Oğul Erbakan’ın yol ayrımı
Haziran 201 seçim sonuç ları açıklanın ca muzaffer bir komu tan gibi “İstanbul’da AK Parti’ye seçimleri biz kaybettirdik...” demişti.
Bunları söyleyen Hasan 'amar her hangi biri değildi.
ProI. 'r. 1ecmettin Erbakan’ın bir ömür dava arkadaşıy dı. Dahası, Avrupa Millî Görüş Teşkilatı’nın kuru cularındandı. Hitabetiyle, lafını sakınmamasıy la, bitmez tükenmez enerjisiyle herkesin dilinde bir efsaneydi.
Mezkûr iddiası da boş değildi, verilere dayanı yordu.
“Saadet Partisi anahtardır” diyordu, “İstanbul’da 120 bin oy aldık, AK Parti 15 bin oyla kaybetti... Biz kaybettirdik.”
Söz konusu konuşmasında, Saadet Partisi İstanbul’da AK Parti’ye seçimi kaybettirdiği için Türkiye’nin en güçlü partisidir demişti. Ki, “muzaf fer komutan gibi” benzetmesini yapmamın nede ni de buydu.
Evet, veriler ortadaydı, AK Parti’ye kaybettir mişlerdi ama “Bardak yarısına kadar dolu” misali bu gerçeğin sadece bir yüzüydü.
Ne ki, “Bardak yarsına kadar boş” misali gerçe ğin bir yüzü daha vardı.
Bu da şuydu: “İstanbul’da AK Parti’ye seçimle ri biz kaybettirdik” demek
demekti. Zaten olan da bundan ibaretti. Peki herhangi bir Milli Görüşçü CHP’yi kazan dırmayı “zafer” sayabilir, onur duyabilir mi? Başka bir ifadeyle, CHP’yi kazandırdığı için partisine “Türkiye’nin en güçlü partisiyiz” diyebilir mi?
Bilmiyorum, belki de merhum Hasan Damar da ahir ömründe bardağın bu boş kısmına odak lanmış veya CHP’nin elinde İBB’nin ne hale düş tüğüne bizzat şahit olmuş olacak ki, geçen seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a desteğini çok güçlü şekilde açıklamıştı.
( ........................... )
Bu köşecikte bir süre önce “Oğul Erbakan’ın rüzgarla imtihanı” (16 Mart 2024) serlevhalı naçiza ne bir yazı dercetmiş ve şöyle demiştim: “Bu millet CHP’nin önünü açanı asla unutmaz. Fatih Erbakan kardeşimiz umarız Saadet Partisi’nin hatasına düşüp de siyasi geleceğini berhava etmez...”
Ý
“CHP’ye İstanbul’da seçimleri biz kazandırdık”
Yeniden Refah Partili kardeşlerimiz den alınganlık gösteren ler olduğu gibi “Şunları muhatap alma...” diyenler de oldu.
Neden muhatap almayayım; merhum Hocamızın mahdumu Fatih Erbakan’a kar deşlik görevimi yapma mükellefiyetim var.
Önceki seçimde Saadet Partisi’ni pohpohla yan Halk TV’sinden fondaş yazarlarına kadar alayı bugün bakıyorum da “Oğul Erbakan’ı” öve öve bitiremiyorlar. Merhum babasına ömür boyu küfre den ve zulmeden bunlar değilmiş gibi.
Hadi bunları anladık, “Fatih Erbakan’a FETÖ’cü dediler” yalanıyla “kışkırtıcılık” yapanla rı ne yapalım!
Oysa Fatih Erbakan’a kimseciklerin FETÖ’cü dediği falan yoktu. Sadece Yeniden Refah Partisi’nden istifa eden partinin Genel Sekreteri ve İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, Fatih Erbakan’ın yanında FETÖ’cülerin bulunduğunu, ittifaka ısrarla karşı çıkanların da bunlar olduğunu dile getirdi, hepsi bu!
Fatih Bey kardeşimizin siyasi tavrına elbet te kimse ipotek koyamaz. Kimlerle ittifak yapacak larına veya kendi başlarına seçime girip girmeye ceklerine de kimse karışmaz. AK Parti’yi de sonuna kadar eleştirebilir, hatta eleştirilerinin bir kısmında haklı da olabilir.
Lakin hiçbir şey şu gerçeği değiştiremez:
Şayet İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP (Yeniden Refah Partisi’nin ala cağı oy kadar farkla) kazanırsa, Fatih Erbakan bu vebalden kurtulamaz.
Fatih Erbakan istediği ilde ilçede seçime kendi adaylarıyla girmesine bir şey diyemem ama İstanbul’da mukim bir vatandaş olarak Murat Kurum lehine İBB adayını çekmesini dilerim.
Sonuçta kendisi bilir. Murat Kurum babamın oğlu değil.
Naçizane uyarı görevimi yapmıyorum... Yeniden Refah Partisi LGBT konusunda son derece net tavır ortaya koyup da “Bizim top lumumuz henüz eşcinsel evliliğe hazır değil...” diyecek kadar LGBT’ye “öpücük ler” gönderen malum CHP’’li şahsın tekrar İBB Başkanı seçilmesine vesile olmayı göze alıyorsa kendileri bilir.