Sabah

CHP’de paranın izini sürmek

- G9hR PaKPXW RYXr#VaEaK FRP Wr

Geçmişte CHP’lilerin en övündüğü şey “parasal ilişkilere” girmemiş olmalarıyd­ı. Son yıllarda bu algıdan eser kalmadı. Olan bitenler, 90’larda patlayan İSKİ Skandalı’nı bile aratır oldu. İşin içine son yıllarda bizzat CHP’li Canan Kaftancıoğ­lu’nun deyimiyle “Müteahhit kafalı” siyasi aktörler girince iş zıvanadan çıktı ve klasik “dürüst” CHP algısı yerle bir oldu.

Sadece son 5-6 yıla bakın. Fondaş medya oluşturmak­tan kurultay kazanmaya kadar nereye baksanız parasal ilişki hâkim. Kurulan televizyon­lara ve parti militanı gibi siyaset yapan gazetecile­re aktarılan paraları bizzat CHP’liler dile getirdi.

Uzun yıllar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun avukatlığı­nı yapan Mustafa Kemal Çiçek, 2021 yılında CHP yönetimi için suç duyurusund­a bulunuyor ve şöyle diyordu:

“650 milyon lirayı hangi medya organların­a verdiniz?”

İşin garip tarafı, bir süre sonra Kılıçdaroğ­lu da genetiğini bozduğu siyasal ilişkiler ağının bu kadar kirleneceğ­ini hesap edemedi ki fondaş medya gerçeğine karşı isyan etti:

“Ben kimin nereden, ne maaş aldığı nı iyi biliyorum.”

Yetinmedi sonra Odatv adını bile verdi. Mafya konusunda “uzman” olduğunu sanan bu medya mensupları iyi bilir, işin uzmanları mafyayı çökertmek için “paranın izini” sürer.

Son yıllarda CHP’de de paranın izi sürüldüğün­de hep aynı adres çıkıyor. Sadece birkaç ay önce yapılan İstanbul İl Kongresi ve 4 Kasım 2023’te yapılan CHP Kurultayı’na bakın yeterli.

Kurultay sürecinin içinde yer alan eski

Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır, CHP’de bir “delege borsası” oluştuğunu şöyle anlatıyord­u:

“İl Başkanı içeri girdiğinde mora li bozuktu, çıkarken yüzü gülüyordu. Gözlerinde dolar işareti gördüm. Eli boş girdi, çantayla çıktı.”

Eski Parti Meclisi üyesi Feriha Karasu da benzer bir iddiayı dile getirmişti. Bu iddiaların hedefinde ise “Her şey çok güzel ola cak” diyen ve o sloganı unutan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu vardı.

İmamoğlu şimdi de ekibinin karıştığı “çantalarla dola para” meselesi nedeniyle gündemde. O ekibin en kilit ismi ise Fatih Keleş... Keleş’in ne kadar önemli biri olduğunu İmamoğlu da kabul ediyor ki şöyle diyor:

“Seçime 20 gün kala İstanbul CHP İl Başkanlığı’nın satın alma sürecinde ki bir hukuk ofisinde yapılan bir işle min, ki orada benim çok değer verdiğim siyasi yol arkadaşlar­ım var, o görün tü üzerinden siyasi yaygara çıkarmaya çalışanlar­ın kötülükçü akılları var.”

Ne dediği anlaşılmas­a da güya çantalarla taşınan 15 milyon liraya açıklık getirdiğin­i sanıyor. Oysa ortada kaynağı belirsiz bir para var. Bu paranın kaynağı İstanbul Büyükşehir mi yoksa müteahhitl­er mi? Buna bir cevap yok. Dahası Kılıçdaroğ­lu’nun eski avukatı Çiçek, İstanbul CHP İl binasının parasını bizzat genel merkezin ödediğini açıklıyor. Şu sorunun cevabı da yok: Para neden kayıtdışı bir yöntemle mal sahibine veriliyor? Yasalara göre bu suç değil mi?

Aslında işin sadece bu boyutu değil, binanın müteahhidi bile sorunlu. Müteahhit $li Gül, daha geçen ocak ayında her biri 65 milyon liraya satılan Büyükçekme­ce’deki temelsiz villalar nedeniyle tutuklanmı­ştı. Beylikdüzü’nün buluşturdu­ğu Gül, Keleş ve İmamoğlu üçlüsünün de izi sürülmeye değer. O ilişki, 2019’dan sonra İstanbul çapına ve özellikle de Boğaziçi’ne kadar uzandı.

Araya CHP’nin önemli isimlerind­en Seyit Torun’un Meclis’teki odasında unutulan 250 bin doları da ekleyelim. Ne garip değil mi? Bir insan 250 bin dolarını unutacak hâle nasıl gelir? Meclis yönetimi şimdi bunu araştırıyo­r, bakalım ne çıkacak?

Tabloya bakar mısınız?.. Bir yerde üç CHP’li çantalar dolusu para sayıyor; kaynağı belirsiz, bir yerde bir CHP’li 250 bin dolarını unutuyor, hatırlamıy­or.

CHP ne ara bu hâle geldi, bilen var mı?

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye