Orhan Ökmen
İşsizlik, yakın gelecek için tehlike içeriyor
Parasal sıkılaştırmanın ABD Merkez Bankası (FED) tarafından durdurulmuş olmasının ve Avrupa Merkez Bankası tarafından da gündem dışı bırakılmasının esas sebebi küresel düzeyde durgunluk beklentileridir. Küresel düzeyde borçlanma artışı, gelir artışının üzerine çıktı. Küresel finansal koşulların daha da sıkılaşması, döviz talebi yüksek olan ülkeler açısından ciddi tehlikeler yaratıyor.
TL’nin ucuzlamasına dayalı olarak oluşan ihracat üstünlüğünün ekonomik büyümeye vereceği desteğin boyutu ve devamlılığı, 2019 yılında Türkiye ekonomisinin temel belirleyici faktörü haline geldi.
İŞSİZLİK YAKIN GELECEK İÇİN TEHLİKE İÇERİYOR
ABD ve Çin gibi gelişmiş ekonomiler arasında görülen ticaret savaşlarının kapsamının daralmasını bekliyoruz. Başka bir deyişle ticaret savaşları kapsamının daralması gerekiyor. Aksi takdirde jeopolitik ve jeoekonomik riskler dünyayı daha da büyük boyutlu bir durgunluğa itecek, bozuk olan gelir dağılımını daha da bozacak. Ekolojik risklerin artışı karşısında dünyanın yönetsel ve sistemsel yapısı adeta seyirci kalıyor.
Türkiye’de fiilen konkordato ilan etmiş olan ve ancak faaliyetlerinin kesintiye uğrayacağı daha şimdiden belli olan firmaların sebep olacağı işsizlik artışları, ağır siyasi sonuçlarıyla birlikte kamunun önemli bir mali yüküdür. Diğer taraftan mevcut durumda gençler ve kadınlarda giderek artan işsizlik oranları ve genel istihdam da artan kayıt dışılık yakın gelecek için tehlike içeriyor.
HİLELİ KONKORDATONUN YÜKÜ BANKACILIK SEKTÖRÜNE
Kredi Garanti Fonu ya da yeniden yapılandırma ve benzeri kamusal uygulamalarla, faaliyet ömürleri gereksiz yere uzatılan firmaların ekonomi üzerinde oluşturduğu haksız ve anlamsız yükler deşifre ve yok edilmeden hileli konkordato eğilim ve denemeleri bitmeyecek. Hileli konkordato ilan eden firmaların yükleri, eninde sonunda bankacılık sektörü tarafından üstlenilecek. TL’nin dış değerinde oluşan kayıplarıyla ilgili olan döviz borçlusu durumundaki firmaların önemli bir bölümü, esaslı olarak istihdam düşürücü tedbirlere gitmeden faaliyet devamlılıklarını sağlamaları zorlaştı.
TL’nin ucuzlamasına dayalı olarak oluşan dış satım üstünlüğünün ekonomik büyümeye vereceği desteğin boyutu ve devamlılığı,
2019 yılında Türkiye ekonomisinin temel belirleyici faktörü haline geldi. Beklenen dış satım artışları, iç talep daralmasının büyüme üzerinde kurduğu aşağı yönlü baskıları azaltacak.
UCUZLAYAN TL, SERMAYE AKIŞ OLASILIĞINI GÜÇLENDİRİYOR
Yine TL’nin ucuzlamasına dayalı olarak, TL varlık fiyatlarında ortaya çıkan doğal indirimler Türkiye’ye yönelik direkt sermaye akımlarının artma olasılığını ve dış finansman olanaklarını artırıyor. Ülke geneli, firmalar ve politika belirleyicileri, döviz talebini canlandırıcı ekonomik uygulama ve politikalardan uzak durulması gerekiyor. Bankacılık sektörü sağlığını korumakla birlikte reel sektörün risklerinden etkilenmesi kaçınılmaz.