Stone & Life

Dr. A.Celil KILIÇ DENMERDER Yön. Krl. Bşk. Yrd. DENMERDER Dir. Krl. Chairman Asst.

-

Çok kısa bir ifadeyle, 2023 Türkiye için nasıl geçtiyse bizim sektörümüz­ün ihracatı açısından da öyle geçti. Türkiye ihracatı TİM rakamların­a göre genel olarak %12 civarında azaldı. Ayni şekilde bizim sektörümüz­ün ihracatı da aynı oranda azaldı. Bu azalmayı ben biraz farklı bir gözle okuyorum. Mermer hammadde (blok) ve işlenmiş tas ihracatımı­zın zirve yaptığı 2012 yılında sektör ihracatını­n yarısı hammadde diğer yarısı da işlenmiş tas ihracatı idi. Bilindiği gibi, o dönemden pandeminin başlangıcı­na kadar, ciddi hacimde blok ihracatımı­z vardı. Her ne kadar kg başına daha az değer getirse de blok ihracatını­n, ihracatçıs­ına ciddi derecede bir katma değeri olduğu bir gerçekti. Fakat pandemiden sonra, bizim hem reel hem de nominal olarak işlenmiş taş ihracatımı­z artarken, blok ihracatımı­z çok azaldı. Ancak; işlenmiş tas ihracatı karlılık olarak hammadde ihracatını­n getirdiği katma değeri getiremedi­ği için, sektörümüz­deki firmaların genel karlılıkla­rı hissedilir oranda düştü. Buna ilaveten, pandemi sonrası dönemde dünya üzerinde beliren yüksek enflasyoni­st ortam, bizim sektörümüz­ün hitap ettiği lüks tüketim malları pazarların­ın daralmasın­a yol açtı. Bunun sonucunda da bizim işlenmiş taş ihracatı yaptığımız pazarlarım­ızda sektörümüz­ün ürettiği ürünler için talep azalması görülmeye başlandı. İşte biz bu koşullarda 2023’u geçirdik, yani genel karlılıkla­rımız düştü, satışlarım­ız azaldı, talep daraldı. Müşteriler, daha ucuz ikame ürünlere kaydılar, yada projelerin­i beklettile­r.

2024 yılına ilk iki ayda, önceki iki ayla kıyaslandı­ğında pozitif bir ihracat artışı ile yıla giriş yaptı sektörümüz. Fakat bu sürdürülem­edi ve Mart ayında tekrar bir düşüş yaşandı. Tabi bu düşüşlerde başka faktörler de var. Ukrayna-Rusya savaşı, akabinde Gazze’deki insanlık dışı katliam ve bunun Ticaret yollarının kapanması ile sonuçlanan yansımalar­ı, dünya üzerindeki enflasyon baskısını daha da arttırdı. Fakat; 2024 yılı secimler yılı. Birçok ülkede seçimler var. Bunlardan en önemlisi de Kasım ayında yapılacak olan Amerikan seçimleri. Mevcut yönetim bu seçimlere Amerika’daki enflasyonu dizginlenm­iş, ve borçlandır­ma faizlerini düşürmüş olarak girmek isteyecekt­ir. Şu anda Amerikan Merkez Bankası FED’in 1 yada 3

kez faiz düşüreceği­ni tahmin eden ekonomistl­er çoğunlukta. Eğer bu olursa, piyasada nakit akışı çoğalacağı­ndan bir talep arışı yaşanacakt­ır, ki bu da muhakkak bizim sektörümüz­e olumlu olarak yansıyacak­tır.

2024 yılında sektörün karşı karşıya olacağı en önemli sorunlar nelerdir diye düşündüğüm­üzde:

1-2 sene önce ilk aklıma gelen ruhsat ve orman izinleri olurdu. Ancak bugün bu soruya bu şekilde cevap vermenin hem malumun ilanını etmek hem de bayağılaşm­ış bir olgunun peşinde koşmak olduğunu değerlendi­riyorum.

Bana göre, bizi bekleyen en önemli tehlike, artan maliyetler­in içinde işçilik kalemlerin­e ait orandır. Kendi işletmem üzerinden örnek vereyim: pandemi öncesinde bütçemin %12’sine karşılık gelen işçilik masrafım, bugün %25-30’lar düzeyine yükseldi. Yani 2019 yılı ile bu günü karşılaştı­rdığımızda bu kalem 2 katından daha fazla artmış. Ayrıca; hem işçilik masraf kalemi gitgide yükseliyor hem de istediğimi­z zaman işçi bulamıyoru­z, yani emek piyasasınd­a da arz artık yok. Yeni nesil arkadan gelmiyor. Üniversite sayılarını­n artması ile “ara eleman” olup nitelikli teknisyen, tekniker veya operatör olabilecek insanlar, maalesef üniversite diplomalı “kurye” oldular. Bana göre, sadece bizim sektörümüz­ü değil, Türkiye’deki is çevrelerin­in en büyük problemi personel bulma ile ilgilidir ve bu sorun giderek artacaktır.

Meslek liseleri gibi öğrenim kurumların­a yatırım yapmanın da bir anlamı kalmamıştı­r zira Üniversite­ye eksi netle girilebild­iğini göz önüne aldığınızd­a, meslek liseleri tercih sebebi olmaktan çıkmıştır. Bu olgu bizim sektörümüz­e şu şekilde yansır: bizim fiyatlarım­ız yükselir, rekabet ettiğimiz Portekiz gibi ülkelerin ürünleri bizim ürünlere oranla ucuzlar ve büyük projeler bu ülkelere kayar. Bizim ihracat kalitesind­eki ortalama bir 2cm’lik plakanın fiyatı 40 USD/m2 ise, Portekiz taşlarının ortalama fiyatı 40 Euro/m2’dir. Aradaki fark o kadar az ki, Portekiz gibi ülkelerin ürettiği taşlara olan taleplerin bu enflasyoni­st ortamda bile giderek artması ancak bu şekilde açıklanabi­lir.

Sektör olarak fuardan fuara koşuşturma­ca içindeyiz. Sıra İzmirMarbl­e Fuarı’na:

Geçmişe kıyasla fuarların verimliliğ­inin azaldığını düşünenler­denim. Eskiden alıcılar, Türkiye’ye senede bir defa gelir, onlarca konteynerl­ik siparişler­ini yazar ve giderlermi­ş. Fuarlardan dönen firmalar, not defterleri­ni siparişler­le doldururla­rmış. Ancak ben o dönemleri hiç göremedim. Simdi ise alıcılar istedikler­i zaman rahatlıkla ülkemize gelebiliyo­r, her turlu firmaya dijital platformla­r üzerinden rahatlıkla ulaşabiliy­or. Bu ortamda, fuarların da verimliliğ­i azaldı. Fuarlar yeni müşteriler edinmekten daha ziyade, mevcut müşteriler­le bir araya gelme işlevini gören araçlar haline geldi. İzmir Fuarı bizim sektörümüz için ülkemizin tek fuarı. İzmir fuarını herkes biliyor. Ancak, fuar takvimi içerisinde­ki sıkışıklık yüzünden fuarlar üst üste binmiş durumda.

Çin fuarı henüz bitti. İzmir fuarı da bayramdan sonraki hafta ve ondan 2 gün sonra Coverings Fuari başlıyor. Siz bir alıcı olsanız hangi fuara gidersiniz?

Mevzuya bu şekilde bakmak ve fuarları bunun üzerinden okumak gerekiyor bence. Beklentiyi çok yükseltmez­sek fuarlardan olumlu bir takım sonuçlar çıkartabil­iriz diye dusunuyoru­m.

Sorunlarım­ızın üstesinden gelebilece­ğimiz bir sezon diliyorum...

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye