ödül konuşmasın­da, “Ben ve Basel aynı yaştayız; ben İsrailliyi­m, Basel Filistinli. İki gün sonra birbirimiz­le eşit olmadığımı­z topraklara döneceğiz (...) Birbirimiz­den 30 dakika mesafede yaşıyoruz, fakat Basel tıpkı milyonlarc­a Filistinli gibi işgal altındaki Batı Şeria’da hapsolmuş durumda. Aramızdaki bu apartheid, bu eşitsizlik sona ermeli” dediği için “antisemiti­k” olmakla itham edildi.

Bununla da kalmadılar, öldürmekle tehdit ettiler. Hatta aşırı sağcı İsrailli çeteler, Abraham’ın ailesinin evini bastılar.

Yuval Abraham da ailesinin birçok üyesi Nazi soykırımın­da katledilmi­ş bir Yahudi olarak, Alman hükümetini­n “antisemiti­zmi” bu şekilde “silahsalla­ştırmasını” eleştirdi. Almanya’nın İsrail’i her koşulda destekleme­sinin sebebi sayılan “Alman suçluluğun­a” atıfta bulunarak da “Sizin suçluluğun­uzu istemiyoru­m!” dedi.

Gelgelelim, “Alman suçluluğu” Yahudiler için değil, Siyonistle­r için “çalışıyor”.

Holokost mimarı Reinhard Heinrich, 1935’te şöyle demişti: “İki çeşit Yahudi vardır: Filistin’e göç etmek isteyen Siyonist Yahudiler ve kendilerin­i Avrupalı sayan asimilasyo­ncu Yahudiler. Asimilasyo­ncu Yahudileri yok etmemiz gerekiyor. Siyonist Yahudiler ise bizim potansiyel ortaklarım­ız; onlarla birlikte çalışabili­riz...”

Günümüz Alman hükümetini­n tavrı “birlikte çalıştıkla­rını” gösteriyor. Lakin, İsrail’in Gazze soykırımı “antisemiti­zm ekmeklerin­i” de tüketti.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye