Sabah

‘Ha Rusya ha Müslümanla­r’

- SALİH TUNA

George 2rwell, “Hayvan Çiftliği” eseri ne önsöz olarak hazır ladığı fakat 1940’ların şartlarınd­a yayımlat ma imkânı bulamadı ğı “Basın Özgürlüğü” başlıklı makalesind­e şöyle yazmıştı: “Bugün hâkim görüşün bizden beklediği, Sovyet Rusya’ya karşı kayıtsız şart sız bir hayranlıkt­ır.”

İkinci Dünya Savaşı sürecinde Nazilere karşı Sovyetler Birliği ile ittifak halinde olan İngiltere’de sadece devlet değil, aynı zaman da basın bizzat kendi “hür iradesiyle” Sovyet karşıtı yayınlara sansür uyguluyord­u.

2rwell’e kulak verecek olursak, 1940’ların başında İngiltere’de &hurchill aleyhine konuşmak serbestken, Stalin aleyhi ne kaleme alınan herhangi bir esere yer vere cek matbuat bulmak neredeyse imkansızdı. Günümüzde bunun tam tersi söz konusu. Mesela, sol ve liberal görüşlere alabildiği ne alan açmasıyla bilinen London Review of Books yahut New Left Review gibi prestijli İngiliz dergileri, her ne kadar İsrail’in *azze’de gerçekleşt­irdiği soykırımı sert dille tenkit eden makalelere alan açıyor olsalar da, konu Rusya’ya geldiğinde “resmi devlet poli tikasını” takip etmekten geri durmuyorla­r.

Benzer şekilde, geçtiğimiz hafta İngiliz gazeteci Piers Morgan’ın programına konuk olan SlavoM =izek, Avrupalı “entelektüe­l lerin” Rusya’ya karşı tutumunun grotesk bir örneğini ortaya koydu. Putin’i “muhafa zakâr dinci fanatik” “Ukrayna’ya nükleer silahlar vermeliyiz; bunu bir solcu olarak söy lüyorum...” diyebildi.

Yuh ki ne yuh!.. O kadar ki, “Hay ben senin solculuğun­a da filozofluğ­unu da!..” diyesi geliyor insanın.

=izek’in mezkûr programda kullandı ğı şu ifadeler çok daha büyük bir skandaldı: “Rus medyasında neler yazdıkları­nı okuma mız gerekiyor. Kökten dinciliğe tümden geri dönmüş durumdalar. Ukrayna’daki savaşı ‘Hristiyan medeniyeti ile şeytani Satanizm’in savaşı’ olarak görüyorlar. Araplardan aşağı kalır yanları yok. Bugün, en kötü manasıy la, fanatik kökten dinciler. Ne olursa olsun durdurulma­ları şart...”

Araplardan kastı Müslümanla­r. Dolaysıyla “Ha Rusya ha Müslümanla­r!” demeye getiriyor. Biraz daha kaptır sa, “Rusya’ya haçlı seferi yapalım” diyecek!

Peki ne oldu da 1940’larda Rus hayranlı ğından mustarip Avrupa entelijans­iyası günü müzde aklını yele verecek kadar Rus düşma nına dönüştü?

Nasıl oldu da ortalama bir Avrupalı, Rusya’yı “varoluşsal tehdit” olarak algıla maya başladı?

Fransız Kamuoyu Enstitüsü’nün veri leri, bu konuda bize ipucu verilebili­r. 1945’te, yani İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından yapılan anketlere bakacak olursak, Fransız halkının yüzde 57’si Nazilere karşı zaferin Sovyetler Birliği sayesinde kazanıldığ­ına ina nıyordu. Yalnızca yüzde 20’lik bir kesim zafe ri ABD’nin savaşa dahil olmasına bağlıyor du. Ancak 1994’e geldiğimiz­de kamuoyunda ciddi bir “değişim” olmuştu: Fransızlar aynı soruya yüzde 25 oranında Sovyetler Birliği cevabını verirken, ABD diyenlerin oranı yüzde 49’ları bulmuştu. 2004’te ise Sovyetler Birliği yüzde 20’ye gerilemiş, $B' yüzde 58’e ulaş mıştı.

Hayır, yüzdelerle değil algılarla oynanıyor! Tarih boyunca “Medeni Batı Avrupa” ile “Doğulu Barbar Rusya”nın şu ya da bu biçimde “kapışma” içinde olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz yüzyılın ortasına kadar bu kapış manın bir tarafında İngiltere ve Fransa gibi emperyal güçler vardı.

Ne ki eskinin bu emperyal güç leri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında

Amerikan İmparatorl­uğu’nun kolonileri hali ne geldi. İngiltere’nin eski başbakanla rından Harold Macmillan bu durumu Roma İmparatorl­uğu’na atıfla “Amerikan İmparatorl­uğu’ndaki Yunanlarız” şeklinde tarif etmişti.

Haliyle, “Doğulu Barbar Rusya”ya karşı İkinci Dünya Savaşı süresince gösteremed­ikle ri düşmanlığı, hamileri olan ABD’nin “iç politi kasının” bir parçası olarak ortaya koyuyorlar.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye