Zuhal Mansfield
Öldüren tarım ilacı pestisitin zararlı etkisinden kurtulmak mümkün
Tarihin tüm çağlarında, perma kültür geniş tarımsal üretimin önünde büyük engeller mevcuttu. Bunlardan ilki tarımsal bitkiler için sağlanması zorunlu olan besinlerdi. İnsanlar bunu sağlamak için hayvan dışkılarını gübre olarak kullandı, topraklarını nadasa bıraktı ve her yıl farklı bir bitki ekti.
18’inci yüzyılda İngiltere’de başta olmak üzere Batı dünyasında büyük bir devrim yaşandı. Şalgam ve üçgül ekiminin başlamasıyla toprakların nadasa bırakılma zorunluluğu ortadan kalktı. Şalgam, hayvansal üretimde hayvanların kış yiyeceği olarak önemli bir yer tuttu. Şalgam sayesinde hem hayvansal üretim arttı hem de daha çok hayvan beslenebildi. Yine hayvanların sayısında görülen artışla beraber hayvansal gübrelerde ivmeli bir artış gözlendi.
NÜFUSUN ARTMASIYLA BİRLİKTE TEK TİP EKİM YAYGINLAŞTI
Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte mono kültür (tek tip ekim) yaygınlaşmaya başladı. Tek tip üretimin artmasının dezavantajları olan tarım zararlılarının artması ve ekinlere verdiği zararlar mali açıdan kayıplara neden oldu.
Böylece zaman içinde yeni tarım alanlarının açılmasıyla bir taraftan biyo-çeşitlilik azaltıldı, diğer taraftan da yoğun girdi kullanımıyla doğal denge bozuldu. Günümüzde artık tarım alanlarının genişleme olanağı yok ve kar amaçlı üretime dönüşmüş olan tarım, yoğun girdi kullanımı ve birim alandan alınan ürün miktarının yükseltilmesiyle işlevini sürdürüyor. Bu girdiler içinde tarım ilaçlarının önemli bir yeri bulunuyor.
BİLİNÇSİZ VE GEREKSİZ TARIM İLACI DOĞAL DENGEYİ BOZUYOR
Doğal dengenin bozulmasına neden olan en önemli unsurlardan birisi, bilinçsiz ve gereksiz tarım ilacı kullanımıdır. Elbette tarımsal zararlı, hastalık ve yabancı otlarla mücadelede vazgeçilmez bir araç olan tarım ilaçları üretimde kullanılmalı...
Ancak, gereksiz ve aşırı pestisit kullanımı beraberinde doğal çevrenin kirlenmesi, zararlıların ilaçlara dayanıklılık kazanması, insan ve hayvan beslenmesinde tehlikeli boyutlara varan kalıntı sorunlarının ortaya çıkması gibi önemli sorunları beraberinde getiriyor. Bunlara ek olarak da hedef olmayan canlıları da etkilemesiyle doğal dengenin bozulması gibi önemli ve geri dönüşümü uzun yıllar alacak sorunlara yol açıyor. Hastalık, zararlılar, akarlar ve yabancı otlara karşı farklı zirai mücadele yöntemleri arasında yüzde 95’in üzerinde bir paya sahip olan kimyasal mücadele bugün de geçerliliğini koruyor. Pestisitlerin kullanılmadığı durumlarda ürünlerde yüzde 60’lara varan oranlarda kalite ve verim düşüklüğü olduğu biliniyor. Bu nedenle, ürün kaybına sebep olan zararlı organizmaları kontrol etmek amacıyla tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de bitki koruma ürünlerinin kullanılması kaçınılmazdır.
PESTİSİT KULLANIMINDA TARIMSAL ÜRÜNLERDE KALINTI RİSKİ
Ancak pestisit kullanımı gerekli mi? Kontrolsüz ve hasat zamanı iyi planlamama sonucunda gıdalarda pestisitin kendisi ya da dönüşüm ürünleri kalabiliyor. Tüm dünyada tarımsal sistemin ayrılmaz bir parçası olarak pestisit kullanımında tarımsal ürünlerde kalıntı riski ve çevreye olumsuz etki yapması dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur.
Ülkemizde pestisit kalıntılarıyla ilgili çalışmalar 1959 yılında Ankara Zirai Mücadele İlaç ve
Aletleri Enstitü Kalıntı Analiz Laboratuvarı’nın kurulmasıyla başladı ve ilk çalışma Otacı ve Güvener (1959) tarafından yapıldı. Literatür araştırmaları sonucunda, Türkiye’de gıda ürünlerindeki pestisit kalıntıları üzerinde bugüne kadar yaklaşık 90 çalışma yayınlandığı görülüyor
Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda pestisitlerin tümör veya kanser yapıcı oldukları, kısırlık, zekâ geriliği gibi çeşitli hastalıklara yol açtığı anlaşıldı. Pestisitlerin kronik etkisine maruz kalan tarım işçilerinde birçok genetik hasarın yanı sıra karaciğer, böbrek ve kaslarda bozukluklar görüldü.
(Durmuşoğlu, 2004).
Konuyla ilgili çalışan kişiler ile yapılan görüşmeler sırasında sonuçları henüz yayınlanmamış veya devam eden başka araştırmalar da olabileceği anlaşıldı ancak bunlar bu sayıya dahil edilmedi. Ayrıca, burada sadece gıdalardaki pestisit kalıntıları ile ilgili araştırma ve yayınlar ele alındı, insan dokusu ve anne sütü ile çevresel örneklerdeki pestisit kalıntıları ile ilgili araştırmalar dikkate alınmadı.
GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARINI SAPTAMAYA YÖNELİK 50 ÇALIŞMA VAR
Bu çalışmalardan 8’i 1959-1969 yılları arasında, 30’u 1970-1979 yılları arasında, 17’si 1980-1989 yılları arasında, 26’sı 1990-1999 yılları arasında gerçekleşti. 2000-2003 yılları arasında ise 9 çalışma yapıldı. Kalıntı analiz çalışmalarının 45 yıl önce başladığı düşünüldüğünde bu sayıların oldukça az olduğu anlaşılıyor. Ülkemizde yürütülen çalışmaların yaklaşık 30 tanesi pestisitlerin bekleme sürelerinin saptanmasına yönelik rutin analizlerdir. Genelde, analizlerde kullanılan yöntemler yabancı kaynaklıdır ve metot geliştirme konusunda yapılmış oldukça az sayıda çalışma vardır (Durmuşoğlu ve Çelik, 2001).
Gıdalardaki pestisit kalıntılarını saptamaya yönelik piyasa kontrol niteliğindeki saptayabildiğimiz çalışmaların sayısı yaklaşık 50 kadardır. Bu çalışmalardan 30’unda pestisit kalıntıları toleransların altında, 15’inde biraz üzerinde, 5 tanesinde ise endişe verici boyutlarda saptandı. Üzerinde en çok analiz yapılan ürünler, 32 araştırmayla, yaş meyve ve sebzelerdir. Ayrıca, buğday veya unlarda 9 çalışma, çeşitli yağlarda 8 çalışma, balıklarda 6 çalışma, üzümlerde 6 çalışma ve zeytinde de 5 çalışma yapıldı.
PESTİSİT KİMYASAL SAVAŞTA ÖNEMLİ BİR YER TUTUYOR
Kimyasal savaşta pestisit olarak bilinen tarım ilaçlarının kullanımı önemli bir yer tutuyor. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında kullanıma sunulan tarım ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz olarak uygulanmaları insan ve çevre için büyük bir sağlık sorunu haline geldi. Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda pestisitlerin tümör veya kanser yapıcı oldukları, kısırlık, zeka geriliği gibi çeşitli hastalıklara yol açtığı anlaşıldı.
Pestisitlerin kronik etkisine maruz kalan tarım işçilerinde birçok genetik hasarın yanı sıra karaciğer, böbrek ve kaslarda bozukluklar görüldü. Pestisitin canlılar üzerindeki etkisi fetal yaşamdan itibaren başlıyor. Bu ilaçlar plasenta fetüste geçmekte ve bunun sonucu olarak düşükler, hiperpigmente ve hiperkeratatik çocuk doğumları görülüyor.
Yapılan hayvan deneylerinde ise radyoaktif olarak işaretlenip anneye verilen pestisitin 5 saat sonra plasentadan fetüse geçtiği ve fetüsün göz, sinir sistemi ve karaciğerine yerleştiği gözlendi. Organofosfatlı ve karbamatlı insektisitler ise etkilerini doğrudan doğruya periferal ve merkezi sinir sistemi üzerinde göstererek canlı yaşamını tehdit ediyor.
Batılı ülkelerdeki kısıtlamalara rağmen ülkemizde pestisit tüketimi, 1979-2007 yılları arasında yüzde 270 oranında arttı. İhracatta geri gönderilen gıdalarda pestisit kalıntı değerlerinin standartlara uygun olmayışı sorunlar yaratırken, Türkiye’yi uygun bulunmayan parti sayısı yönünden 125 ülke arasında 2. sıraya yerleştirdi.
PESTİSİTİN SAKINCALARININ BULUNDUĞU SAPTANDI VE KULLANILMALARI KISITLANDI
Birçok pestisit insana, hayvanlara ve çevreye zarar veriyor. Bununla ilgili ilk çalışmalar 70’li yılların başında, UNEP Stockholm İnsan Çevresi Konvansiyonu’nu hazırlayan süreçte başladı. 30 yıl sonra AB, Avusturalya, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda, uluslararası baskılara boyun eğerek küresel anlaşma taslağının oluşturulmasına karar verdi. Sakıncalarının bulunduğu saptandı ve kullanılmaları kısıtlandı veya yasaklandı.
TÜRKİYE’DEKİ DURUM DAHA DA VAHİM
Bu kısıtlamalara rağmen ülkemizde bazı bölgelerdeki pestisit kullanımının Avrupa Birliği ülkelerine yaklaştığı ve aynı zamanda daha bilinçsiz olduğu görülüyor. İstatistiksel verilere göre, Türkiye’de yıllık pestisit tüketimi, iniş ve çıkışlara rağmen, 1979-2007 yılları arasında yüzde 270 oranında arttı.
Özellikle son yıllardaki pestisit tüketimimiz, 2002 yılında 12.199 ton iken, 2006 yılında yaklaşık yüzde 50 artış ile 18.258 ton ve 2007’de de yüzde 24,22 artarak 22.681 ton oldu.
Günümüzde, pestisitlerin çevre ve insan sağlığı için önemi yanında ekonomik önemi de dikkat çekicidir. Özellikle AB’ye yönelik gıda ihracatında zaman zaman geri gönderilen gıda ve yemlerin pestisit kalıntı değerlerinin standartlara uygun olmayışı sorunlar yaratırken, Türkiye’yi uygun bulunmayan parti sayısı yönünden 125 ülke arasında 2. sıraya yerleştirdi.
Tüm bu sebepler dolayısıyla, pestisitlerin veya pestisit kalıntılarının dikkatli bir şekilde izlenme gerekliliği arttı. Bu yönde pestisit analizi için geliştirilip, kullanılan pek çok yöntem literatürde bulunuyor. Karmaşık ve mikro seviyedeki pestisit analizleri için kromatografik yöntemler özellikle tercih ediliyor.
SİNSİ KATİLLERDEN NASIL KURTULACAĞIZ?
Önce kötü haberlerle başlayayım; Hepimizin kullandığı geleneksel sirke ile yıkamak, sirkeli suda bekletmek ile maalesef bu ilaçlardan kurtulamıyoruz. Daha kötüsü sebzeler zaten pişiyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Gıdaların pişmesiyle, ilacın zararı ve öldürücü zehirler yok olmuyor.
Güzel habere gelince;
Yaklaşık bir yıldır ekibimizle beraber bu konuya yoğunlaştık. Mevcut yöntemleri geliştirdik. Neredeyse 300 farklı tarım ilaçlarını günlük tükettiğimiz gıdalara sebze ve meyve uygulayarak laboratuvarlarda defalarca test ettik ve sonunda BAŞARDIK.
EV ALETİ BOYUTUNDAKİ TARIM İLAÇLARI TEMİZLEYİCİSİ
En azından yediğimiz ürünlerin üzerinde ki tarım ilaçlarını tamamen yok edebileceğimizi kanıtladık. Amacımız bunu sadece evlerimizde kullanmak değil. Asıl amaç ülkemizin GIDA ihracatına katkıda bulunabilmek. Zira bu ev aleti boyutundaki tarım ilaçları temizleyicisini, sanayi boyutunda üretebiliyoruz. Böylelikle dış yüzeylerdeki tarım ilaçları, kabul gören oranların çok daha altına inebiliyor. Hatta birçoğu sıfırlanıyor.
Ev tipi olanının kullanımı kolay, pratik ve bütçeye uygun. Öncelikle sağlığımız için mutlaka kullanmalıyız.
Kullanımı söyle; Meyveleri yemeden önce veya sebzeleri pişirmeye başlamadan önce su dolu büyük bir kaba koyuyorsunuz tarım ilaçlarından temizleme aleti geri kalanı yapıyor. İşlem sadece 20 dakika sürüyor. Yirmi dakika sonra tarım ilaçlarının hepsinden arınmış olarak gönül rahatlığı ile tüketilebilir hale geliyorlar.
Çok kısa bir süre sonra ünlü bir marka ile piyasaya çıkacak ama şimdilik temin etmek isterseniz telefon numarası (0212)2873222
Çağımızda tarım ilaçlarından arınmış bir üretim mümkün görünmüyor. Mücadeleyi bu yönde vermek zaman kaybı olacaktır.
O halde bizde mevcudu iyi hale getirmek durumundayız.
Sağlıklı bir hayat ve genç kalmanın ilk kuralı ise zehirlerden arınmış gıdalarla beslenmektir.
Sağlıklı yarınlar diliyorum
Geliştirilen ev aleti boyutundaki tarım ilaçları temizleyici ile dış yüzeylerdeki tarım ilaçları, kabul gören oranların çok daha altına inebiliyor. Hatta birçoğu sıfırlanıyor. Ev tipi olanının kullanımı kolay, pratik ve bütçeye uygun. İşlem sadece 20 dakika sürüyor.