Değişen Antalya’nın cazibesi artıyor
Türkiye’nin tamamı 1980’lerde Yunan adalarındaki kadar yatak kapasitesine sahipken bugün yalnızca Antalya, İspanya’nın tamamından fazla 5 yıldızlı otele sahip. Her yıl hava yolu ile 11 milyondan fazla turisti ağırlayan Antalya’nın cazibesinin arttığını söyleyebilirim
son 20 yıldır müthiş bir büyüme ve değişim içinde. 2010 yılında, 1 milyon 700 binlerde olan il nüfusunun bugün 2 milyonu aştığını görüyoruz. Aslında Antalya’nın yıl içindeki ortalama nüfusuna kentimize gelen ziyaretçileri de dahil etmemiz gerekiyor. Antalya’ya yalnızca hava yolu ile yılda 11 milyonu aşkın turistin geldiğini düşündüğümüzde, kentimizdeki tatil veya yatırım amacı ile edinilmiş olan ikinci konutlara gelenlere, yerli turistleri de ilave edince kentin gerçek nüfusu resmi rakamlara yansıyan nüfusun çok üzerinde.
Türkiye’nin tamamı 1980’lerde Yunan Adalarındaki kadar yatak kapasitesine sahipken bugün yalnızca Antalya, İspanya’nın tamamından fazla beş yıldızlı otele sahip. Türkiye, bugün hem turist sayısı hem de turizm geliri itibarıyla dünyada ilk 10 içinde yer alıyor. Son 10 yılda dünyada uluslararası turizm yıllık ortalama yüzde 4 büyürken, Türkiye’de bu oran üç kattan daha fazla. Bu müthiş gelişimde en büyük pay şüphesiz ki Türkiye’nin turizm başkenti Antalya’nın.
Antalya, bugün itibarıyla bütün dünyanın tanıdığı bir turizm destinasyonu oldu. Türkiye’ye gelen her üç turistten birisi Antalya il sınırlarında tatilini yapıyor. Üstelik Antalya bu rakamlarla yetinmiyor, turizmde bir değişim ve çeşitlendirmeye de gidiyor. Özellikle spor turizminde yılda bin 500’e yakın takım kamp, dönemlerini Antalya’da geçiriyor. Bugün Antalya fuar turizminde de sağlıklı bir şekilde gelişiyor. Botanik temalı EXPO 2016’da Antalya’da düzenlenecek. Bu çok ciddi bir vizyon projesi. Kongre turizmi konusunda Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO ) liderliğin- de, dünyanın en önemli kongrelerinden birisi olan ‘Dünya Kongre Organizatörleri Birliği (ICCA) Genel Kurulu’ 2014 yılında Antalya’ya kazandırıldı.
Antalya yalnızca turizmde değil, tarımda da Türkiye’nin başkenti konumuna geldi. Bu alanda da liderliğe oynuyoruz. Türkiye’nin örtüaltı tarım alanlarının yarısı Antalya’da bulunuyor. Antalya’da yılda 2.5 milyon tona yakın domates üretiliyor ve bu rakam tüm ülke üretiminin yüzde 20’si anlamına geliyor. Türkiye portakal üretiminin yüzde 30’u, muz üretiminin yüzde 26’sı, nar üretiminin yüzde 33’ü, avokado üretiminin yüzde 81’i, yenidünya üretiminin yüzde 54’ü, keçiboynuzunun yüzde 35’i, mantarın yüzde 55’i Antalya’da üretiliyor.
İlimiz sanayide de müthiş bir atılım gösterdi. Antalya, turizm kenti olması dolayısı ile ağır sanayiye açık bir kent değil. Buna rağmen Antalya sanayisi büyümeye devam ediyor. Bugün itibarıyla Antalya Serbest Bölgesi, dünya çapında lüks yatların üretildiği bir merkez konumuna geldi. Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde (AOSB) halihazırda 165 adet firma fiili olarak üretim yapıyor. Tahsis yapılan parsel sayısı 300’e yakın. AOSB, Türkiye’nin en çevreci OSB’leri arasında yer alıyor. Bölge aldığı çevreci ödüllerle de bu özelliğini perçinledi. Bugün ulaştığı 10 bin 811 kişilik çalışan sayısıyla AOSB artık kabına sığmıyor. Turizm sektörünün lokomotifliğinde, sanayi sektörü daha da büyüme potansiyeline sahip. Eğer Antalya’ya veya çevresine yeni bir OSB kazandırılırsa bu potansiyel ülke ekonomisi için çok önemli bir üretim gücüne dönüşebilir.
Ancak tüm bu olumlu tabloya rağmen üretimde verimlilik için bazı evrensel gerçekleri de göz ardı et- mememiz gerekiyor. Halen bir noktada zayıflığımız devam ediyor. Bu zayıflık unsuru; ulusal veya küresel ölçeğe göre sermaye yetersizliğidir ve bu sorunu aşmak üzere sermaye ve yatırım ortaklığı kültürünün gerekli ölçüde gelişmemesidir. ATSO olarak bu bilinçle önümüzdeki çalışma dönemimizin en önemli çalışma konularının başına ‘ortaklık kültürünü’ koyduk. Elbette bu sorun yalnızca Antalya’nın sorunu değil. Sermaye ve yatırım büyüklüklerinin artması için hem uzun vadeli yatırım kredilerinde devlet desteğinin artması hem de artık sanayici ve iş adamlarımızın ortaklıklara yönelmesi gerekli. Ülkemizde ortaklık kültürünün gelişmesi, ölçek ekonomisine uygun üretim yapısına geçilmesi, verimlilik ve rekabet gücü artışı, yaşanan geleneksel sıkıntıların kurumsallaşma ile aşılması bakımından önemli bir konudur.
Son olarak önümüzdeki süreçte de yatırımcılar için Antalya’nın potansiyeli cazibesini artırmaya devam edecek. Antalya birkaç yıl içinde EXPO 2016, ICCA 2014 Genel Kurulu gibi büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacak. Bunlar turizmde sıçrama yapacak, dolayısı ile turizme dayalı tüm sektörler için de büyük potansiyel barındıran, önemli yatırımları da kentimize çekecek organizasyonlardır. Bu nedenle bölgedeki sermaye ve yatırım gücünü de bu perspektifle güçlendirmeye devam etmek gerekiyor.