ABD’yle yeni bir dönem mi?
izde hâlâ “Ha Trump ha Biden. Düzen değişmez, patron belli” diyen karamsarlar çoğunlukta olsa da ABD müesses nizamı onlar gibi düşünmüyor.
Anketlerde açık ara önde görünen Trump’ı durdurmak için hukuk dışına çıkmaktan bile çekinmiyorlar.
Dalga konusu olan yargısal girişimler, Trump’ın şirketlerine yönelik para cezaları, medya operasyonu sıradanlaştı. Daha ileriye giderler mi? Hiç şüpheniz olmasın. Basında neler neler konuşuluyor.
Gelişmelere bakılırsa sonrası ABD’de de yönetime el koyanların, Trump’ın göstere göstere geldiği seçimleri beka meselesi olarak gördükleri açık.
Çünkü Trump, sınır ötesi askeri varlığın üstünde duran sistemin artık hem ABD hem de dünya için sürdürülemez olduğunu cesurca ilan ediyor. “Savaş emri vermeyen tek ABD başkanıyım” söylemiyle seçim kampanyası yürütmekten çekinmiyor.
Trump kazanırsa ne kadar ileriye gidebilir bilemiyoruz ama mevcut gidişatı sekteye uğratma potansiyeli onu tercih edilir kılıyor.
ABD’deki bu ortam Türkiye’nin çıkarına. Biden yönetiminin, iç politikayla doğrudan ilgili olan coğrafyanın en güçlü ülkesi olan Türkiye’nin desteği ne ihtiyacı var. En azından Ankara’nın kasım seçimi öncesi sorun çıkarmamasına.
Yerel seçimin hengâmesinde gölgede kalsa da bazı önemli gelişmeler, Washington’un kapıları açtığının göstergesi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ABD temasları, ardından geçtiğimiz gün Irak merkezi hükümetinin nihayet PKK’yı ter|r |rgütü ilan etmesi, Fitch’in Türkiye’nin kredi notunun yükseltmesi diyalog sürecinin ürünü olmalı.
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, RusyaUkrayna savaşı sırasında uyguladığı, literatüre geçen denge politikası kurumsallaşıyor. Ne kadar küresel aktör varsa, Türkiye’nin itaat ettirilecek bir devlet değil ikna edilecek bir güç olduğunun farkına varıyor.
İtalya bile Afrika’daki operasyonlarına Ankara’dan onay alma ihtiyacı duyuyor.
Düzen değişiyor.