Sabah

Doğrudan yatırımlar­da G7-E7 savaşı

- .(5(0 ALKİN NHUHP DONLQ#VDEDK FRP WU

‘Kovid-19’ küresel virüs salgını ve üstüne gelen Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel ekonomi-politik alanda ‘LkL sLyaK kuğu’ olarak adlandırıl­an bu iki olay,

* ekonomiler­ini tüm dünyada yatırım peşinde koşan şirketleri­ni yeniden kendi ülkelerine yatırım yapma çağrısında bulunmaya zorladı. ABD’nin ‘Enflasyonu Düşürme Yasası’, yasanın adı doğrultusu­nda, enflasyonl­a mücadelede arz yanlısı, yani üretim odaklı, reel sektör odaklı bir çözüm izlenimi verse de, Avrupa Birliği ($%) küresel liberal anlayışa, 2E&D ve Dünya Ticaret Teşkilatı (:72) nezdinde birlikte oluşturulm­uş rekabet kuralların­a göre, küresel sermayenin ABD’ye doğrudan yatırıma teşvik edilmesi anlamına gelen söz konusu düzenlemey­e ciddi tepki gösterdi. Bu nedenle, son ik yıldır, G7 ülkeleri arasında ‘agresif sanayi politikala­rı’na yönelik rekabetin derinleşti­ğine şahit oluyoruz.

G7 ekonomiler­inde ‘yerli üretim’ baskısı, ‘stratejik otonomi’ tartışmala­rı, uluslarara­sı firmalar ve küresel şirketler için yönetilmes­i kolay bir süreç değil. Çünkü, son 30 yılı uluslarara­sı şirketler maliyet yönetimi ve riskleri dağıtma adına dünyanın farklı coğrafyala­rına doğrudan yatırımlar­ını dağıtarak kurgulamay­ı tercih ettiler. Farklı ülkelerin üretim becerileri­nden yararlanma­k söz konusu şirketlere önemli bir kârlılık avantajı olarak da geri döndü. Ancak, bugün G7 ülkelerini­n hükümetler­i şirketleri­ni yeniden dünyaya açıldıklar­ı ülkelerine, yeniden ‘öz’lerine dönmeye zorluyor. G7 ekonomiler­indeki artan telaşın kritik nedenlerin­den birisini dünya GSYH’sından aldıkları payı E7 (Emerging 7) ülkeleri lehine kaybetmele­ri endişesi yer almakta. Bu nedenle, küresel üretim ve ticarette daha da ciddi bir alan kaybı yaşamamak adına, yeşil ekonomi odaklı, döngüsel ekonomi odaklı, dijital ekonomi odaklı ‘yerli yatırımlar’la, küresel ekonomide iddiaların­ı yeniden yükseltmek istiyorlar.

İşin ilginç yanı, uluslarara­sı firmaların ve küresel şirketleri­n üst düzey yönetimler­ine yönelik yapılan anketlerde, CEO’ların yüzde 65’i halen küreselleş­me olgusunun varlığına duydukları inancı sürdürüyor­lar.

Bunun anlamı, ‘yerli üretim’ ve ‘yerli yatırım’ hamlesine henüz ciddi manada mesafeli olmaları. Şirketleri­n yüzde 80’i aşan bölümünün ise doğrudan yabancı sermaye yatırımlar­ını devam ettirme niyetleri olduğu belirtiliy­or. Bunun anlamı, G7 ekonomiler­inin hükümetler­inin öne çıkardıkla­rı destek ve teşviklere rağmen, küresel şirketler E7 ekonomiler­inden başlayarak, yükselen gelişmekte olan ekonomiler­de yatırımlar­ını sürdürmekt­e kararlılar. Bunun en belirgin gerekçeler­inden birisini ise, G7 ekonomiler­inde giderek daha da ivme kazanan ‘yaşlanma’ sorunu oluşturmak­ta. Orta ve uzun vadede G7 ekonomiler­inde istihdam ve talebin sürdürüleb­ilirliği daha da büyük sorun teşkil edecek. Bu nedenle, şirketler ciddi bir demografik açık girdabı içine düşmek istemiyorl­ar.

Son 21 yılda 262 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırım çeken Türkiye, küresel tedarik zincirine yönelik yeniden yapılanma arayışları­n yoğunlaştı­ğı ve üretim, lojistik ve tedarik ağı güçlü ekonomiler­in öne çıktığı önümüzdeki 5 yılda, küresel ekonomi-politiktek­i algısını etkili yöneterek 50 ile 75 milyar dolar arasında yeni bir doğrudan yatırım hamlesine konu olabilir. Bu amaçla, Türkiye’nin dünya ekonomisin­de hız kazanan ‘agresif sanayi politikası’ hamlelerin­i, yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi ve dijital ekonomi odaklı yatırım hamlelerin­i iyi takip ederek, bu alanlarda Türkiye’nin ‘yatırım yapılabili­r ülke’ algısını perçinleye­cek strateji, politika ve reformları odak noktası yapması gerekecek. Bu noktada, bilhassa Türkiye’nin de içinde yer aldığı E7 ekonomiler­i arasında işbirliğin­in derinleşme­si, yeni nesil sanayi yatırımlar­ında birlikte yürütülece­k stratejile­r önemli bir hamle oluşturabi­lir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye