J’ADORE DIOR
VICTORIA & ALBERT MÜZESI’NIN EV SAHIPLIĞINDE DÜZENLENEN CHRISTIANDIOR:HAYALLERIN TASARIMCISI ADLI GÖZ KAMAŞTIRAN SERGI, XX. YÜZYILIN EN NÜFUZLU MODACILARINDAN BIRININ GEÇMIŞINI VE VERDIĞI ILHAMI MERCEK ALTINA ALIRKEN PEŞI SIRA GELEN ALTI SANAT YÖNETMENINI DE DÂHIL EDEREK MODA EVININ GÜNÜMÜZE ULAŞAN TESIRINI KEŞFE ÇIKARIYOR.
THE STUNNING EXHIBITION CHRISTIANDIOR: DESIGNEROFDREAMS AT THE VICTORIA AND ALBERT MUSEUM TRACES THE HISTORY AND IMPACT OF ONE OF THE 20TH CENTURY’S MOST INFLUENTIAL COUTURIERS, AND THE SIX ARTISTIC DIRECTORS WHO FOLLOWED, TO EXPLORE THE ENDURING INFLUENCE OF THE FASHION HOUSE.
1947 yılının dondurucu bir şubat akşamında Paris’teyiz. Christian Dior, Montaigne Bulvarı’ndaki Büyük Salon’u yepyeni parfümü Miss Dior’un rayihasıyla dolduruyor. Kapılar açılıyor ve House of Dior’un ilk koleksiyonu moda dünyasını altüst ediyor.
Defilede yer alan ve uzunluğu 20 metreyi bulan kumaşların kullanıldığı kadınsı, geniş, hareketli etekler; erkeksi, kare omuzlu takım elbiselerin ciddiyeti ile en fazla üç metre kumaşın kullanıldığı savaş dönemi ve sonrasının elbiseleriyle keskin bir zıtlık oluşturuyor.
“Devrim niteliğinde bir iş, sevgili Christian. Elbiselerin yepyeni bir soluk getiriyor.” diyor Harper’sbazaar editörü Carmel Snow heyecanını gizlemeyerek. “Yeni Stil” son yüzyılın en radikal silüet değişiminin ismi oluyor. Ancak Paris ve Şikago’da gösteri düzenleyen bir grup, Dior’un müsrifliğini protesto eden pankartlarla öfkesini dile getiriyor: “Bay Dior, yere kadar inen elbiseler istemiyoruz!” Birleşik Krallık’ta ise Ticaret Odası, moda yazarlarının vatansever bir duruş sergilemesini salık vererek koleksiyonu görmezden gelmelerini ya da hakkında olumsuz değerlendirmelerde bulunmalarını söylüyor. Fakat bu mümkün değildi çünkü bu bir
”ilk görüşte aşk hikâyesi” idi! Nefes kesen sergi Christiandior: Hayallerintasarımcısı, Dior’a hayranlığımın su götürmez bir gerçek olduğunu bana bir kez daha gösteriyor. It’s Paris in the freezing cold February of 1947 and Christian Dior is spraying his new scent Miss Dior around the Grand Salon in Avenue Montaigne. The doors are thrown open to a crush of the haut monde. The House of Dior’s first collection will revolutionize the world of fashion.
The show consists of feminine, wide, flowing skirts, using up to 20 meters of fabric, contrasting sharply with the austerity of the masculine, square shouldered suits and dresses of the wartime and postwar years, which used a maximum of 3 meters of cloth.
“It’s quite a revolution dear Christian. Your dresses have such a new look!” enthused Carmel Snow, editor of Harper’s Bazaar. “New Look” became the name for last century’s most radical change of silhouette. However, protesters in Paris and in Chicago carried placards venting rage at his wastefulness: “Mr. Dior, we abhor dresses to the floor!” In the U. K., the Board of Trade urged fashion writers to be patriotic and ignore the collection or write negative reviews. How could they? It was love at first sight! The breathtaking exhibition Christiondior:designerofdreams leaves me in no doubt that I too adore Dior.
Christian Dior’un çocukluğunu geçirdiği evin siyah beyaz fotoğraflarında Normandiya, Graville’de şık (söylendiğine göre gerçekte pembe-gri) bir villa ve Manş Tüneli’ne hâkim göz alıcı bir bahçe görüyoruz. Dior’un bahçeciliğe tutkusu ve annesinin
Belle Époque stili, ilerleyen yıllarda onu derinden etkiledi.1905’te doğan Dior, Paris’te siyasal bilimler okuyor, Montmartre’de bir sanat galerisi açıyor fakat ailesinin mirası 1929 ekonomik krizinde kaybolunca bir moda sanatçısı oluyor ve kıyafet üretimi konusunda deneyimlerinden beslendiği tasarımcılar Piguet ve Lelong’un yanında çalışmaya başlıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndaki askerî görevinin ardından Dior, Provence’ta bostan işleten babasının ve kız kardeşinin yanına gidiyor. Neyse ki Paris’in ve modanın çağrısına karşı koyamıyor ve 1946 yılında House of Dior’u kuruyor. 1950’de, minnettar Fransız hükümeti, İkinci Dünya
Savaşı sebebiyle neredeyse yerle bir olan ulusal moda endüstrisini yeniden canlandırma gayretine katkılarından dolayı Dior’u Légion d’honneur ile onurlandırıyor. Bu, Dior’un fazlasıyla hak ettiği bir ödül zira 1955’e gelindiğinde House of Dior, Fransa’nın özel tasarım ihracatının yarısını karşılıyordu. Dior’un 1957’de kalp krizi sonucu ani ölümünün ardından sanat yönetmenliği görevi genç Yves Saint Laurent’e verildi. Laurent’i daha sonra Marc Bohan, Gianfranco Ferrè, John Galliano, Raf Simons ve bu görevi hâlihazırda sürdüren İtalyan Maria Grazia Chiuri izledi. Black and white photos of Christian Dior’s childhood home show an elegant villa (apparently pink and grey) in Granville, Normandy, with a glorious garden overlooking the English Channel. Dior’s love of horticulture and his mother’s Belle Époque style became important influences. Born in 1905, he studied political science in Paris, owned an art gallery in Montmartre until his family’s fortune disappeared in the 1929 financial crash, became a fashion artist, and then worked for designers Piguet and Lelong where he learned about clothing construction. After military service in World War II, Dior joined his father and sister in a market garden business in Provence. Fortunately, Paris and fashion lured him back and in
1946 the House of Dior was created. In 1950, a grateful French government awarded Dior the Légion d’honneur for services towards reviving the French fashion industry almost extinguished by World War II. This recognition was well deserved, as by 1955 the House of Dior accounted for 50% of France’s haute couture exports. Following Dior’s sudden death of a heart attack in 1957, the post of artistic director passed to the young Yves Saint Laurent, followed by Marc Bohan, Gianfranco Ferrè, John Galliano, Raf Simons and currently Italian Maria Grazia Chiuri.
Serginin ilk odası Yeni Stil’in vücut bulmuş hâli olan 1947 tarihli, Bar Suit adlı efsanevi takım elbiseyi kutluyor. Kırık beyaz renkli Çin ipeğinden yapılmış şantuk ceket yumuşak hatlı omuzlara sahipti, göğüs bölgesini vurguluyordu ve kalça bölgesi at kılı dolguyla uzatılmıştı. Yaklaşık 48 santimetrelik bel genişliğiyle bu ceket, kabarık ve hafif pilili siyah yün etekle güzel bir zıtlık oluşturuyordu. Dior, daima değişen silüetlerinden ilki olan bu ters çiçek şekline Corolle adını verdi. Daha sonraki kreatif direktörlerin bu takım elbiseye dair yeni yorumları House of Dior’un kalbinde yer edinen devamlılık ilkesinin bir kanıtı. Christian Dior’ın sık seyahatlerinin odağında koleksiyonlarını tanıtmak ve aralarında Marlene Dietrich, ünlü balerin Margot Fonteyn, trend öncüsü Windsor Düşesi ve The first room of this exhibition celebrates the iconic
1947 Bar Suit, the epitome of the New Look. What a joy to see the off-white Chinese silk shantung jacket, soft shouldered, emphasizing the bust, the hipline extended by horsehair filling to show off the 19” nipped-in waist, and contrasted with the full, softly pleated black wool skirt. He named this inverted flower shape, the first of his ever- changing silhouettes, Corolle. Takes on this suit by subsequent creative directors show the continuity at the heart of Dior. Christian Dior traveled extensively, promoting his collections and attracting an international clientele including celebrities such as Marlene Dietrich, the prima
aktris Ava Gardner gibi ünlülerin de bulunduğu uluslararası bir müşteri portföyü oluşturmak vardı. Prenses Margaret, 21’inci yaş günü elbisesi için Dior’u tercih etti. Bu elbiseyi tüm zarafetiyle sergide görebilir, batıl inançlı Dior’un iyi şans getirmesi için elbiseye işlediği yıldızlardan oluşan kompleks nakışı yakından inceleyebilirsiniz.
Birbirinden muhteşem 11 temaya ayrılmış bölümler seyahatin hem Dior hem de ardı sıra gelen kreatif direktörler için bir ilham kaynağı olduğunu vurguluyor. Buna Meksika’nın oldukça zıt dantel işleri, Çin’in kumaş teknikleri, dokuma ipekleri ve mandarin yakaları; John Galliano’nun Mısır elbisesine kazandırdığı inanılmaz yorum da dâhil!
Dior’un renklere duyduğu hayranlık ve özellikle “tüm renklerin en güzeli” diye nitelediği pembe, odalardan birine ilham veriyor. Dior’un en sevdiği çiçek olan, daima yakasında taşıdığı ve iyi şans getirmesi için her defilede her elbisenin kıvrımına işlediği inci çiçeğinin bir kutlaması olan en tatlı elbise Muguet’ye göz atmanızı tavsiye ederim.
Beyaz keten tuvallerden oluşan göz alıcı bir teşhir alanı her elbisenin ilk versiyonunu sergileyerek Dior’un silüetlerinin kusursuzluğunu gözler önüne seriyor. Renk, doku ve süslemeler olmamasına rağmen bu tuvallerin hatları kelimenin tam anlamıyla baş döndürüyor. Bu oda bize, tasarımcının hayallerini iğne-iplikle gerçek kılan yetenekli dikişçilerin, yani Paris’in “petite main”lerinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha anımsatıyor.
Dior’un tarihi 70 yılı aşan imparatorluğunun kapsamı renkli Diorama bölümünde gösteriliyor. Bu bölüm kostüm mücevherleri, şapkalar, ayakkabılar, çantalar, klasik rujlar, parfüm şişeleri ve elbiselerin mükemmel minyatür replikalarından oluşuyor.
ballerina Margot Fonteyn, the trend-setting Duchess of Windsor, and actress Ava Gardner. Princess Margaret chose Dior for her 21st birthday dress. See it in all its glory and scrutinize the complex embroidery with many stars, the good luck charm of the superstitious Dior.
One of the 11 excellent thematic sections highlight travel as inspiration for Dior and subsequent creative directors. This includes the bold contrast embroidery of Mexico; the fabric techniques, woven silks, and mandarin collars of China; and John Galliano’s astonishing take on Egyptian dress!
Dior’s love of colors, especially pink “the prettiest of all colors,” inspires one room. Look out for Muguet, the sweetest dress, celebrating white Lily of the Valley, his favorite flower, always worn in his buttonhole and stitched into the hem of each gown at every fashion show, for good luck.
A stunning display of white linen toiles produced as the first version of each gown, demonstrates the perfection of Dior’s silhouettes. Even without color, texture and embellishment the lines of these toiles are stunning. This room reminds us of the huge importance of the Parisienne petitesmains –the brilliant seamstresses who painstakingly tucked and sewed the designer’s dreams into reality.
The breadth of the Dior empire over seven decades is shown in the colorful “Diorama” section, with accessories including costume jewelry, hats, shoes, bags, archive lipsticks, perfume bottles, and wonderful replica miniature dresses.
Sıra nihayet baloya geliyor! Büyük usta Dior’a göre “Balo elbisesi hayalinizden doğmalı ve sizi de bir rüya gibi göstermelidir. Bunlar bir kadının sahip olabileceği en gösterişli ve muhteşem şeylerdir!” Göz kamaştıran Junon elbisesi (1949) görülmeyi mutlaka hak ediyor. Elbiseyi sergi alanına yerleştiren Lilia Prier Tisdall, pullarla işlenmiş büyük ipek parçalardan oluşturulan bu elbiseyi yerleştirmenin bir tam gün aldığını ve bunun için üç kişinin çalıştığını söylüyor! Bu elbiseyle bırakın dans etmeyi, oturmanın bile nasıl mümkün olabileceğini konuşuyoruz. Tisdall klasik fakat müstesna elbiselerle sık sık çalışmasına rağmen Dior’un elbiselerine ayrı bir hayranlık duyuyor ve şöyle diyor: “Kumaşlar ne kadar da güzel... Yüzeydeki süslemeler ve dokular her elbiseyi eşsiz birer parçaya dönüştürüyor.”
Serginin Balo Salonu bölümü House of Dior’un altın sevgisiyle parıldıyor. J’adore parfümünün yüzü Charlize Theron’un giydiği 2008 tarihli, Swarovski kristalleriyle süslü elbise bunlardan yalnızca biri. John Galliano’nun imzasını taşıyan ve Prenses Diana’nın 1996’da giydiği, hayranlık uyandıran gece mavisi rengindeki uzun elbiseye ise mutlaka göz atmalısınız. Nicole Kidman, Rihanna, Zhang Ziyi, Emma Watson, Natalie Portman, Jennifer Lawrence ve Lupita Nyong’o gibi ünlü isimlerin giydiği elbiseler de burada yer alıyor.
Moda evinin sanat yönetmenlerinin her biri koleksiyonlara kendi yorumunu katmış olsa da “zarafet ve gösteriş ipliği” her parçada yerini almış. John Galliano’nun mükemmel tasarımlarıysa bunun en sıra dışı örneği. 70 yıl sonrasına gelecek olursak, House of Dior, 2016’dan bu yana ilk defa bir kadına, Maria Grazia Chiuri’ye emanet. Chiuri’nin sergide yer alan güzel tasarımları büyük ustadan kesinlikle tam not alırdı!
Kendi moda evini kurmadan önce Dior iki falcıdan tavsiye istemiş ve onların söylediklerinden cesaret almış. Falcılardan biri “Bu ev moda dünyasında devrim olacak.” demiş ve haklı da çıkmış!
Dior, kendisiyle aynı dönemde yaşayan İspanyol moda tasarımcısı Balenciaga’yı “modacıların kralı” olarak görmüş. Fakat şüphesiz tacı birlikte taşıyorlar!
Sergiden büyülenmiş bir hâlde çıktıktan sonra müzenin kafesinin tarihî çinilerle süslü harika odalarından birinde oturup İngiliz usulü çay saatiyle gerçek dünyaya geri dönüyorum. 48 santimetrelik bel genişliğini yüceltmesine rağmen Christian Dior’un bu kaçamağımı anlayacağını düşünüyorum; zira şaşırtıcı bir şekilde, birçok yurttaşının aksine, İngiliz mutfağına bayılırdı.
Christiandior:hayallerintasarımcısı sergisi 14 Temmuz’a kadar Victoria & Albert Müzesi’nde. Rezervasyonunuzu hemen yaptırın, aksi takdirde bilet bulamayabilirsiniz! Finally, we get to go to a ball! The Master believed that “A ball gown is your dream, and it must make you a dream, these are the most glamorous and fascinating things a woman can have.” His glorious Junon dress of 1949 is a must–see. Costume mounter, Lilia Prier Tisdall told me that this dress, constructed of large petals of silk embroidered with sequins took a whole day to mount and required 3 people to lift! We wondered how one could sit down, let alone dance in it. She routinely handles the iconic and rare but was stunned by Dior’s gowns -”how beautiful the fabrics are, with so much surface decoration and textures which make each piece unique.”
“The Ballroom” glitters with the House of Dior’s love of gold, sparkling in the 2008 Swarovski crystal dress worn by Charlize Theron, the face of J’adore perfume. Don’t miss the simply stunning John Galliano midnight shift dress worn by Princess Diana in 1996. Look out for the dresses worn by A- listers such as Nicole Kidman, Rihanna, Zhang Ziyi, Emma Watson, Natalie Portman, Jennifer Lawrence, and Lupita Nyong’o.
Each artistic director has brought their own take to the collections, but the thread of elegance and glamour runs through each one, with John Galliano’s brilliant creations being the most extreme. Seven decades after its foundation, since 2016 the House of Dior has been in the hands of its first woman artistic director, Maria Grazia Chiuri. Her beautifully sewn clothes shown would have certainly pleased the Master!
Prior to launching his house, Dior sought advice from two fortune-tellers. Their pronouncements gave him courage. One foretold, “This house will revolutionize fashion.” How right she was!
Dior hailed his contemporary Balenciaga, the Spanish couturier, as the “The King of Couturiers.” But without doubt he must share the crown!
I left the exhibition dazzled and enthralled, so I sat in one of the museum café’s beautiful historic tiled rooms to come back down to earth with a British cream tea. Despite his celebration of 19-inch waists I feel that Christian Dior would have approved because, unlike many of his compatriots, surprisingly he loved British food.
The exhibition Christiandior:designerofdreams will be at the Victoria and Albert Museum until July 14. Book your tickets toutdesuite –this exhibition will be a sellout!