Dünya artık dönemiyor
Şu listeye bir bakın...
2019-23 arası en çok silah satın alan ülke Hindistan...
Çin ve Pakistan’la ciddi sınır gerilimle ri yaşayan ve kendi içinde Müslümanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapan Hindistan yönetimi silaha doyamıyor; hem üretiyor hem de dışarıdan alıyor.
Listenin ikinci sırasında Suudi Arabistan var...
Suudiler, sosyal değişimden yana gös terdikleri iradeyi silahla pekiştirecek ve koruyacaklar...
Belki şaşıracaksınız...
Son dört yıl içinde silaha en çok para harcayan üçüncü ülke küçücük Katar.
Yıllardır ilginç bir diplomasi oyunu oynuyor Katar.
Fakat belli ki, işlerin hep böyle diploma tik kıvraklıkla ilerlemeyeceğini de hesap edi yor.
“Silah ithalatında ilk on” sıralamasının son iki sırasında Güney Kore ve Çin var.
İki ülke de kalkınma teşvikleri için har cadıkları paradan daha çoğunu silaha ayır maya başladı.
Avustralya
da listede...
Nükleer denizaltılar, balistik füzeler... Aldıkça alıyorlar.
Anlayacağınız, Pasifik fena ısınıyor...
Peki niye bütün bunlar?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre bütün dünyada askeri harcamalar 2022’de rekor kırdı. (Rakama bakın, 2 trilyon 240 milyar dolar.)
Tamam! Şunu biliyoruz; tökezleyen ekonomiler için silah endüstrisi can simidi dir.
Ama bu kadar mı?
Tam bu satırları yazarken İsveç’ten bir tanıdığım mesaj atıyor: “Buralarda otoyollar askeri konvoylarla dolu; halk Rusya’nın saldıracağına inanmaya başladı.”
Genellikle dile getirilmesinden kaçını lan bir gerçeği söyleyerek anlatmaya başla yayım...
Her devlet ayaklarına vurulan pranga nın farkında; ekonomik ve finansal bağımsızlık diye bir şey yok...
Devletler için zaman daralıyor.
Bir devletin varlığını ve hatta coğrafyasını güçlü biçimde sürdürmesinin yolu sadece güvenlik ve savunma alanından geçiyor.
Olursa, tamam!
Olamazsa, “geçmiş olsun!” denilecek bir çağa doğru hızla ilerleniyor.
Polonya’nın yeni Başbakanı Tusk geçenlerde ne dedi:
“Huzur dönemi kapandı, artık savaş öncesi dönemdeyiz.”
İki yıldır “yaklaşıyor, yaklaşmakta olan” diye yazıp duruyorum, abarttığımı sanıyor sunuz; Tusk’a inanırsınız artık!