EURO 20 YAŞINDA TRAVMATİK ERGENLİK SONA ERDİ
20 yaşını geride bırakan ve dağılma tehlikesini, çalkantılı dönemleri geride bırakan Avrupa ortak para birimi Euro, daha da güçlendi. Merkez Bankası Başkanı Drahgi, bloğu nakit paraya boğarak, Euro’yu ayakta tutmayı başardı. “Ne pahasına olursa olsun koruyacağız” sözleri tarihe geçti. Euro bölgesinde yaşayanlar tek parayı destekliyor. Euro yaşayacak ancak AB ülkeleri arasında daha fazla dayanışma ve reformlar yapılması gerekiyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı
Mario Draghi, bir zamanlar Euro’yu yaban arısına benzetmişti: “Uçamaması gereken ancak her nasılsa uçan bir doğa gizemi...” Draghi, bu metaforu, 2012’nin kargaşalı Yunanistan borç krizinin zirvesinde; çoğu insanın Avrupa’nın tek bir para biriminin ölümünün yaklaşıp yaklaşmadığını tartıştığı bir dönemde kullandı.
20 yaşına ulaşmış birçok insan gibi, Avrupa para birimi de travmatik bir ergenlik yaşadı. Bazı dönemlerde, çoğu kişi bu olgunluk yaşına asla ulaşamayacağını düşünüyordu. Ama ulaştı ve çoğu uzmanın dediği gibi, “Bu bir başarıdır.” Ancak yaşanan deneyimler fazlasıyla zorluydu.
1 Ocak 1999’da hayata geçen Euro başlangıçta sadece bankacılık ve finansal yatırım işlemlerinde kullanıldı. Ancak üç yıl sonra, 1 Ocak 2002’den itibaren Avrupa vatandaşlarının ceplerine girmeye başladı ve Almanya’da Mark’ın, Fransa’da Frank’ın, İtalya’da Liret’in ve İspanya’da Peseta’nın yerini aldı. Avusturya, Belçika, Finlandiya, İrlanda, Lüksemburg, Hollanda ve Portekiz de Euro’yu kullanmaya başlayan ilk 11 ülke arasında. Bugünse 28 üyeli AB’de toplam 19 ülke Euro’yu resmi para birimi olarak kullanıyor. AB üyelerinden İsveç, Danimarka ve İngiltere Euro’ya geçmeyi reddetti.
EURO UÇUŞUNU SÜRDÜRÜYOR
Şimdi, Euro’nun doğumundan 20 yıl geride kaldı, uçuşunu sürdürüyor ve hatta ve bazı önlemlerle birlikte yükselişe geçti. Euro üyesi ülkelerin sayısı başlangıçta 11 iken, 19’a yükseldi.
Euro bölgesinin 1999’da ilk adım atılırken 6.5 trilyon Euro olan ekonomik büyüklüğü yüzde 72’lik bir artışla 11.2 trilyon Euro’ya (12.8 trilyon dolar) yükseldi ve ABD’nin ardından ikincisi olurken, Avrupa Birliği’nin küresel bir güç olarak konumunu sürdürdü.
Aslında, Avrupa muazzam ekonomik ve kültürel çeşitliliğe sahip bir bölge olmasından dolayı, sağlanan bu başarı söz konusu farklılıkları ve yaşanan dalgalanmaları maskeliyor. Euro, banknotların ve madeni paraların dolaşıma girmesinden üç yıl önce, 1 Ocak 1999’daki ilk çıkışından bu yana sürekli olarak çılgınca dalgalandı. Euro, yolculuğuna banknotların piyasaya sürüldüğü Ocak 2002’de 0.86 dolar ile başladı. 2008 finansal krizinden önce ise, 1.60 dolara çıkmayı başardı.
Ancak, hem küresel finansal kriz hem de Yunanistan borç krizi Euro’nun 2015 Mart’ında 1.07 dolara inmesine neden oldu. Borçlu üyelerin kurtarılması ve çift dip durgunluğunun neredeyse parasal birliği dağıtacak olması nedeniyle ikinci on yıl özellikle çalkantılıydı.
Euro, bugün toplam 11.2 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü olan 19 ülkenin ortak para birimi… Krizlere rağmen hayatta kaldı ve üye kaybetmedi.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Drahgi, bloğu nakit paraya boğarak, Avrupa’nın tek para birimi rüyasını canlı tutmayı başardı. Yine de, Euro’nun itibarına verilen zararı tersine çevirmedi; çünkü Euro’nun küresel rezervlerin içindeki payı 2009 zirvesinden bu yana yaklaşık yüzde 30 düştü.
DRAGHİ BLOĞU PARAYA BOĞDU
Euro gerçekten iyi bir performans gösterdi. Büyük şoklara ve acı veren krizlere rağmen hayatta kaldı ve üye kaybetmedi. Bunu gerçekleştirmesinin en önemli nedeni, bireysel üyelerin ayrılmasının maliyeti diğerleri için de dehşet verici olmasıydı. Ayrıca, siyasetçiler de krizlerin en derin anlarında hayatta kalmaya yetecek performansı gösterdiler.
Tüm dünyada olduğu gibi Euro bölgesini de olumsuz etkileyen en büyük olay 2008’deki küresel finansal kriz oldu. Küresel krizin tetiklemesiyle patlak veren Avrupa borç krizinde başta Yunanistan olmak üzere, Portekiz, İrlanda, İspanya ve Kıbrıs gibi ülkeler borçlarını ödeyemedi. Diğer Euro bölgesi ülkeleri, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu’ndan sağlanan kaynaklarla kurtarma paketleri devreye sokuldu.
NE PAHASINA OLURSA OLSUN
Özellikle Mario Draghi, modern bir merkez bankasının araçlarını kullanma istekliliğini gösterirken, Temmuz 2012’de krizin zirvesinde, “Ne pahasına olursa olsun Euro’yu koruyacağız” ifadesini kullandı. Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden Daniel Gros’ın dediği gibi “Sonuçta, Euro hayatta kaldı,
çünkü üye devletlerin liderleri gerekli reformları uygulamak için siyasi sermaye harcadılar”.
Peki, Euro bölgesi hayatta kalacak mı? Büyük olasılıkla, evet... Euro bölgesindeki halkın dörtte üçü, 2004’ten bu yana Euro’nun devam etmesinden yana... Euro bölgesindeki yetişkinlerin yüzde 40’ı başka bir para birimi bilmiyor ve her gün yaklaşık 340 milyon kişi Euro kullanıyor. Euro bölgesi üye sayısı da, oy birliği ile güvenoyu olarak genişlemeye devam etti.
AYAKTA KALACAK AMA REFORM GEREK
Avrupa Merkez Bankası’nın bir araştırmasına göre, 19 ülkeyi kapsayan Euro bölgesinde yaşayan insanların yüzde 74’ü bu para biriminin Avrupa Birliği’ne, yüzde 64’ü ise ülkelerine faydalı olduğunu düşünüyor. Bu sonuç Avrupa Birliği genelinde popülist partilerin yükselişine rağmen elde edildi.
Euro’nun ayakta kalabilmesi için AB ülkeleri arasında daha fazla dayanışma ve bir takım reformlar yapılması gerektiği de bir gerçek. AB ekonomileri arasında var olan derin eşitsizlikler, bütçe konusundaki dayanışmanın yeterli olmaması, risk ve yatırımlar konusunda birlikte hareket edilmemesi Euro’nun belini büküyor.
EN İYİ EKONOMİ KARNESİ ALMANYA’YA
Euro üyelerinin karnesine gelince, Bloomberg’in araştırmasına göre, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olmasına rağmen, Almanya bölgenin en parlak ekonomisi olmayı sürdürüyor. Onu, Avusturya, Belçika ve Finlandiya izliyor. Birliğe sonradan katılan ülkelerden Slovakya ve Slovenya da notu yüksek olanlardan.
En kötü notlar ise, Avrupa’nın beş büyük ekonomisinden üçüne gitti: Fransa, İtalya ve İspanya... Bu ülkelerin aşırı borçlulukları, rekabet edebilirliklerinin kötüleşmesi ve diğer sorunları kötü karne almalarına neden oldu. Kıbrıs ve Malta da diğer en kötü Euro ekonomilerinden...