Sektör, 2017 yılında yüzde 5 büyüme kaydetti
Taşımacılık ve lojistik sektörü, 2017 yılında 1.25 milyon adet ile yüzde 5 büyüme kaydetti. İhracat taşıma pazarında, 2017 yılında yüzde 79’la yerli lojistikçi, yüzde 21’le de yabancı araçlar taşıma sağladı. Yabancı araçlar toplamda yüzde 7, yerli araçlar ise yüzde 4 artış sağladı. Genel toplamda ise yüzde 5 artış kaydedildi. 2017 yılının son aylarında ihracat ve taşımadaki artış, Türkiye için pozitif sinyaller verdi. 2017 Kasım ayı ihracatı yüzde 14.2 oranında artarak, 13 milyar 629 milyon dolara yükseldi. Böylece 11 aylık ihracat yüzde 10.7 arttı ve 142 milyar 663 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamla 12 aylık ihracat rakamı 155 milyar 443 milyon doları yakaladı. Ocak-haziran ihracat taşımalarının yüzde 49’u (~297.000) Ortadoğu ve Körfez ülkelerine, yüzde 35’i (~208.000) Avrupa ülkelerine, yüzde 16’sı ise (~100.000) BDT ve Orta Asya ülkelerine yapıldı.
Yabancı araçlar, taşımada %11 büyüme gerçekleştirdi
Bu yılın Ocak-haziran toplamında, yerli araçlar bir önceki yılın aynı döneminegöreyüzde4düşüşle590binadet taşıma gerçekleştirdi. Yabancı araçlar ise yüzde 11 büyümeyle 176 bin adet taşıma gerçekleştirdi. Türk ve yabancı araçlar, toplamda yüzde 1 düşüşle 766 bin adet ihracat taşıması gerçekleştirdi. İhracat taşımalarının yüzde Dünya Bankası tarafından açıklanan “Küresel Lojistik Performansı Endeksi”nde 2016 yılında 34’üncü sırada bulunan Türkiye, 2018 yılı değerlendirmesinde 13 sıra gerileyerek, 47’nci sıraya düştü. Lojistik performansındaki düşüş, Türkiye’de lojistik maliyetlerinin ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin arttığını gösteriyor. Ayrıca bu sıralama; iç piyasada enflasyonun olumsuz etkisi, diğer yandan da Türk ürünlerinin uluslararası rekabet gücünün zayıflaması anlamına geliyor.
77‘si Türk, yüzde 23’ü ise yabancı plakalı araçlarla yapıldı. İhracat taşımalarında yüzde 34 oranında büyük bir paya sahip olan Irak’ı ayrı tutarsak, Türk araçlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre bir değişim olmadı.
Lojistik sektörü, yıllık 14 milyar dolar hizmet ihraç ediyor. Sektör, bu rakamı 2023 yılında 50 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Sektör, Türkiye ekonomisinde çok kritik bir role sahip. Türkiye; dış ticaretle, ihracatla kalkınan bir ülke ve dış ticaretin özellikle yarısını batıya yapıyor. Batıya yaptığı ticaretin de yüzde 75’ini karayolu ile gerçekleştiriyor. Özelikle batıya yapılan ticarette süre, hız çok önemli.
Türkiye, Avrupa için son derece kritik coğrafi konuma sahip bir ticari partner. Özellikle 2017 Mayıs ayı içinde Türkiye ile Çin arasında imzalanan Uluslararası Karayolu Anlaşması ile Çin üzerinden Avrupa’ya gelen ticari mallar, Türkiye üzerinden çok daha kısa sürede nihai müşterisine teslim edilebilecek. Çin sınırına kadar olan taşımalarda ve Hazar güzergâhında çok önemli deneyime
ve lojistik bilgiye sahip Türk taşımacıları tarafından Çin pazarından Avrupa’ya getirilecek yükler ile Avrupa ile Çin ticareti hem zaman hem de maliyet anlamında önemli kazanımlar elde edecek.
Endüstri 4.0’la yerli firmalar rekabet gücünü artırıyor
Lojistik sektörü, Endüstri 4.0 anlayışı ile sistemler arası bütünleşmeyi içeren otomasyonların ileri seviyede kullanılmasını sağlıyor. İnternet ve sensörler yardımıyla üretimin eş zamanlı yapılmasını sağlayan süreci ve bu sürecin tüm verilerinin bulut sisteminde depolanmasını olanaklı hale getiriyor. Bu yeni anlayış lojistik sistemlerine etki ederek, daha az maliyetle çalışan, daha hızlı sistemlere geçilmesini hedefliyor. Doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yere ulaştırmanın bir adım ötesine geçerek, bu sürecin arka planının ileri teknolojiyle yönetilmesini sağlıyor. Bulunduğu önemli coğrafya ve geçiş güzergahları üzerinde olması dolayısıyla Türkiye, lojistik alanında kritik bir öneme sahip. Yerli firmalar Lojistik 4.0’ın
avantajlarından faydalanarak, daha iyi bir konuma yükselecek. Firmalar Ar-ge departmanlarıyla bu değişime ayak uyduruyor.
Öte yandan sektörün en büyük sorununu tarife dışı engeller oluşturuyor. Uluslararası rekabet eden firmalarımızın önü; vize engeli, kota engelli, mod dayatması gibi yöntemlerle kesiliyor. Engellerin kaldırılması için bu yönde iki tane adım atıldı; Macaristan’daki yüksek geçiş ücreti sorununu Avrupa Birliği Adalet Divanı’na (ABAD) taşıdık ve bu davayı kazanarak, tarihi bir başarı ile Macaristan’daki ücreti kaldırttık. Sırada ise Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan’daki geçiş ücretleri var. Avusturya kota davasında ise ABAD nihai kararını verdi ve kotaların, hizmetlerin serbest dolaşımı ile ilgili bir konu olduğunu ve ilave bir sınırlama getirmediğini belirtti. Fakat bu konu, oluşturduğu maliyetler açısından gümrük vergisi ile eş etkili vergi unsuru yaratıyor. Bu soruna dair çalışmalar devam edecek. Sadece bir yıl içinde kotalar sebebiyle oluşan ilave maliyet 55 milyon euro’ya ulaştı.