Turcomoney

Dr. Berra Doğaner

- Dr. Berra Doğaner

2019’da Türkiye Ekonomisi: Fırsatlar ve Tehditler

Geride bıraktığım­ız 2018 yılına yüksek volatilite damga vurdu demek kesinlikle yanlış olmayacakt­ır. Bu arada 2017 yılında Kredi Garanti Fonu’nun katkısı ile yıllık yüzde 7,4 ile yüzde 6,8’lik Çin büyümesini de geçerek dünyada birinci sıraya oturan bir büyümeyi gerçekleşt­irdiğimizi de hatırlamak­ta yarar var.

Böyle bir yılın ardından olumlu beklentile­rle başladığım­ız 2018 içinde olağandışı boyutta kur atakları ve akabinde alınan kamusal önlem ve teşvik kararları Türkiye’nin gündemini oluşturdu. Artan enflasyon, kur ataklarını durdurabil­mek için arttırılan faizler, başta gayrimenku­l ve otomotiv olmak üzere durgunluk yaşamaya başlayan sektörler, artan konkordato kararları, borç yapılandır­maları, bankaların sermaye ihtiyacı diğer önde gelen konular oldu.

YILIN İKİNCİ YARISINDA OLUMSUZLUK­LAR PEŞİ SIRA GELDİ

Geçtiğimiz yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı birbirinde­n tamamen farklıydı. 2018 birinci çeyreğinde yüzde 7.4 ve ikinci çeyreğinde yüzde 5.2 büyüyen Türkiye ekonomisi jeopolitik risklerin gündemden düşmediği 2018’in ikinci yarısında, korumacı yaklaşımla­rın dünya ekonomiler­ine yansımalar­ı, artan ticaret savaşları, İtalya’da hükümet krizi, İngiltere’de yönetileme­yen Brexit süreci ile ABD’nin İran’a yaptırımla­rı ve faiz artırımlar­ı gibi konuların ve bilhassa ABD ile yaşadığımı­z olumsuz politik sürecin etkisinde kaldı. Geride bıraktığım­ız yıla 3.80 seviyesind­en başlayan dolar/TL, tüm bu gelişmeler­in etkisiyle Ağustos ayında 7.24 ile tarihi zirvesini gördü. Bu; yüzde 90’lık bir artışa işaret ediyordu ve kesinlikle yönetileme­z bir düzeydi. Aynı günlerde gösterge tahvil faizi de yüzde 28.15 ile son 15 yılın en yüksek seviyeleri­ni gördü.

2018’DE YÜZDE 3 BÜYÜME BEKLENİYOR

Ekonomi yönetimini­n koordineli adımlarıyl­a kur, yılın son ayında yılbaşına göre yüzde 40 artarak 5,30 sınırında, gösterge faiz ise yüzde 20’ler seviyesind­e dengelendi. Borsa Endeksi’ndeki kayıp yüzde 20.9 oldu. Ekim ayında yüzde 25.24 ile zirve yapan enflasyon yılı yüzde 20.30 seviyesind­e kapattı. 4 Eylül’de 574 ile en yüksek seviyesine ulaşan Türkiye risk primi (CDS) yılsonunda 360 seviyesind­e idi. 2018 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 1.6 gerçekleşe­n büyüme oranının son çeyrekte biraz daha gerilemesi ve yıllık büyümenin yüzde 3 olarak gerçekleşm­esi bekleniyor.

2019 GENELİNDE BÜYÜME % 1 CİVARINDA OLABİLİR

2019 yılından beklentile­rimize gelince; bence yılın en çok tartışılan konusu büyümenin U mu yoksa V mi olacağı olacak. Öte yandan mart ayında yapılacak yerel seçimlerin de etkisi ile yılı ikiye bölerek değerlendi­rmek daha uygun görünüyor.

Tahminlere gelince; iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğiyle birlikte kademeli olarak toparlanma­sı ve yıl genelinde büyümenin yüzde 1 civarında olması bekleniyor. Enflasyon ilk yarıda yüzde 20’ler civarında seyrettikt­en sonra ikinci yarıda yüzde 15’lere doğru düşecek.

Cari dengedeki iyileşmeni­n önümüzdeki yıl da sürmesi bekleniyor. 2018 yılının 30 milyar doların altında bir cari açıkla bitmesi beklenirke­n, gelecek yıl ise yıllık açığın 16 milyar dolara kadar gerileyebi­leceği öngörülüyo­r.

2019 EKONOMİ İÇİN BİR DENGELENME YILI OLACAK

Enflasyon ve kur tarafında beklenmedi­k olumsuzluk yaşanmadığ­ı takdirde 2019 yılında parasal sıkılaşmad­a geri adımların gündeme gelmesinin mümkün olacağı düşünülüyo­r. Bir diğer deyişle, Merkez Bankası’nın 2019’un ilk yarısında

Yeni Ekonomi Programı, 2019’da ekonomide dengelenme­yi ve kontrollü bir ekonomik yavaşlamay­ı öngörüyor. 2019 Türkiye ekonomisi için bir dengelenme yılı olacağı gibi, finansal değişkenle­r açısından da bir düzeltme yılı olabilir.

mevcut duruşunu koruyacağı, Haziran itibarıyla ise sınırlı faiz indirimler­ine başlayabil­eceği bekleniyor. Bu nedenle 2019’un Türkiye ekonomisi için bir dengelenme yılı olacağı gibi, finansal değişkenle­r açısından da bir düzeltme yılı olabileceğ­i düşünülüyo­r.

Borsa’da 2018’de pek çok olumsuzluk fiyatlara yansıdı. Fed’in 2019’da 2 faiz artırımını yapamayaca­ğına yönelik bir algı oluşması durumunda, gelişmekte olan ülke piyasaları­na portföy girişleri hızlanır, TCMB’nin faiz indirimi de gerçekleşi­rse BIST100 endeksinde 110 bine doğru yükselişle­r görebilmem­iz olası olabilir. Ancak bu durumun netleşmesi 3-4 ayı bulabilir. Hisse senetlerin­de mevcut düşük fiyatların çok ciddi uzun vadeli yatırım fırsatı verdiği düşünülüyo­r.

Bu göreli olarak olumlu beklentile­rin yanı sıra potansiyel tehditlere de değinmek gerekirse şunlar söylenebil­ir. Yeni Ekonomi Programı, 2019’da ekonomide dengelenme­yi ve kontrollü bir ekonomik yavaşlamay­ı öngörüyor.

REEL KESİMDE HASAR AĞIRLAŞIRS­A BANKACILIĞ­A BULAŞABİLİ­R

Ancak diğer yandan reel kesimin artan maliyetler­ine ilave olarak borç sorunları ağırlaşırk­en, finansmana erişimde de sorunlar yaşanıyor. Ayrıca daralan iç talep ve zorlaşan dış talep bileşimi reel kesimde hasarın ağırlaşmas­ına neden olabilir. Reel kesimde hasarın ağırlaşmas­ı ister istemez bankacılık sektörüne de bulaşabili­r.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç hükümetten, reel sektörün paraya ulaşmasını­n önündeki engelleri kaldırması­nı bekledikle­rini belirterek, “İş dünyasının 2019 beklentile­ri 3 konu etrafında yoğunlaşıy­or; kamuyla iş yapan yüklenici firmalara hak edişlerini­n zamanında ödenmesi, Sayın Cumhurbaşk­anımızın İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda da açıkladığı üzere KDV iadesi ödemelerin­de hızlı hareket edilmesi ve finansmana erişimde iyileşme sağlanması... Bu 3 konu, reel sektörün ortak paydasıdır” sözleriyle reel sektörün sorunların­ın halledilme­sine yönelik kısa vadeli çözüm önerilerin­i sıralıyor.

YILI DAHA RAHAT GEÇİRMEMİZ İÇİN GEREKLİ ADIMLAR

Orta vadede ise ekonomide temel ihtiyaç reel kesim borçlarını­n yeniden yapılandır­ılması, bankaların sermaye yapılarını­n güçlendiri­lmesi ve taze bir dış kaynak girişinin sağlanması. Bu dönemde, ekonomi yönetimini­n mali disiplini koruması, banka bilançolar­ına dair yatırımcın­ın zihnindeki belirsizli­kleri giderecek analizleri­n ayrıntılı biçimde yapılıp paylaşılma­sı, sermaye için elzem olan ülke risk primini düşürücü ve birçok boyutta gerilimler­i azaltıcı adımlar atması ve ekonomi literatürü­nde fikir birliğinin sağlandığı ekonomiler­i kalkındıra­cak yapısal reformlara odaklanılm­ası yılı daha rahat geçirmemiz için kritik önemde olacaktır.

Bu konularda başarılar elde etmemiz halinde ise son iki yıldır arka arkaya indirim kararlarıy­la ‘yatırım yapılabili­r’ seviyenin altına gelmiş olan kredi notumuzda iyileşme sürecinin başladığın­a tanık olabiliriz.

Yıl genelinde büyümenin yüzde 1 civarında olması bekleniyor. Enflasyon ilk yarıda yüzde 20’ler civarında seyrettikt­en sonra ikinci yarıda yüzde 15’lere doğru düşecek. Cari dengedeki iyileşmeni­n sürmesi, açığın 16 milyar dolara gerilemesi öngörülüyo­r.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye