Gerçek, yalan ve biz
Gerçek ve yalan günün birinde buluşurlar... Yalan, doğruyu söyler: “Bugün hava çok güzel!”
Gerçek, şaşırır. Çünkü yalan, doğru yu söylemektedir; yalana güvenmeye karar verir.
Havuz gibi görünen bir kuyunun başına geldiklerinde yalan, “Hadi hava güzelken suya girelim” der.
Soyunup suya girerler.
Yalan, birden fırlar ve gerçeğin kıyafetlerini de alıp kaçar.
Öfkelenen gerçek sudan çıkıp kıyafetle rini arar ama onu görenler tarafından ayıp lanır.
Bellidir ki, “çıplak gerçek” lık uyandırmaktadır.
Suya geri döner, kuyuya doğru dalar ve kaybolur.
O zamandan beri yalan, onun kıyafetle riyle dolaşmaktadır.
★★★
rahatsız
Bu efsane havasına sokulmuş hikâyeyle bir yerlerde karşılaşmışsınızdır...
Sokrates öncesinde yaşamış düşünür DemRkritRs’a atfedilen bir söze dayandı ğı iddia edilir.
Malum, “Gerçeğe dair hiçbir şey bilmiyRruz çünkü R bir kuyuda saklanmaktadır” demiş düşünür...
Ama modern Batı kültür paradigması işleri karıştırmıştır: Nedir burada “gerçek” diye bahsedilen?
Yaşadığımız gerçek mi yoksa “şeylerin arkasındaki” hakikat mi? (Unutmayın, dilin bize verdiği imkânları kullanmalıyız, eşan lamlı kelime yoktur; her kelimenin arkasın daki kültür yükü farklıdır.)
★★★
Hikâyeyi niye buraya aldım?
Şundan...
Yaşadığımız hayata bir bakın!
Artık sadece şüphe var sanki...
Ne yalan, ne doğru; bilip ayırt etme imkânları dijital teknoloji ve medya yoluyla birer birer siliniyor.
Hikâyedeki gerçek kuyuda unutuldu, yalan ise ormanda deli gibi koşturup duru yor.
Şimdi “üretilmiş gerçeklik” çağı açılıyor çünkü...
“Yapay zekâ”nın ve global para düzeninin sahipleri yeni bir feRdalite düzeni inşa ediyor.
★★★
Bütün bunların üzerinde duruyor muyuz? Hayır!
Olup bitenler sadece “faydalı” meler mi?
Müslümanlar dijital teknolojideki geliş meleri ve “Yeni İnsan” tasarımını ger çekten sorguluyorlar mı?
Mesela Nazife Şişman’ın yıllar önce yazdığı “Dijital Çağda Müslüman Kalmak” ve “Yeni İnsan-Kaderle Tasarım Arasında” kitaplarını merak edip kaç kişi okumuştur?
Ama böyle olmaz ki...
geliş