Mahfi Eğilmez’den dünya ekonomisinin sıra dışı tarihi
Hazine eski Müsteşarı, Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mahfi
Eğilmez, geçen yılın en çok satan ekonomi kitaplarının yazarı. 2018’in en satan 25 ekonomi ve iş dünyası kitabı arasında Dr. Eğilmez’in 7 kitabı yer alıyor. Sadece kitapları değil, sitesinde yazıları, yaptığı televizyon programları, araştırmaları ve konuşmalarıyla yoğun ilgi görüyor.
Kitaplarında yoğun birikimini sade ve anlaşılır bir üslupla aktarırken, derinlik ve nitelik konusunda taviz vermeyen Mahfi Eğilmez’in yeni kitabı “Tarihsel Süreç İçinde Dünya Ekonomisi” geçen yılsonunda Remzi Kitapevi tarafından yayımlandı. Kitap ile ilgili tanıtım yazısında, “Mahfi Eğilmez’in sade bir anlatımla kaleme aldığı dünya ekonomi tarihi, birçok açıdan dünyaya bakış açınızı değiştirecek” deniliyor.
İLK TİCARET SAVAŞI NE ZAMAN BAŞLADI?
Yine kitabın arka kapağındaki tanıtımda şu sorulara cevap arandığı vurgulanıyor: Nasıl oldu da insan tüketicilikten üreticiliğe geçti? Saban ve tekerleğin icadı ekonomileri nasıl etkiledi? Feodalitede üretim nasıl yapıldı, nasıl paylaşıldı? Bütçe hakkı nasıl doğdu? Sanayi devrimi yaşamı nasıl etkiledi? Çinliler niçin dünyaya kapandı? İlk ticaret savaşı nasıl başladı? İslam uygarlığı nasıl yükseldi? Amerika’ya ilk kim gitti? Sosyalist meydan okuma nasıl başladı, nasıl gelişti, nasıl sonlandı? Sanayi 4.0 nedir?
Dr. Mahfi Eğilmez kitabın sunuş bölümünde ilginç bir yaklaşımla şöyle diyor:
“Bu kitap, dünya üzerindeki yaşamına tüketici olarak başlayan insanın geçirdiği kültürel evrimi ve o yolda yaşanan ekonomik gelişmeleri ele alıp açıklamayı amaçlayan bir ekonomik olaylar, devrimler ve teoriler tarihi kitabıdır. Alışılmış ekonomi tarihi kitaplarından farklı olarak olaylar ve devrimlerle birlikte her paradigma değişiminden sonra ortaya çıkan ve dönemin ideolojisine dönüşen ekonomik düşünceleri de özetle ortaya koymayı amaçladım. Sanırım ekonomi tarihiyle ekonomik düşünceler tarihini bir arada ele alan başka bir deneme yok. Bu kitabı yazmamın nedeni son 20-30 yılda üniversitelerde piyasa ekonomisi ağırlıklı bir ekonomi eğitimi verilmesinin, ekonomi biliminin temellerini oluşturan tüketimin, üretimin, değiştokuşun, paranın, ticaretin, kent ekonomisinin, pazarın, piyasanın tarihini ve ortaya çıkış nedenlerini kenara itmeye başlamış olmasıdır. Kanımca bunları atlayarak son birkaç yüzyılda ortaya çıkmış olan ekonomik düşüncelerin oluşturduğu tarihi incelemek ekonomi bilimini anlamak için yeterli değildir.”
Mahfi Eğilmez, dediği gibi yapıyor ve 199 sayfalık kitabının yarısını dünya ekonomi tarihinin Sanayi Devrimi’nden önceki dönemlerine ayırıyor. Tarih öncesi çağlar ile başladığı birinci bölümde değiş tokuştan ticarete geçilmesini, artı zamanın doğuşunu, neolitik devrimi anlatan ikinci bölümde kentlerin doğuşunu, sabanın, tekerleğin bulunuşunu, faizin doğuşunu irdeliyor.
“Tapınak Bankaları ve Faizin Doğuşu” konusunu incelerken, şöyle diyor: “Çiftçiler mallarını hırsızlardan ve hükümdarlardan korumak için tapınaklara ve din görevlilerine emanet etmeye başladılar. Din görevlileri bu emanetleri ihtiyaç sahiplerine ödünç olarak vermeye, geri getirdiklerinde aynı mal cinsinden faizini de almaya başladılar.
İlk bankalar tapınaklar, ilk bankacılar ve faiz alanlar da din görevlileriydi. MÖ 4.000-2.350 yılları arasında Mezopotamya’da hüküm sürmüş olan Sümerler’de ayni faiz oranı arpa için yüzde 33, gümüş için yüzde 20’ydi.
Kitabın 3. Bölümü; Antik Dünyada Ekonomik Örgütlenme ve yazar burada 4 bin yıl önce Anadolu, Hitit ekonomisini ele alıyor. Bu bölümden ilginç birkaç kısa bölüm aktaralım:
“Düşmana karşı kentlerin savunma sisteminin güçlendirilmesi gereğiyle surlar, yenileniyor, onarılıyor, yeni kuleler yapılıyordu. Dolayısıyla tıpkı günümüzde olduğu gibi savaş sanayisi hem sanayi büyümesine hem de inşaat sektörünün büyümesine katkıda bulunuyordu.”
Bir başka ufuk açıcı paragraf da şöyle: “Aslında yalnızca prestij yatırımı olan ve onun dışında bir işe yaramayan piramitlerin yapımı on binlerce kölenin istihdam edilmesine, binlerce taş ustasının, çok sayıda mimarın çalışmasına imkan sağlamıştır. Bu kadar büyük istihdam, büyük tüketim, gelir çemberi yaratılmasına, bunlar da refahın artmasına ve yayılmasına yol açmıştır. Benzer yatırımlar başka yerlerde başka zamanlarda
farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Babil’in asma bahçeleri, Hitit tapınakları, birçok başka yerdeki binalar, surlar hep bu tür istihdam yaratan yatırımların farklı örnekleridir. Bu açıdan bakar ve yorumu biraz daha genişletirsek, Kanal İstanbul projesini de Mısır’ın piramitleri gibi düşünebiliriz.”
Kitapta, 4. Bölümde Yunan, Roma ve İslam Ekonomisi, 5. Bölümde ise, feodalizm dönemi ele alınıyor. Bu bölümlerde, MS 1, 1000 ve 1500 yıllarında ABD Doları olarak dünya GSYH’sı ve kişi başına geliri ilginç bir tablo yer alıyor. Ekonomist Angus Maddison’dan alıntılanan bu tabloyu, Mahfi Eğilmez, şöyle yorumluyor:
“Dünya nüfusu MS 1000 yıllık sürede dünya GSYİH’sından daha fazla arttığı için kişi başına gelirde gerileme ortaya çıkmış. Bir başka deyişle dünya 1 yılından feodaliteye kadar geçen uzun sürede refahı artırmak bir yana refah kaybı yaşamış. 1000 ile 1500 yılları arasındaki 600 yıllık uzun dönemde dünya nüfusu yüzde 64 artmış. Buna karşılık dünyanın toplam GSYH’siyüzde 105 oranında artış göstermiştir.
Bu uzun dönemde kişi başına gelir artışı yüzde 25 gibi düşük bir oranda kalmıştır. Feodalitenin geçerli olduğu 600 yılda dünyanın refah artışı konusunda bir arpa boyu yol gidememiş olduğunu söyleyebiliriz.
Feodilitenin çöküşü ve ardından sanayi devrimi ile devam eden süreçte makinalaşma, kağıt para, bankacılık, keşifler ve savaşlar ile birlikte Avrupa ve kapitalizm de yükseliyor. Refah artışı da yaşanıyor, örneğin 1850 yılında İngiltere’nin kişi başına geliri 2.330 dolara yükseliyor.
Daha sonra krizler çağı, Birinci Dünya
Savaşı Rusya’da sosyalizm ve ABD’nin yükselişi yaşanıyor. ABD’de 1850 yılında 1.806 dolar olan kişi başına gelir, 1929 Büyük Buhranı öncesinde 6.899 dolara çıkıyor.
Mahfi Eğilmez’in Dünya Ekonomisi kitabı, Doğu’nun İkinci Yükselişi, Kapitalizmin Küreselleşmesi bölümleri ile günümüze geliyor ve Geleceğe İlişkin Öngörüler ile sona eriyor. Kitabın sonunda geniş bir kaynakça ve Nobel alan iktisatçılar bölümü var.