İki belediyecilik anlayışı
Yerel seçim çalışmaları bütün hızıy la devam ediyor. Seçimin tema sı da ağırlıkla şehirlerin depreme dayanıklı hâle getirilmesi ve çevre sorun larına el atılması. Bu nedenle AK Parti’nin “Dirençli Şehirler” projesi gündem le bire bir örtüşüyor. Kuşkusuz şehirlerin başka birçok ihtiyacı da var ama öncelik deprem ve çevre sorunlarında. Her ikisi de İstanbul için çok acil.
Ama ne yazık ki İstanbul’un bu acil ihtiyacı seçim meydanlarının acil mesele si hâline bir türlü gelmiyor. Özellikle CHP’li siyasetçiler gündemi değiştirmek için elle rinden geleni yapıyor.
Oysa bir belediye başkanı isterse çok şeyi değiştirebilir. Bunun çok sayıda örne ği var.
Alın İstanbul Esenler örneğini...
Esenler’de dönüşüm devrimi
Esenler’de gerçekten depreme karşı bir “devrim” başlatılmış durumda. Önceki gün Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun projelerini anlattığı sunu mu izledim. Bilgiye ve veriye dayalı çıkış larıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde İmamoğlu’nun korkulu rüyası olan Göksu, aynı kararlılığını ilçenin kade rini değiştirirken de göstermiş. İstanbul’un en yoğun ve depreme dayanıksız yapı sto kuna sahip Esenler’i, bugün nefes alabilen, yeşil alanları, meydanları, kültür merkezleri, spor sahaları olan bir ilçeye dönüştürmüş.
Bu başarının arkasında da kentsel dönüşüm projesi var. Kentsel dönüşüm le bugün tam 60 bin konut bitmiş durum da. İlçenin en yoğun merkezleri öbek öbek boşaltılmış ve ev sahipleri yeni konutlara taşınmış.
Başkan Göksu, kentsel dönüşümü gerçekleştirmenin özgüveniyle şöyle diyor:
“Esenler sadece Türkiye’nin değil dünyanın en fazla kentsel dönü şüm yapılan ilçesidir. Esenler’de 60 bin konut dönüşümü yapıldı. Yeterli mi? Elbette hayır. Esenler’in gele ceğini inşa etmeye devam edece ğiz. Esenler’de olası bir depremde; ‘Devlet nerede?’ dedirtmek istemi yoruz. Esenler’de tek bir riskli konut kalmayıncaya kadar kentsel dönüşü me devam edeceğiz.”
Marmara’yı kim kirletiyor?
Kuşkusuz İstanbul’un çileye dönen ulaşım meselesi var ama çok daha acil olanı İstanbul’u İstanbul yapan Marmara Denizi’nin kirliliğidir. Bir iç deniz olan Marmara, artık nefes alamayacak hâlde... Çevresinde İstanbul’la birlikte Bursa, Kocaeli, Yalova, Balıkesir ve Tekirdağ gibi çok önemli şehirlerin atık suları, ön arıtmadan sonra derin deşarj yöntemiy le Marmara’ya verilecek ve Marmara acı masızca kirletilecekti. Bu konuda en büyük kirletici de İstanbul. Önceki akşam Marmara Belediyeler Birliği Başkanı da olan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’la Ülke TV’de birliktey dik. Marmara Denizi’yle ilgili çok çarpıcı bir bilgi verdi:
“Marmara’ya verilen atık suların yüzde 53’ü biyolojik arıtmayla, geri ye kalan yüzde 47’si ise ön arıtmay la veriliyor. Bu ön arıtmayla veri len atıkların yüzde 47’sinin yüzde 93’ünü de İstanbul veriyor.”
Dehşet verici değil mi? Marmara’yı esas kirleten İstanbul.
Şimdi gelin İmamoğlu’nun İstanbul’u yönetmeye başladığı 6 Kasım 2019’a gidelim. O gün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, siyasi tarihe bir utanç bel gesi olarak geçen “temel atmama” töreni düzenlemişti. Böylece İstanbul Silahtarağa’da yapılacak olan Biyolojik Arıtma Sistemi yapılmayacak ve son tekno lojiyle evsel atıklar temizlenip Marmara’ya verilmeyecekti. İmamoğlu bunu da “Ağaçlar beni çılgınca alkışlıyor” diyerek yaptı. O bunu yaparken, nefes ala mayan, müsilajla kuşatılan Marmara’nın körfez bölgesindeki çamurlarını ise deva sa borularla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi taşıyarak temizliyordu.
İki belediyecilik anlayışıyla karşı karşı yayız; biri dünya çapında projelere imza atıyor, diğeri ya Atatürk’e sığınıp seçim malzemesi yapıyor ya da kendisini ağaçla ra alkışlatıyor, seçim sizin...
606 029 \D] ·\H J|QGHU
IDFHERRN FRP PDKPXWRYXU